Yurttaşların eylemi etkisini gösteriyor
Küreselleşme, yaşanabilir bir ücret, genetik yöntemlerle üretilen "Frankenstein-gıda"lar, eşcinsellerin evliliği, ormanlarda ağaç kesiminin sınırlandırılması gibi konularda yeni kampanyalar düzenlendikçe, şirketlerin ve büyük sermayenin hakim olduğu bir politik sistemdeki en kuvvetli muhalefet dinamiğinin tabandan gelen aktivizm olduğu inancı güçleniyor.
National Rifle Association'dan (NRA Ulusal Silah Derneği) tutun, Dünya Bankası'na kadar bir zamanlar dokunulamaz görülen birçok kuruluş, artık yurttaş eylemlerini daha ciddiye alıyor ve dolayısıyla aktivistlerin strateji ve taktiklerini zekice seçmesi de giderek bir zorunluluk haline geliyor.
Bu kitabı, mahallelerini, ülkelerini ve dünyayı daha iyiye götürmek için aktif bir biçimde çalışanlara yardımcı olabilmek için yazdım. Çeşitli aktivizm kampanyalarının bir profilini çizerek, okuyucuyu aktivistler başarı için gerekli strateji ve taktikleri kullandığı sürece taban aktivizminin başarı sağlayacağına ikna etmeye çalıştım.
Brooklyn Donanma Bölgesi'nde kurulması planlanan bir çöp yakma tesisinin, Hasidik Yahudilerle Porto Riko'lu Katoliklerin pek görülmedik bir ittifakı sayesinde engellenmesi, San Francisco'lu kiracı aktivistlerin, kira artışlarının şehir çapında düşürmesi gibi bu kitapta anlatılan başarılı kampanyalardan çoğu, güçlü politikacılara ve çıkar çevrelerine karşı tabanın kazandığı muhteşem zaferleri temsil ediyor.
Nike ve Vietnamlı kadınlar
Kitabın yayımlanışından beri, kitapla ilgili umutlarım birçok defa gerçek oldu. Benimle görüşen çok sayıda kişiden biri olan Vietnam kökenli Amerikalı Thuyen Nguyen, Nike için spor ayakkabı üreten genç Vietnamlı kadınların maruz kaldığı kötü muamelelerle ilgili bir televizyon programını seyrettikten sonra altüst olduğunu, bu haksızlıklarla mücadele etmek istediğini ve başarılı bir aktivist olmayı öğrenebilmek için de kitabımı dikkatle okuduğunu söylemişti.
Altı ay sonra, bütün medya ve kamuoyu Nike'ın Vietnam'da kurulu fabrikalarındaki korkunç uygulamalarla ilgili yeni haberlerle çalkalanıyordu.
Başarı hikayelerini aktarmak önemli olsa da, asıl dikkat çekmek istediğim nokta, okuyucunun zafere giden kampanyaları mahveden yaygın stratejik hataların da farkına varması. En önemli hatalardan biri, aktivistlerin seçim vaatleri konusunda çeşitli düzeylerdeki politikacılardan hesap soramamasıdır. İkinci bölümde görüleceği üzere, Clinton-Gore yönetimi, iktidara gelir gelmez East Liverpool'daki bir katı atık rafinerisini kapatacağına dair verdiği sözden döndüğünde, çevreci gruplar bu yönetimin kendi yanlarında olduğunu düşünerek yönetimi kamuoyu önünde eleştirmekten kaçındı.
Aktivistlerin bir diğer hatası oyunu karşı tarafın kurallarına göre oynamaktır. Birinci bölümde, muhafazakarların, ABD'de evsizliğin 1990'larda gözle görülür biçimde yayılmasını, ucuz barınma olanaklarının yokluğuna değil evsizlerin yaşam tarzına bağlayan büyük bir kamuoyu kampanyası başlatmasını ele alıyorum.
Muhafazakarların amacı, dikkatleri federal barınma yardımındaki kesintilerden ve toplumun evsizlik sorununu çözemeyişinden uzaklaştırıp, evsizlik sorununu dilencilerin saldırganlığıyla ve sokak taşkınlıklarıyla ilgili bir sorun olarak yeniden tanımlamaktı. Ne yazık ki, birçok aktivist, karşı tarafın sorunu tekrar tanımlayış tarzını kabullendi ve oyunu karşı tarafın kurallarıyla oynama hatasına düştü.
Aktivistler federal barınma yardımlarındaki kesintileri ve evsizlikle mücadeleye ayrılan komik ödenekleri teşhir etmek yerine, kamuya açık yerlerde barınma ve dilenme hakkının ateşli savunucusu kesildiler. O zamandan beri, evsiz insanların kamuoyunda bulduğu destek ve devletten aldığı barınma yardımı giderek azaldı.
Bu kitabın ana temalarından biri, aktivistlerin proaktif bir biçimde hareket etmesi gerektiğidir. Savunma savaşları vereceğimize, kendi programımızı hazırlayıp hayata geçirirsek toplumsal değişimi gerçekleştirebiliriz.
ABD Başkanına aktivist baskısı
Aktivistin El Kitabı'nda bahsedilen, savunmacı bir konumdan proaktif bir konuma geçme zorunluluğu, aynı zamanda küreselleşmeye karşı verilen mücadelelerde de doğrulandı. Kuzey Amerika Serbest Ticaret Anlaşması (NAFTA North America Free Trade Agreement) ile ilgili Kongre tartışmalarında, Clinton yönetimi ve onun müttefiki olan şirketler, rakiplerini ticaret karşıtı, gelecekten korkan, ve ülke ekonomisinin küreselleşmesini istemeyen bir konuma başarıyla düşürdüler.
Protestolar, yürüyüşler, strateji tartışma toplantıları, basın açıklamaları, üye yazımı etkinlikleri, yardım toplama çalışmaları, politikacılardan hesap sorma derken, faaliyetler o kadar yoğun bir hal alır ki, çoğu zaman aktivistler eğlenmenin gereğini unutur.
Bir grupta ya da bir kampanyada çalışmaktan keyif almayan bir kişi sonunda geri çekilecektir. Bu kitapta, aktivistlerin kampanyalara katılımı sağlamak için nasıl eğlenceli ve etkili taktikler kullanıldığım da anlatıyorum: Örneğin bir konut yasasını protesto etmek için fare kostümleri kullanmak; aktivistlerin Bill Clinton'u temsil eden "Arkansas Tavukları" taşıdığı "Çevreyi Kirleten Maddelere Hayır, Önce İnsan!" adlı otobüs turu; ACT UP'ın, AİDS'le ilgili kritik konuları ülke gündemine taşımayı amaçlayan, kusursuz bir koreografisi olan ve şiddet içermeyen doğrudan eylemleri...
Yirminci yüzyılın basında yaşamış efsanevi anarşist Emma Goldman'ın dediği gibi: "Dans edemediğim devrim, devrim değildir." Mahallelerini, şehirlerini, ülkeyi ve dünyayı iyileştirmeye çalışan yeni aktivist kuşaklarının Goldman'ın ruhunu kalplerinde yaşatacağım umuyorum.(NK)
* Yazı Randy Shaw'ın "Aktivistin El Kitabı'ndan (Ayrıntı Yayınları-2002 syf 11-17)) alınmıştır.
* Vurgular ve ara başlıklar bianet'e aittir.