Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, 24 Temmuz Basın Özgürlüğü İçin Mücadele Günü nedeniyle Silivri Cezaevi’nde tutuklu gazeteciler Oda TV genel yayın yönetmeni Barış Pehlivan, muhabir Hülya Kılınç, Yeniçağ yazarı Murat Ağırel, yazarlar Ahmet Altan ve Mümtezar Türköne’yi ziyaret etti.
Çakırözer, “Artık bu demokrasi ayıbı bitmeli. Türkiye dünyanın en çok gazeteciyi hapseden ülkesi olarak anılmamalı. Cezaevlerinde haksız, hukuksuz tutuklu gazeteciler derhal özgür kalmalı” dedi.
Tutuklu gazeteciler, Çakırözer aracılığıyla kamuoyuyla şu mesajları paylaştı:
Pehlivan: Hakim ve savcılar hapiste bir ay staj yapmalı
“Korksalar da cesaret gösterip yazmaya devam etsinler. Gerçeğin gücüne inansınlar. Gazetecilerin cesaret göstermesi, topluma öncü olması gerekir.
“Meclis’te görüşülmeye başlanan sosyal medya düzenlemesi ile yurttaşları daha fazla korkutacaklar. Toplumu sessizliğe mahkum edecekler. O sessizliğin yırtılması lazım. Bunun için gazetecisi, siyasetçisi, herkesin korkmadan gerçekleri söylemesi lazım.
“Burada toplumsal muhalefete, gazetecilere, aydınlara büyük görev düşüyor. Cesaret bulaşıcıdır. Dayanışma büyütülmeli.
“Burada hukuk intikam aracı olarak kullanılıyor. Bu ülkede savcı ve hakimler mesleğe başlamadan önce bir ay tutuklu kalarak cezaevlerinde staj yapmalı. Bir hafta bu koğuşlarda kalmalı. Kalmalı ki, tutukluluğa devam kararı aldıklarında insanlar nerede kalıyor, neyi yaşıyor, hangi acıyı çekiyor bunları bilmeli.
“Öyle bir infaz yasası çıktı ki FETÖ borsasından yargılanan savcılar, hakimler yararlanabilirken biz gazeteciler ve düşünce suçluları yararlandırılmadık. Bunun adı adalet değildir.”
Altan: Yargıda keyfi uygulamalar son bulmalı
"Ağır Ceza Mahkemesi hükümle birlikte beni serbest bıraktı ama hemen yanındaki mahkeme böyle bir yetkisi olmamasına rağmen beni yeniden tutuklattı. Dünyada örneği görülmeyen bu hukuksuzluğu Anayasa Mahkemesi'ne götürdük.
"Burada bir ilke kararı alınması lazım. Böyle keyfi hukuk olmaz. Diğer tutuklu gazetecilerin de denetimli serbestlikten faydalanma aşamasına geldiklerinde bırakılmaması bir başka büyük hukuksuzluk.
"Cezaevlerinde dört, beş yıldır yatan ve denetimli serbestlikten faydalanarak özgürlüğüne kavuşması gereken bir çok gazeteci keyfi bir şekilde bu hakkından mahrum bırakılıyor. Yargıda bu keyfi uygulamaların artık son bulması lazım."
Ağırel: Basın özgürlüğünün neyini kutlayacağız?
“Bugün bayrammış. Ama aynı Abdülhamit dönemi gibi ülkede sansür sürüyor. Olmayan bir şeyin yani basın özgürlüğünün neyini kutlayacağız. Özgürlük olmazsa kutlanacak bir şey de yoktur.
“Burada bedenimiz tutsak olsa da fikrimiz hür. Bu davadan beraat edeceğime inanıyorum. Hiçbir suçum yok. Bana yaşatılan bu hukuksuzlukları asla kabul etmiyorum.”
Kılınç: Meslektaşlarımız daha fazla sahip çıkmalı
“Bizim yaşadıklarımız umarım gazetecilerin birbiriyle dayanışmasını sağlar. Meslektaşlarımız, bize ve tutuklu gazetecilere daha fazla sahip çıkmalı ve dışarıda sesimiz olmalılar. Ancak bu şekilde karanlıkları aydınlığa çıkarabiliriz.
“Gazeteciler bu ülkede demokrasi için, halkın haber alma hakkı için öyle bedeller ödemiş ki bizim yaşadıklarımız yanında hiç kalır.
“Umutsuz değilim, bu zor günleri dayanışma ile aşacağız. Önümüzdeki 24 Temmuz’ları özgürlükler açısından bayram gibi kutlayacağımız bir Türkiye diliyorum.”
Türköne: Sadece yazılarım yüzünden hapisteyim
“17-25 Aralık sürecinde yazdığım yazılar nedeniyle dört yıldır hukuksuzca cezaevinde tutuluyorum.
“Anayasa Mahkemesi sadece gazete yazılarından tutuklama olmaz diyor. Ama ben sadece köşe yazılarım nedeniyle dört yıldır cezaevindeyim.” (EKN)