Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Bingöl Milletvekili İdris Baluken, PKK Lideri Abdullah Öcalan ile İmralı Cezaevi’nde yaptıkları görüşmeyi Özgür Gündem gazetesine anlattı.
Öcalan’ın anlamlı bir müzakere için AKP’nin sürece ciddi yaklaşması gerektiğini özellikle vurguladığını belirten Baluken özetle şunları söyledi:
“(Öcalan) Sürecin, gelinmesi gereken aşamanın çok uzağında olduğunu ifade etti. Bunu da AKP’nin duyarsız yaklaşımına, seçime yönelik faydacı bir tutum ortaya koymasına ve bütün süreci tek taraflı müzakere sürecini işletmeden bahşetmiş bir pozisyonda götürmüş olmasına bağlıyor. Bunu yanlış buluyor.”
“Bir yıldır yürüttükleri sürecin kendi rolünü ve misyonunu tamamladığını ifade ediyor. ‘Bundan sadece olumsuz sonuç çıkarılmasın; yaptığımız şeyler çok önemli kazanımlar getirdi. Kan akmadı, cenazeler kalkmadı, büyük bir toplumsal rahatlama sağlandı, sorunun çözülmesi için toplumsal koşullar olgunlaştı. Bu yönüyle önemli bir iş başardım’ diyor. ‘Ama sorunun büyük kısmı da önümüzde duruyor. Ve bu sorunu çözmek için de artık farklı bir yöntemle bu süreci ele almak gerekiyor’ ifadelerini kullandı.”
“’Devlet yasal zemini hazırlamadan çalışma yapamaz. O şekilde yapacakları çalışmalar bir yönüyle korsan çalışma niteliğinde olur ki bu devletler hukukunda olmayan bir yöntem. O nedenle burada yapmış olduğumuz çalışmalara dair yasallık ve meşruiyet zemininin oluşturulması gerekir. Bundan sonra sürecin devam etmesi noktasında bu iki unsuru önemsiyorum. Devletin bunları yerine getirmesi gerekir’ dedi.”
“Bir diğer önemli nokta ise üçüncü bir gücün devrede olması. Kendisi bahsettiği bu çerçeveyi üçlü çalışma yöntemi olarak tarif ediyor: ‘Hakkaniyet ilkesinin devrede olması gerekiyor. Bunu da üçüncü bir gücün yapması gerekiyor. Daha önce İzleme Kurulu olarak tanımlamıştım. Dünya örneklerinde olduğu gibi rolümü tam oynayabilmem için Akil İnsanlar Komisyonu ya da Hakikatleri Araştırma Komisyonu şeklinde olabilir.’”
“Belirtmiş olduğu üçlü çalışma yönteminde dile getirdiği ilkelere önem vererek, derinlikli, anlamlı müzakere sürecinin başlatılmasının sürecin ilerlemesi açısından önemli olduğunu söyledi. ‘Bundan sonraki yaklaşım devletin benim önerilerime vereceği cevapla şekillenecek’ dedi.”
“Çözümü devletten bekleyen bir pozisyonun çok yanlış olduğunu ifade etti. Özellikle kendisinin Demokratik Ulus projesinin sekiz boyutuyla ilgili kapsamlı perspektifler ortaya koyduğunu hatırlattı.”
“Kendisi BDP’nin ya da diğer örgütlü alanların bu sekiz boyutu hayata geçirmemesini, kurumsallaştırmamış olmasını büyük bir eksiklik olarak ifade etti. ‘Burada geçen bir yıllık süre içinde kendi çalışmalarımıza yoğunlaşmışken, sizin de bu sekiz boyut üzerinde kurumsallaşmalarla halkın beklentilerini karşılayan bir pozisyonda olmanız gerekirdi’ dedi. Bu konuda Kürt halkının örgütlü alanlarının yetersiz kaldığını söyledi.”
“Diyarbakır’da bir çocuğun; annesini, eşini, kızını öldürmesinin bir sosyal travma olduğunu, demokratik siyasetin hala bunu aşacak bir ortam oluşturamamasının bir izahının olmayacağını ifade etti. Yine arazi kavgaları nedeniyle onlarca insanın yaşamını yitirmesinin demokratik siyasetin eksikliği olduğunu ifade etti.”
“’AKP’ye bakarak, devlete bakarak bu adımı atarsa çözüm gelişir, bunu atmazsa gelişmez şeklindeki yaklaşımın aşılması gerekir’ dedi.
“KCK’nin sürece dair açıkladığı son deklarasyondan haberi olup olmadığını sorduk. Deklarasyonu okuduğunu, takip ettiğini önemli bulduğunu ama burada da yapılması gerekenin devletin adım atıp atmayacağını beklemek olmadığını, kendi çözümünü bir an önce hayata geçirmenin daha önemli olduğunu söyledi.”
“Halkların Demokratik Partisi’nden (HDP) söz ederken Sayın Öcalan heyecanlıydı. HDP’nin Türkiye’deki muhalefet boşluğunu dolduracak şekilde bir açığa çıkmasının önemli olduğunu vurguladı. Özellikle şunları söyledi: ‘Ben Mahir Çayan’ın çizgisiyle, onun sempatizanlığıyla başladım bu mücadeleye. 40 yıldır Mahir’in çizgisinin kavgasını yürütüyorum. Mahir’in bana verdiği bir emanettir ve ben 40 yıllık süre içerisinde bu emaneti kavga boyutu ile en iyi şekilde yerine getirmek için uğraştım. Şu anda da bu emaneti teslim ediyorum.’” (AS)