Çiftçi Sendikaları Konfederasyonu (Çiftçi-Sen) 16 Nisan’da yapılacak Anayasa değişikliği referandumuna neden “Hayır” dediklerini açıklayan bir bildiri yayınladı.
Çiftçi-Sen, 15 yıldır iktidarda olan hükümetin bu süre içinde çiftçiler için yapabileceklerinin önünde engel olmadığını ancak yapmadıklarını söylediler.
Sendika, “Mazot, gübre, ilaç, tohum her şey füze hızıyla yükseldi. Bizim ürettiklerimiz ise maliyeti bile karşılamıyor. Üretmek istiyoruz, zarar ediyoruz, bu yüzden üretemiyoruz. Referandumu önümüze koyanların , biz çiftçileri ne hale getirdiklerini sizlere bir kez daha hatırlatmak istiyoruz” dedi.
“ Şirketlerin önünün açılmasına, haklarımızın, topraklarımızın, sularımızın, tohumlarımızın gasp edilmesine hayır. Çiftçilik mesleğimizi devam ettirebilmek, ürettiğimiz ürünlerin değerinde satılmasını sağlayabilmek için, toprağımızı kredi borçları yüzünden satmak zorunda kalmamak, haklarımızı daha da geliştirmek için, geleceğimize sahip çıkmak için gelin referandumda ‘Hayır’ diyelim. “
"Buğday ithal ediyoruz"
Çiftçi-Sen’in, çiftçilerin yaşadıkları zorluklara dair paylaştıkları veriler şöyle:
Buğday- üretim alanı 2002’de 9 bin 300 bin hektardı. 2016’da 7 bin 780 bin hektara geriledi. Çiftçiler 1, 5 milyon hektar arazide artık buğday ekemiyor. Buğday ithal ediyoruz.
Arpa- Çiftçiler 2002-2016 arası yanlış fiyat politikaları nedeniyle 1 milyon hektar arazide artık arpa ekimi yapmıyor. Yemde ithalatçı olduk.
Baklagiller- Nohut ve kırmızı mercimekte üçte bir, yeşil mercimekte üçte iki oranında üretimimiz azaldı. İthalatçı olduk.
Şekerpancarı- 2002’de 492 binin üzerinde aile pancar ekiyordu. 2016’da 106 bin aile ancak pancar ekebiliyor. Pancar ekim alanı 2002’de 3 milyon 724 bin 680 dekar iken 2015’de 2 milyon 752 bin 721 dekara geriledi.
Pamuk- 2002’de 7 milyon 210 bin 770 dekar alanda pamuk üretebiliyorken, 2016’ya geldiğimizde 4 milyon 800 bin dekara düştü.
Bağcılık- 2006/07 sezonunda 1 kg kuru üzüm fiyatı 1.38 TL iken, 2011/12 sezonunda kilosu 3.43 TL, 2016/17 sezonunda ise sezon başında 2.75-3 TL civarındaydı. Şu anda da kilosu ortalama 3.25 TL’den işlem görüyor. Artık üzüm fiyatları maliyetinin altında Komşularla yaşanan siyasal krizler nedeniyle yaş ve kuru üzüm ihracatı yapılamaz hale gelmiş üreticiler mağdur edildi.
"Fındığın verimliliği düştü"
Fındık: Hükümet çiftçiyle bağını kesti. Bilgi desteği yapmıyor. Fındığın verimliliği düştü. 2002’de dekarda 113 kg fındık alırken, 2016’da fındık verimliliğinde dekarda 66 kg’ a kadar geriledik.
Çay: Çay üreticileri de tamamen gözden çıkarıldı.Üreticilere bilgi desteği de veren ÇAYKUR Varlık Fonu’na devredildi. ÇAYKUR’un piyasayı düzenleme etkisi kırılarak,işlevsizleştirilerek özel sektöre (şirketlere) satılması hazırlığı yapılmakta, üreticilerin tamamen şirketlere bağımlı hale gelmesi isteniyor.
Zeytin- 2005 ağaç sayısı 113 milyon iken 2016’da 171 milyon ağaca yükseldi. Fakat zeytinlikleri şirketlerin lehine yok etmek için mecliste yasa tasarısı demoklesin kılıcı gibi zeytincilerin tepesinde bekletilmekte. Referandum sonunda devreye sokulacak.
Tütün- 2002 yılında 405 bin olan üretici sayısı 56 bine düştü. Üretim 159 bin tondan, 62 bin tona geriledi. Tütün ve tütüncülüğümüz bitirilme noktasına getirildi.
Meyvecilik- Bu yıl narlar toplanmadı. Denizli’de elma kazandırmıyor diye elma ağaçları söküldü. Narenciyeciler portakal ve mandalinalarını yola dökmeye başladı.
Tohum- Çiftçi tohumuyla çiftçidir. 2018’den sonra sadece şirketlerin sertifikalı tohumlarıyla üretim yapanlara teşvik verileceği, yerel/atalık tohumlarla üretim yapanlara teşvik verilmeyeceği kararlaştırılmış durumda. Bu durum tohum şirketleri lehine bir politikadır. Bu uygulama çiftçileri, tarımımızı tohum şirketlerine göbeğinden bağımlı kılacaktır.
Destek ve kredi- 2004-2016 yıllarını kapsayan süreçte tarıma sağlanan destek sadece 3,7 kat artarken, bankaların verdiği nakdi kredi miktarı 13 buçuk kat arttı. Çiftçilerin takibe düşen kredi miktarı ise 9 kat arttı. Bütün bu şirket ve bankalar yanlısı tarım politikalarından dolayı biz çiftçiler üretemez duruma getirildik.
"Tarım alanı azaldı"
Tarım alanı- 2002’de 26 bin 579 bin hektar iken, 2016’da 23 bin 900 bin hektara geriledi. 3 milyon hektar civarında arazide çiftçi üretim yapmaktan vazgeçti.
Çayır mera- 2002’de 14 milyon 617 bin hektar iken, 2016’da 14 milyon hektara geriledi. Büyükşehir Yasası ile buralarda talan sürüyor, köylerin ortak malvarlıkları olan otlak, mera ve tarlaları satılmaya başlandı. Aynı zamanda Büyükşehir yasasıyla çiftçilerin üretim hakları ellerinden alınıyor.
Hayvancılık- Nüfusumuz 45 milyon kişi iken hayvan sayımız 83 milyon idi. Yani yaklaşık kişi başına 2 hayvan düşüyordu. Şimdi nüfusumuz 80 milyona dayandı. Hayvan sayımız 50 milyon civarında yani iki kişiye bir hayvan düşüyor. Özetle hayvancılıkta ihracatçı iken ithalatçı olduk. Çiğ süt fiyatları 2014’den bu yana arttırılmadı. Yem fiyatları her yıl sürekli arttı.
Ekolojik Tahribat Arttı. Rüzgâr Enerji Santralleri (RES), Jeotermal Elektrik Santralleri(JES), Hidroelektrik santraller (HES), Termik Santraller, Nükleer Santraller ile maden aramaları 2016’da da hız kesmedi. Artarak devam etti. Bu durum ürettiğimiz ürünlerin kalitesini düşürmekte, maliyetleri arttırmakta iklimin değişmesine neden olduğu için ürün elde etmemizi engellemekte, iflas ettirmekte.
Milli Tarım Projesi-2016’da Milli Tarım Projesi açıklandı. Projeyle Türkiye tarımının iflası Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Tarım Bakanı’nın katılımıyla ilan edildi. Uygulanan yanlış politikalar sonucunda, 2016 ‘da tarım sektörü birinci ve ikinci dilimde yüzde 5.6, üçüncü dilimde ise yüzde 7.7 daraldı. Bu da tarımın iflasının rakamsal kanıtıdır. (BK)