Çevre Yasasını Anayasa Mahkemesine Götürün
EGEÇEP Dönem Sözcüsü Avukat Arif Ali Cangı, mektubunda, yasanın "çevreyi kirletmeye davet yasası" niteliğinde olduğunu, uygulanması halinde bir çevre yıkımı yaşanacağını yazdı.
Cumhurbaşkanı, geçen hafta Çevre Yasası'ndaki değişiklikleri onaylamış ve yasa yeni haliyle 13 Mayıs'ta yürürlüğe girmişti.
Çevre örgütü, yasadaki değişikliklerin, hem Anayasa'ya hem de Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelere aykırı olduğunu söylüyor.
"Nükleerde Çevre Bakanlığı'nın etkisi kalmıyor"
EGEÇEP, yasanın nükleer santrallerle ilgili düzenlemeleri yalnızca Atom Enerjisi Kurumu'nun yetki alanına bıraktığını, maden arama faaliyetlerini Çevre Etki Değerlendirme (ÇED) kapsamının dışına çıkardığını belirtiyor.
Nükleer santraller: "Nükleer Enerji Santralarının kurulması, işletilmesi, denetlenmesi, Türkiye Atom Enerjisi Kurumu'nun yetki alanına bırakılıyor. Çevre ve Orman Bakanlığı'nın etkisi kalmıyor. Çevre sağlığı ve çevrenin kirlenmesi ile yakından ilgili olan Nükleer Enerji Santrallerinin kurulması, işletilmesi , atıklarının bertaraf edilmesi konularının, Çevre ve Orman Bakanlığı'nın görev ve sorumluluğu dışında tutulması, bu alanda yapılacak faaliyetlerin yaratacağı kirlenmelerin önlenmesi konusunda çok büyük zafiyetler yaratacak."
Madencilerin istediği olmuş: "Numune alımı, sondaj yarma, galeri ve kuyu açma" gibi çevre kirlenmesine yol açabilecek, doğal yapıyı bozucu petrol, jeotermal ve maden atama faaliyetlerinde ÇED yok. Herhangi bir ÇED çalışmasına tabi olmadan yapılacak maden arama faaliyetleri kapsamında sondaj yapılması, yarma, galeri ve kuyu açılması, ruhsat sahasında geri dönüşü olmayan çevre tahribatına, dolayısıyla insan sağlığı ve canlı yaşamı için büyük risk oluşturacak. Hiçbir ÇED çalışması yapılmadan, işletmecinin kendi beyanına göre tespit edilmiş toplam rezervin yüzde 10'u işletilebilecek. Üstelik buradaki faaliyet, su havzaları, imar alanları, meralar ve benzeri korunması gereken hassas bölgelerde de yapılabilecek."
Çevrenin kirletilmesine bir yıllık izin: "Şu anda faal durumda olan işletmelerin, yükümlülüklerini yerine getirmeleri için Bakanlıkça bir yıla kadar izin verilebiliyor. Bu, işletmelerin çevreyi kirletmelerine ve ekolojik dengeyi bozmalarına bir yıla kadar göz yummak anlamına geliyor. Denizlerde kirlenmeye yol açtığı için "hassas alan niteliğindeki kapalı koylarda, körfezlerde ve arkeolojik sit alanlarında" balık çiftliklerinin kurulmasının yasaklanmasına karşın, var olanlara bir yıl süreyle kirlenmeye yol açan faaliyetlerine olanak sağlanıyor."
ÇED yönetmeliğine aykırı faaliyetlere bir yıllık süre: "Yasaya ve ÇED Yönetmeliği'ne aykırı faaliyetlere bir tür af getiriliyor. Üstelik, bu faaliyetler, bir yıla kadar, denetim dışı bırakılıyor.
"Anayasa'nın 56. maddesi, Rio Sözleşmesi ve ÇED kavramını içeren tüm doğa koruma sözleşmelerine göre, evrende çevreye zararlı olabilecek faaliyetlerin hiç birisi çevresel etki değerlendirme incelemesinden muaf tutulamaz. İdare hukukunda 'kazanılmış hak ilkesi' uygulanamaz. Önemli olan kamu yararıdır. Bu günkü ve gelecek nesillerin sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşamalarıdır."
Daha 11 yıl arıtmasız atıklarla yaşayacağız: "4. geçiçi maddeyle atıkların, çevre sağlığı ve canlı yaşamı için tehlike yaratmayacak şekilde bertaraf edilmesinden, 3 yıldan 11 yıla kadar vazgeçiliyor. Bu açıkça çevre kirlenmesinin önünü açmak demek. 12 Ekim 2006 tarihinde yürürlüğe girecek olan yeni Ceza Yasası'nın (TCK). 181 ve 182. maddelerindeki 'çevreye karşı suç' olarak tanımlanan eylemlerin teşvik edilmesi sonucunu doğuracak."