Halkların Demokratik Partisi (HDP) Batman Milletvekili Ayla Akat Ata, Cumhurbaşkanı’na hakarete bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası öngören Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 299. maddesinin yürürlükten kaldırılmasına ilişkin kanun değişikliği teklifi verdi.
Erdoğan’ın cumhurbaşkanı olmasından bu yana 45 kişi hakkında “hakaret” iddiasıyla yargısal işlem yapıldığını ve geçtiğimiz 10 gün içinde Erdoğan’a hakaret iddiasıyla birbiri ardına gözaltı ve tutuklama işlemlerinin gerçekleştirildiğine dikkat çeken Akat Ata, bu kanun teklifi ile Türkiye’de de uluslararası sözleşmelerden doğan yükümlülükler ve insan hakları hukukunun getirdiği temel değerler çerçevesinde ifade özgürlüğünün önündeki engellerin kaldırılarak, kişilerin siyasetçilere yönelik eleştiri yapma sınırlarının genişletilmesinin amaçlandığını ifade etti.
İfade özgürlüğü hakkı
Akat Ata kanun değişikliği teklifinde şu ifadelere yer verdi:
“İfade özgürlüğü hakkı, Türkiye’nin taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 10. Maddesi ve Medeni ve Siyasi Haklar Uluslararası Sözleşmesi’nin 19. Maddesi ile güvence altına alınmıştır.
“Uluslararası insan hakları hukuku uyarınca ifade özgürlüğüne getirilebilecek sınırlamalar ancak üç aşamalı kriterler bütününün mevcut olması halinde mümkündür. Buna göre, sınırlama yasalarda öngörülmüş olmalı; ulusal güvenlik, kamu düzeni veya başkalarının hakları veya itibarına saygı gibi belirli amaçlarla sınırlı olmalı ve bu amaçlardan birinin gerçekleştirilmesi için gerekli ve orantılı olmalıdır.
“Kişinin kimliği yüzünden daha ağır ceza verilemez”
“Medeni ve Siyasi Haklar Uluslararası Sözleşmesi’nin uygulanmasını izleyen BM İnsan Hakları Komitesi’nin, 2011 yılında yayınladığı 34 numaralı Genel Yorum’da
‘Devlet ve hükümet başkanları gibi en üst siyasal konumda bulunanlar dâhil olmak üzere kamuda tanınan herkesin meşru olarak eleştiriye ve siyasal muhalefete tabi olması gerekir. Dolayısıyla, Komite, bu tür konularda getirilen yetkili makama saygısızlık, bayrak ve sembollere saygısızlık, devlet başkanına hakaret ve kamu görevlilerinin onurunun korunması gibi yasal düzenlemeler konusundaki kaygılarını dile getirirken, yasaların salt eleştiriye konu olan kişilerin kimlikleri nedeniyle daha ağır cezalar içermemesi gerektiğini belirtir. Taraf Devletler ayrıca ordu veya idare gibi kurumların eleştirilmesine de yasak getirmemelidir’ ifadeleri kullanılmıştır.
Siyasetçilerin eleştirilme eşikleri daha yüksek olmalı
“AİHM içtihatlarında da, siyasetçilere yapılan eleştirilerin sınırının hukuken oldukça geniş tutulduğu görülmektedir. İnsan hakları hukukuna göre, topluma mal olmuş kişilerin hem özel hayatının hem de düşüncelerinin toplum önünde eleştirilmesi, hakaret kapsamında ele alınamaz.
Siyasetçilerin eleştirilme eşiklerinin toplumun diğer kesimlerinden daha yüksek olması ve toplumsal tartışmalara ilişkin hiciv yoluyla yapılan çıkışların demokratik toplum düzenlerinde geliştirici bir unsur olarak görülmesi gerekir.
“Kişiye hakaret devlete yapılmış sayılamaz”
“Ayrıca AİHM pek çok kararında devlet başkanının sırf devlet başkanı olduğu için hakaret konusunda sıradan vatandaşlardan daha çok korunamayacağını, yani ona yapılan hakaretin devlete yapıldığı iddiasının kabul edilemez olduğunu belirtmiştir.
“AİHM’e göre bu, statüsüne bakılmaksınız tüm insanların eşit olduğunu öngören AİHS’in ruhuna aykırı sayılır. Bu nedenle ayrı bir suç olarak, 'Cumhurbaşkanına Hakaret Suçu' diye bir suç olamaz. AİHM içtihatları sonucu pek çok ülkede cumhurbaşkanına ya da devlet başkanına hakaret suç olmaktan çıkarılmış, eleştiri kapsamına alınmıştır.” (EKN)