Çiftçinin İhtiyacı, Koruma ve Program
Hepokur, dünyada tarım konusunda lider ülkelerin artık üçüncü dünya ülkeleri değil, bilgi toplumuna geçmiş ülkeler olduğunu belirtti. Avrupa başta olmak üzere gelişmiş ülkelerin az sayıda insan gücüyle, teknolojinin sağladığı olanaklardan azami ölçüde yararlanarak dünya gıda sektöründe söz sahibi olmayı başardığını anlatan Hepokur, gelişmiş ülkelerin 5-10 yıl sonrasını öngören üretim programlarını tasarlayarak uygulamaya koyduğunu ifade etti.
20 yıl öncesine kadar tarım ürünlerinde kendi kendine yetebilen Türkiye'nin, şimdi dünya ülkeleri arasındaki ekonomik rekabetin en önemli unsuru olan tarımsal üretimin oldukça gerisinde kaldığını belirten Hepokur, "Tarımı halen plansız ve programsız yapıyoruz. Elimizde, çiftçi kayıtlarına ve tarımsal potansiyelimize ilişkin net veriler bulunmuyor. Durum böyle olunca çiftçimiz de sanayi bitkileri dışındaki tüm ürünlerini, bir önceki yılki kazancına bakarak ya da komşusunu taklit ederek ekiyor" dedi.
"Koruma programı istiyoruz"
Önemli olanın çiftçiye çok para vermek değil, iyi bir planlama yapmak ve doğru zamanda doğru destek sağlamak olduğunun altını çizen Hepokur, şunları kaydetti:
* Gelişmiş ülkeler, çiftçilerine vereceği desteği, o ürünlerin dünyadaki üretim miktarına ve fiyat dengesine göre belirliyor.
* Orada ürün miktarına ve stokların durumuna göre destek verilirken, biz de ise ekim, ilaçlama, dikim ya da pazarlama gibi ayrı ayrı verilmesi gereken desteklerin tümü Doğrudan Gelir Desteği (DGD) adı altında veriliyor.
* 2002 yılı DGD ödemeleri ancak 2003'te yapılabildiği için 2003 yılı ödemeleri, çiftçinin en çok paraya ihtiyaç duyduğu ekim döneminde değil kış ortasında ödenmeye başlandı.
* Bir kilogram buğdayın maliyeti Türkiye, Yunanistan, İspanya ya da Avustralya'da da aynı olduğu halde, çiftçi destekleme programları nedeniyle Türk çiftçisi Yunanistan'daki meslektaşının ancak yarısı oranında kazanabiliyor.
* Bu ülkeler dünyadaki üretim durumuna göre kendi çiftçilerini mağdur etmemek için koruma programı uyguluyor. Çok üretim nedeniyle değer kaybeden ürünü desteklemeye dayalı koruma programına bizim de ihtiyacımız var.
"Tarım ürünü ithalatı, ihracattan fazla"
* Ulusal tarım programı olmayışı ve desteğin çiftçiye zamanında ulaşmaması nedeniyle 2003'de Türkiye'nin tarımsal dış ticaret açığı 400 milyon dolara yükseldi.
* Tarım ürünleri ithalatı 2 milyar dolar olarak gerçekleşirken, ihracatın 1 milyar 600 milyon dolarda kalması, Türk çiftçisinin 2003'de daha da fakirleştiğini gösteriyor. Bu durum kendisini en somut şekilde üründeki fiyat değişimlerinde gösteriyor.
* 2001'de kilosu 700 bin lira olan ayçiçeğinin kilogramı bugün 400 bin liraya, 2001'de 1 milyon liradan işlem gören fasulyenin kilogramı 400 bin liraya düştü.
* İki yıl önce 400 bin lira olan buğdayın fiyatı ise, girdilere yapılan zamlara karşın aynı kaldı.
* Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'nın ulusal bir tarım politikası hazırlanması için girişimleri var. Zor durumda olan çiftçinin bilinçli bir şekilde desteklenebilmesi ve Türkiye'nin yabancı tarım ürünlerinin pazarı olmaktan kurtulması için gerekli adımlar acilen atılmalıdır. (BB)