Fotoğraf: Canva
Eğitim danışmanı Murat Karcıoğlu, ebeveynlerin, cinsiyet klişelerinin doğuracağı olumsuz sonuçlara karşı, cinsiyeti geri planda tutarak çocuğun bireyselliğine odaklanması gerektiğinin altını çizdi.
Karcıoğlu, anne ve babaların çocuğun cinsiyetini bilme ve merak etme arzularının altında yatan gücün, aslında ebeveynlik sürecinde kendilerini nelerin beklediğini öngörebilme arzularından kaynaklandığını dile getirip cinsiyete dayalı klişelerin oluşma nedenlerini açıkladı.
"Cinsiyet grubunun parçası olmaya zorluyor"
Karcıoğlu, "Doğduğumuz andan itibaren zihin, dış dünyayı anlamlandırmada girdileri işlemede bilişsel olarak 'kategorize etme' eğilimi gösteriyor. Kategorize etme, bilgilerin zihinde işleme sürecini hızlandırıp kolaylaştırıyor. Çocuklarda doğuştan gelen aidiyet duygusunun varlığı, çocuğu zamanla bir cinsiyet grubunun parçası olmaya zorluyor. Böylece yetişkinlerin büyük önem verdiği bu cinsiyet klişelerine çocuk da sımsıkı sarılıyor'' diyor.
"Gerçeği yansıtmıyor"
Toplumun, kadına veya erkeğe biçtiği roller, çocuğun bu rollere uyum göstermemesi durumunda kendisine dönük yetersizlik duygusu yaşamasına neden olduğunu aktaran eğitim danışmanı Karcıoğlu, "Oysaki cinsiyete dayalı genellemeler gerçeği yansıtmıyor" diye ekliyor.
Öte yandan Karcıoğlu, okullarda cinsiyete bağlı zorbalığın altında yatan faktörün de çocukların kendi cinsiyeti hakkında çok şey bilmelerine karşın, karşı cinse dair çok az şey bilmelerinden kaynaklandığını belirtiyor.
"Çocuğun, hayattaki yerine cinsiyet hükmetmeye başladığında kendisine biçilen role uymayan akranları üzerinde acımasızlaşıyor ve grup dinamiğine uygun bulmadığından bu çocukları ötekileştirme eğilimi gösteriyor. Bu konuda erkek çocukları, hemcinslerine karşı çok daha acımasız oluyor. Ötekileştirilen yani zorbalığa maruz kalan çocuk utanç duygusu yaşıyor. Bu dönemde ebeveynlerin zorbalıkla mücadele etmesinde çocuğun yanında olması ve okul-aile iş birliği büyük önem teşkil ediyor."
"Okul hayatı ile birlikte keskinleşiyor"
Cinsiyet klişelerinin çocuğun okul hayatı ile birlikte keskinleştiğinin altını çizen Karcıoğlu bu konuyla ilgili olarak ise şunları söylüyor:
"Okul çağındaki çocukların yakın çevresini oluşturan arkadaşlarını hemcinslerinden seçmelerinde çevredeki etiketlemelerin rolü büyük. Cinsiyete dayalı düzen daha anaokullarının kapısının girişinden itibaren cinsiyete dayalı renk ayrımları, gruplandırma ve sıralamalarla kendisini göstermeye başlıyor. Çocuk, cinsiyet klişeleri karşısında cinsiyete bağlı olarak 'doğru' olanı yapmak istiyor ve hemcinsleriyle oyun oynuyor."
Karcıoğu, ilkokula gelindiğinde ise okul bahçelerinin "tatlı suyla tuzlu suyun birbirine karışmadığı" bir yer oluverdiğini belirterek, "Çocuk böylece kendisine biçilen bu roller ile sosyal hayata dahil olmaya başlıyor" diyor.
Oyuncak seçimi
Oyuncak seçimi konusuna da değinen Karcıoğlu, "Erkek çocuklarına oynaması için oyuncak bebek almak; onların hislerini tanımalarını, empati kurabilmelerini, bir başkasının da sorumluluğunu alabilmelerine katkı sağlıyor. Hiçbir erkek çocuğu, oyuncak bebek ile oynadığı için eril cinsiyet kimliğinde değişme meydana gelmez ama ileriki dönemlerde "baba" olma ihtimali gerçekleşmesi durumunda çocuğunun üzerinde daha fazla sorumluluk alan, onunla sağlıklı bir bağ kuran ebeveyne dönüşür" dedi.
(AÖ)