Çocuklar İçin Doğuda Barış Çağrısı
Ülkemiz, coğrafyası, kültürü ve insanlarıyla uzun süren bir çatışmanın yaralarını sarmaya çabalar ve esas önemlisi beş yıl süren barış ortamının olumlu sonuçlarını günlük yaşamlarında hissetmeye başlarken son aylarda eski acı günleri hatırlatan olaylar yaşanmaya başladı.
Ülkemizin, Ivo Andriç'in "Oyunlar oynuyoruz. Üçüncü kez üzerinde kucaklaşabileceğimiz ve gözyaşları içinde sözbirliği, kardeşlik, birlik için yemin edebileceğimiz yıkıntılar hazırlıyoruz" sözlerine yansıyan yeni bir karanlık boğazlaşma dönemine girmesinden hepimiz tedirginlik duyuyoruz.
Doğrudan etki
Hepimiz barışın kendi başına bir erdem olduğunu, barış istemek için insan olmanın dışında bir gerekçeye ihtiyaç olmadığını biliyoruz ama her gün çocuk yüzlerinden yansıyan ışığı gören çocuk hekimleri olarak tüm ilgililere seslenmek istiyoruz. Barış, Doğu'daki binlerce çocuğun yaşamını kurtardı!
Bir çocuk öldüğünde genellikle bilinen bir hastalığı vardır ve hekimler ölüm raporlarına bu hastalığı yazarlar. Gerçekte ise, her çocuk ölümünün ardında fiziksel, biyolojik, kültürel, ekonomik ve politik etkenlerden oluşan bir sorunlar yumağı yatmaktadır.
Gazetelere yansıyan haberlerde ve resmi açıklamalarda çatışmalarda kaç kişinin öldüğü bildirilirken çatışma ortamının dolaylı etkileriyle her gün kaç tane çocuğun öldüğünü kimse hesaba katmamaktadır.
Hacettepe verileri
Oysa çocuklar yoksulluk, göç, beslenme yetersizliği, bulaşıcı hastalıkların artması, temel sağlık hizmetlerinin ve temizlik alt yapısının çökmesi, okula gidememe gibi çatışma ortamının en olumsuz sonuçlarına maruz kalmaktadır.
Bu nedenledir ki, Doğu bölgesinde çatışmaların yoğunlaştığı yıllarda Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü verilerine göre bebek ölüm hızı ülke tarihinde ilk kez bu bölgede yükselmiş ve l993'te binde 60 iken 1998 yılında doğan her bin bebekten 62'sinin bir yaşından önce öldüğü belirlenmiştir.
Bebek ölüm hızı bakımından Türkiye ortalaması ile Doğu arasındaki fark, binde 7'den 1998'de binde 19'a yükselmiştir. Benzer şekilde beş yaş altı çocuk ölüm hızı Türkiye genelinde binde 61'den binde 52'ye düşerken doğu bölgesinde ise binde 70'den binde 76'ya yükselmiştir.
Böylece beş yaş altı çocuk ölüm hızı bakımından Türkiye ortalaması-Doğu farkı binde 9'dan, 1998'de binde 24'e yükseldi. Aynı bölgede tam aşılı çocuk oranı yüzde 41'den geçen beş yıl içinde yüzde 24'e düşmüş ve yaşa göre ağırlık, yaşa göre boy gibi beslenme yetersizliğini gösteren parametrelerde bir düzelme olmadığı görülmüştür.
Anlamlı sonuçlar
Aynı enstitünün 2003'te yaptığı nüfus ve sağlık araştırmasının geçen haftalarda açıklanan ilk sonuçlarına göre Türkiye'de bebek ve beş yaş altı çocuk ölüm hızlarının binde 10-15 dolayında azaldığı anlaşılmaktadır.
Doğu bölgesine ilişkin sonuçlar henüz açıklanmamış olmasına rağmen, Türkiye genelindeki bu düşüşün Doğu bölgesinde de en az binde 10'luk bir düşüş sonucunda gerçekleşmiş olabileceği kolaylıkla tahmin edilebilir.
Bir başka deyişle, barış, Doğudaki binlerce bebek ve çocuğun yaşamının kurtulmasında en önemli rolü oynamıştır.
Benzer şekilde 1998'de yüzde 17.1 olan zayıflık oranı 2003'de belirgin şekilde azalarak yüzde 7.7'ye düşmüş ve uzun dönemli beslenme yetersizliğini gösteren boy kısalığı sıklığı yüzde 30'dan 2003'te yüzde 22.5'e inmiş ve tam aşılı çocuk oranı 1998'de yüzde 24 iken 2003'de yüzde 35'e yükselmiştir.
Bütün bu veriler, Doğu bölgesinde son beş yıldaki görece barış ortamının bebek ve çocuklar açısından ne kadar olumlu bir etkisi olduğunu gözler önüne sermektedir.
Çatışmaların bitmesi, çökertilmeye çalışılan birinci basamak hizmetlerindeki yetersizliğe rağmen bebeklerin sağ kalmasını artırmış, beslenme yetersizliğine bağlı kısa boyluluğu ve zayıflığı da azaltmıştır.
Bunda çatışmaların durmasının sağlık hizmetlerine ulaşmayı kolaylaştırması kadar bölgedeki sosyoekonomik yaşamın görece canlanmasının rolü olduğu söylenebilir.
Sonuç ve davet
Sadece bu veriler bile çatışmanın anlamsızlığını anlatmaya yeterli gelmelidir. Yurdumuzun mayınlardan, mermilerden başka ihtiyaçları da var ve bunlar "hainlik" suçlamasına delil teşkil etmezse, şöyle sıralanabilir:
Yiyecek ekmek, içecek temiz su, hastalanmamak için aşılar ve ellerin silah tutmaması için öğretilmesi gereken barış sözleri...
1 Eylül Dünya Barış Günü'nün yaklaştığı bugünlerde gelecek beş yılda Doğu bölgesindeki binlerce çocuğun yaşamını kurtaracak çatışmalardan uzak bir ortam sağlanması için tüm ilgililere seslenmek istiyoruz ve bu kez çocuklar adına barış talep ediyoruz.(ŞH/EG/EÜ)
* Prof.Dr.Şükrü Hatun, Dr. Erdem Gönüllü: Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyeleri