Bu aralar çok konuşulan bir konunun izini sürdüm. Dağdan inmeler, indirmeler üzerine. Geçmişte Kürt isyancılar nasıl inmiş yada indirilmiş? Kısa bir geçmişe yolculuk yapalım mi? Kürtlerin son 200 yıllık geçmişi bu konuda trajedilerle dolu...
1) 1830 Mir Muhammed isyanı
Osmanlıya karsı ilk büyük isyan 1830'daki Mir Muhamed isyanı olduğunu tarihi belgelerden ve bu konuda yazılanlardan okuyoruz. Bakalım bu isyan nasıl bastırılmış, savaşçılar nasıl inmiş; Kürt beyi Mir Muhamed Kürdistan'ın birliğini sağlamak için 40 bin kişilik ordusuyla Osmanlı'ya karşı ayaklanır. İsyanın bir ucu botan behdinanda diğer ucu Azerbaycan'a kadar yayılır. Osmanlı ordusu isyanı bastırmada zorlanır. Bu zorlanma karsısında eski bir geleneği mollalar aracılığıyla devreye sokar. Donemin tanınmış bir mollası da olan Hati ye bir fetva çıkartırlar.
Fetvada der ki, 'her kim halifenin ordusuyla savaşırsa kafirdir.' Bu fetva üzerine Müslüman Kürtler savası bırakırlar. İsyan önderi Mir tutuklanıp İstanbul getirilir. Donemin padişahı vaka-i Hayriye yi yapmış 2. Mahmut'tur. Padişah, Kürt beyinden bir daha isyan etmeyeceği konusunda söz vermesini ister. Mir, tamam der. padişahta Kürdistan'a dönmesi için izin verir. Tarihçilerin yazdığına göre Kurt beyi Kürdistan'a dönerken Trabzon yakınlarında öldürülür. Bazı tarihçilere göre ise Padişah Kürt önderinin yeniden isyan edeceğinden endişe ettiği için öldürtmüştür.
2) 1848 Bedirxan Bey isyanı
1848 Bedirhan Bey ayaklamasında ise Osman Paşa adında dönemin Şark kumandanı, Bedirhan beyin büyük direnişini görerek savaşı devam ettirmekle beraber asırlık Osmanlı hilekarlığına başvurur. Rüşvet, sınırsız yüksek rütbe vaatleriyle Bedirhan'ın adamları arasında işbirlikçiler bulmaya çalışır. Osmanlı paşası bunda başarılı olur. Botan ordusunun sol kolu olan Bedirhan'ın yeğeni Yezdan Şer'i çeşitli vaatlerle safına çekmeyi başarır. "Seni Botan beyi yapacağız" derler. Bunun üzerine Yezdan Şer savaşı bırakır. Bedirhan beyin ordusu zaafa uğrar. Osmanlı ordusu karşısında zorlanan Bedirhan bey, 5-6 bin kişilik gücüyle tarihi Eruh kalesine sığınır.
Kuşatılan kale üç gün direndikten sonra kendisinin ve kaledekilerin yaşamına dokunulmayacağına dair söz verilmesi üzerine teslim olurlar. Bedirhan bey İstanbul'a getirilir. Osmanlı Sultanı Abdülmecit, Bedirhan'dan bir daha başkaldırmayacağı konusunda söz alarak onu Girit'e sürgüne yollar. Daha sonra ise Şam'a yollanır, ölümüne kadar orada yaşadığı söylenir. Bedirxan bey Osmanlı Sultanı'na verdiği söze sadık kalmıştır. Bu isyanda en trajik yan yeğen Yezdan Şer'in başına gelenlerdir. Bedirxan bey isyanında direnişi bırakmasından dolayı Botan beyliği verilmiştir. Fakat isyanın bastırılması sonrası bu görevden uzaklaştırılmıştır. Osmanlı paşaları tarafından aldatıldığını anlayan Yezdan Şer, bu kez yeniden ayaklanma örgütler. Bu isyan da diğerinden farklı olmaz. Görüşme vaadiyle çağrılan Yezdan Şer tuzağa düşürülerek öldürülür.
3) 1880 Şeyh Ubeydullah İsyanı
1880'deki Şeyh Ubeydullah'ın başına gelenler de bunlardan pek farklı değildir. Şeyh Ubeydullah bağımsız bir Kürt devleti amaçlamıştır. Bu isyan hem İran'ı hem Osmanlı'yı etkilediği söylenir. Batılı büyük devletlerin de çıkarı tehlikeye girdiğinden isyanın bastırılması için Osmanlıyı her bakımdan desteklerler. Ve isyan bastırılır. Şeyh Ubeydullah isyan sonrası teslim alınarak İstanbul'a getirilir. II. Abdülhamit, Şeyh Ubeydullah'tan söz alarak Mekke'ye sürgüne yollar ve Kürt şeyhi Mekke'de sürgünde ölür. Bu isyanın birde İran cephesi var. Bakalım İran devleti kurt isyancıları hangi sözlerle dağdan indiriyor.
Şeyh Ubeydullah isyanında, Emir Nizam, Kurt isyan önderlerinden Hamza ve adamlarını dağdan indirmek için hilelere başvurur, kuran üzerine yemin eder, Derki, 'yer yüzünde kaldığım surece sana ve arkadaşlarına hiçbir kötülükte bulunmayacağız.' Bu arada çadırının içinde bir çukur kazdırır ve Hamsa içeri girince bu çukura saklanarak işareti verir: çadırı boydan boya kursunlar deler ve kurt Hamsa can verir. Emir Nizama göre yemin bozulmamıştır, çünkü sözü kendisini yer üstünde olduğu surece bağlamaktadır. Oysa olay anında o yer altına girmiştir. Yok artık! denilecek bu hileye tarihçiler İran hilesi derler. Hasan sabahın taktiklerini duşunun.
4) 1925 Şeyh Sait İsyanı
Bakalım Cumhuriyet döneminde kurt isyancılar dağdan nasıl indirilmiş? Cumhuriyet dönemindeki Kürt isyanlarının en trajik olanı 1925'teki Şeyh Sait'in başına gelenlerdir. Şeyh Sait 1925'te yakalandıktan sonra mahkeme aşamasında kendisine bir takım sözler verildiğini ve bu sözlerin tutulmadığını öğreniyoruz. Behçet Cemal'in "Şeyh Sait İsyanı" adlı kitabında ayrıntılı olarak anlatılır; "Şeyh Sait'in Diyarbakır'da 1925'in 26 Mayıs sabahı bir sinema salonunda başlayan mahkemesi bir ay devam etti. Karar 28 Haziran'ında açıklandı. Şeyh Sait ve adamlarından 46'sı idama mahkum olmuştu. Kararlar ertesi sabaha karşı infaz edildi. Şeyh Sait hücresinden alınıp sehpaya götürüldüğü sırada kendisini mahkum eden hakimlerden Ali Saib Bey'e döndü ve "Saib bey" dedi. "Haniya doğru söylersem kurtaracaktın?" Hakimin cevabı "ne yapalım Said efendi. Seninle Hınıs'ta kuzu yiyemedik." Oldu. Şeyh idama mahkum olmazsa, herkese kuzu ziyafeti vermeyi vaade etmişti" demektedir.
Bundan sonra aralarında bir konuşma geçti. "Şeyh efendi bundan hafif ceza olur mu?" "Bundan daha ağırını sen söyle bakalım Saib bey! Artık kuzu filan kalmadı. Ne olurdu Edirne'de 101 sene verseydiniz?" Şeyh Sait devamla, "boynuzsuz keçinin ahını boynuzludan alırlar" dedi, sehpaya çıktı ve son sözü; "fena yaptık, bundan sonra iyi olur inşallah" dedi
Yazılanlara bakılırsa şeyh Sait'le Kemalistleri temsilen hakim Saib bey arasında gizli bir anlaşma yapılmış (biz anlaşma demeyelim kandırmaca diyelim) Şeyh Sait'ten savunmasını yumuşatmasını isterler eğer yumuşatırsa idam yerine 101 sene ceza ile kurtulabileceğini söylerler. Şeyh Sait savunmasını yumuşatır ama yinede idam edilir.
5) 1938 Dersim Harekatı
1938 Dersim harekatında da yaşananlar bundan farklı değildir. Direnişin önderi Seyit Rıza, Türk güvenlik güçleriyle görüşme yapmak üzere çağrıldığı Erzincan'da tutuklanır. Kendisine verilen sözün tutulmadığı gibi oğlu Hüseyin ve 11 Kürt isyancıyla birlikte idama mahkum edilirler. İdamları Elazığ buğday meydanında infaz edilirken Seyit Rıza yanında bulunan Türk yetkililerine dönerek, "Ben sizin yalanlarınızla, hilelerinizle baş edemedim, bu bana ders oldu. Bende size boyun eğmedim, bu da size ders olsun." der.
Şimdi şöyle 200 yıllık dağdan inme ve indirmelere baktığımızda durum Kürtler adına hiç iç açıcı değil. Osmanlı döneminde ele geçirilen Kürt önderleri genellikle Osmanlıya bağlı Girit, Şam ve Mekke gibi yerlere sürgüne gönderilirken, Cumhuriyet döneminde sürgün yerine isyancı Kürt önderleri idam edilmişlerdir.
Eğer yukarıdaki dağdan inişlere bakılırsa hiçbirinde yasal güvence yok. Tutulmayan sözler var. İsyanların nedeni malum dağa doğru çıkılmış ama inerken yanlış inmişler. Eskiden tarih bilinci yoktu Kürtlerde ama şimdi var. Bütün bunlara rağmen dağdakilerin yanlış ineceklerini düşünmek ve süreci heba etmek büyük hata olur...(AY/EÜ)
* Aytekin Yılmaz, Mahsus Mahal Derneği Başkanı