İnsanlara çocuk sahibi olamadığımı söylüyorum, çünkü aksi takdirde sürekli Neden? Neden? Neden? diye soruyorlar. Oysa çocuk istemiyorum.”
Cornelia, İsviçre
Çocuk sahibi insanların olduğu bir ortamda, çocuk sahibi olmak istemediğinizi dile getirirseniz kaçınılmaz olarak herkes size kanaatlerini aktarmaya başlayacaktır. İnsanların tercihinizi duyduktan sonra yaygara yapmadan daha değişik, başka bir konuya geçmeleri nadiren gerçekleşir. Fikrinize karşı verilen tepkiler olumlu ve teşvik edici de olabilir ama çoğunlukla hasmane ve savunmacı bir tutumu takip eden bir sürü mütecaviz soruyla karşılaşırsınız. Bir taraf tamamen kendi iradesiyle çocuk sahibi olmamayı tercih ettiğini beyan etse de, çocuk sahibi olan tarafın olmayana acımasına da sık rastlanır. Bize acımanıza gerek yok!
Çocuksuz çiftlerin, çocuk sahiplerini sorguya çekmek gibi bir huyları yoktur – insanların çocuk yapması bizim için mesele değildir. İnsanın hayatta ne gibi bir amaç edindiği mesele edilmemelidir – bu amaç çocuk yapmak da olabilir, origami de. Ama toplumsal norma uyum gösterenler, farklı olanları çıkıntı gibi tanımlamaya teşebbüs ettiğinde gerilim kaçınılmaz hâle gelir.
1960’larda Feminine Mystique kitabını yazan Betty Friedan, doğurganlığından ayrı ele alınan kadının üreme yetisinin değil bizzat kendisinin kabul edilmek zorunda kalındığını söyler. Zaman zaman çocuksuz ve halinden memnun kadınlara yöneltilen öfkenin nedeninin de bu olduğunu düşünür.
Önyargılı insanlarla uğraşmak, çocuksuz olmanın az sayıdaki dezavantajından biridir. Bu kitaba katkıda bulunan çok sayıda insan, hayatlarından böylesine açık sözlülükle söz etmenin yankılarından endişe ettikleri için kimliklerinin açıklanmasını istemedi.
Adımın veya çalıştığım yerin belirtilmesi riskinin alamam. Bazı insanların yaşam tarzımız karşısında kendilerini tehdit altında hissettiklerine ve düşmanca tavırlar sergileyebildiklerine daha önce bizzat tanık oldum.
O, 42, İngiltere
Çoğu insan her şeyin ya siyah ya beyaz olmasını tercih eder – ya yana döne çocuk istiyorsundur ya da bu fikre hararetle karşısındır- ama gerçek hayatlar genelde beyazın tonlarıyla çok sıcak tonlardaki renklerin bir karışımından ibarettir. Çocuksuz çiftler zamanlarını karanlık odalarda oturup oyuncak bebeklere iğne saplayarak veya Chitty Chitty Bang Bang’deki çocuk avcısı gibi sokakları arşınlayarak geçirmiyor. Bir kısmı çocuk sahibi olmak istemediklerinin hep farkında olmuştur, diğerleri ise bu karara varmadan önce iki seçeneği de değerlendirmiştir. Benim kendi benzetmem şöyle: Çikolatalı pastayı böreğe tercih ettim. Börekten hoşlanmıyor değilim ama çikolatalı pastayı daha çok seviyorum. (ND/D/AS)
* Deniz Dehri'nin, Nicki Defago’nun “Childfree and Loving It!”, (28 Ekim 2005, ABD) adlı kitabından çevirdiği bu bölüm ilk olarak blog’u Polisantrik’te yayınlandı.