Bandazhevsky, ülkesinde, öğrencilerden para almak yoluyla yolsuzluk yapmakla suçlanmış, Çernobil faciasından sonra kirli bölgelerde yaşayan halkın karşı karşıya kaldığı tehlikeleri ve felaketin Beyaz Rusya yetkilileri tarafından kontrol altına alınışındaki aksaklıkları açığa çıkarmanın bedelini pahalıya ödemişti.
Altı yıllık hapis hayatından sonra 2005 Ağustos'unda özgürlüğüne kavuşan Profesör Bandazhevsky, Fransa'daki CRIIRAD (Radyoaktivite ile ilgili Bağımsız Bilgi ve Araştırma Merkezi) isimli bağımsız araştırma laboratuarında işe alınmıştı. Bu Fransız derneğiyle biyo-medikal araştırmalar yapacak bağımsız bir laboratuar kurma projesi üzerine çalıştığı dönemde, Bandazhevsky, (Gomel'le kardeş şehir ilan edilen ve profesöre onur vatandaşı unvanı veren) Clermont-Ferrand şehrindeki tıp fakültesine bir seneliğine davet edildi. Bir oldu-bittiyle şekillenen bu davet ve atama karşısında, CRIIRAD, Beyaz Rusyalı profesörün ülkesinden acilen ayrılması [ve Clermont-Ferrand'a yerleşmesi] ile ilgili durumu şüphe verici bulduğunu saklamadı.
Fransa'ya geldiğinde, Youri Bandazhevsky "tamamıyla normal şartlar altında geldiğini" belirtiyor, ve Beyaz Rusya'ya dönüp orada bağımsız bir laboratuar kurma olasılığına pek değinmiyordu.
Maruz kaldığı diplomatik olaylar karşısında, ve iki kızını Beyaz Rusya'da bıraktığından dolayı, araştırmacı haklı olarak daha fazla açıklama yapmaktan kaçınıyordu.
Fransa'ya geleli dokuz ay oldu, ve Youri Bandazhevsky artık suskunluğunu bozuyor. CRIIRAD'la tekrar yakın bir işbirliğine girerek, bağımsız bir laboratuar projesine olan bağlılığını yineliyor. Courrier dergisiyle yapmayı kabul ettiği bir röportajda araştırmacı ayrıca, çalışmaları konusundaki kararlılığını açıkça dile getirdiğinden beri Fransız otoritelerinin kendisine karşı takındığı tavrı eleştiriyor.(JR/ST/EÜ)
Bandazhevsky, araştırmalarına devam etmek için gerekli imkanların [Fransa'da] kendisine tanınmadığını ileri sürüyor ve artık "oradan oraya oynatılan bir piyon olmayı istemediğini" belirtiyor. Son olarak, fosil enerjilerin düşüşüne karşılık nükleeri ideal seçenek olarak sunan lobilerin duruşlarını kınıyor.
Fransa'ya gelişiniz ile ilgili koşullar kafalarda bazı soru işaretleri yarattı. Clermont-Ferrand'a yerleşmeniz herkesi şaşırttı, özellikle de sizi işe alan CRIIRAD'i.
Youri Bandazhevsky: Fransa'ya gelişimle ilgili izlenimlerimden bahsetmek benim için zor, bu hala çok karmaşık bir konu. Olaya iki açıdan bakılabilir: bir yandan, Beyaz Rusya'da hapisten yeni çıkmış birine medeni bir ülkede bir yıl çalışma imkanı sunuluyor. Olayın ilginç ve olumlu olan bu yönü inkar edilemez. Öte yandan bir soru işareti var: bana neden bu iş teklifinde bulunuldu? Ben bu soruyu kendime sordum. Başlangıçta sorunun cevabi net değildi, ama şimdi netleşmeye başlıyor.
Resmi anlamda Fransa'da iyi karşılandım, Clermont-Ferrand şehrinin onur vatandaşı unvanına yakışır bir şekilde.
Buraya geldiğimden beri vaktimi iyi bir şekilde değerlendirdim. Özelikle de Cesium 137'nin vücuda girişinin sağlık üzerine etkileri üzerine bir kitap yazma imkanı buldum. Geldiğimden beri, ayrıca, CRIIRAD'in desteğiyle Minsk'te bağımsız bir laboratuar kurulması için uğraşmaya devam edeceğimi net bir dille bildirdim. Bu projeyle ilgili kararımın kesin olduğu net olarak algılandığında, Fransız misafirperverliği azalmaya başladı. Bu misafirperverliğin politik bir oyunun bir parçası olduğunu keşfedersem hayal kırıklığına uğrayacağım. Ne yazık ki, bunun böyle olduğunu düşünmeme neden olacak bazı sinyaller gözlemliyorum.
Nedir bu sinyaller?
Henüz bu konuda konuşmak için çok erken.
Fransız ve Clermont yetkilileri, araştırmalarınıza devam etmenizi sağlayacak imkanlara sahip olacağınızı belirtiyordu. Durum bu mu?
Clermont-Ferrand Üniversitesi'nde, halk sağlığı bölümünde bana destek olan Profesör Laurent Gerbaud ile birlikte çalışıyorum. Ancak gerçek şu ki burada çalışabileceğim bir laboratuar yok. Ayrıca henüz resmi olarak üniversitenin başkanıyla tanışmadım. Bana verilen bu bursun yanında, açıkçası yeni çalışmalar yapmama imkan sağlayacak bir çalışma ortamı sağlanmadı.
Clermont-Ferrand Tıp Fakültesi'ndeki işinizin Haziran'da sona ereceği öngörülüyor. Sözleşmeniz uzatılacak mı?
Bilmiyorum. Rhône-Alpes bölgesinde projeler geliştirmek için birlikte çalıştık ama henüz somut sonuçlar elde etmedik. Ne olacağını ben de bilmiyorum. Sözleşmemin sonunda bana yeni bir teklif gelmezse ülkeme geri dönmek zorunda kalacağım.
İstediğiniz bu mu?
İsteklerimden bahsetmek güç. İstediğim, bu bağımsız laboratuar projesinin somutlaştırılması için elimden geleni yapmak. İdeal olan kendi ülkemde çalışabilmek, orada Çernobil faciasının etkileri hala mevcut.
Kesin olan su ki, artık oradan oraya yollanan bir piyon olmak istemiyorum. Bildiğiniz gibi, Fransa'ya gelmeden birkaç gün öncesine kadar buraya geleceğimi bilmiyordum. Ayni şekilde, gelecek aylarda neler olacağını bilmem çok zor. Ama nerede olursam olayım, kesin olan tek şey su ki, çalışmalarıma devam etmek istiyorum.
Geçen Aralık ayında, Beyaz Rusya yetkilileri söz konusu bağımsız laboratuarın kurulması için gerekli izinleri vermeyi reddetti. Bu projenin bir gün gerçekleşebileceğini düşünüyor musunuz?
Bu laboratuar kurulmalı. Kurmak için tüm imkanları aramalı ve bulmalıyız. Bu amaçla bizi destekleyen çok insan var. Ne yazık ki bazı güçler yolumuza engeller koyuyor, sadece Beyaz Rusya'da değil, ayni zamanda Fransa'da da. Fransa'nın bana katlanamadığı yönünde bir his var içimde. Buraya geldiğimden beri, aydınlığı da gördüm, karanlığı da. Ama benimle bu oyunun oynanmasına izin vermeyeceğim. On altı yıldır izlediğim bir hedefim var ve bu hedef değişmedi: amacım, bilimsel veriler elde ederek ve kamuoyunu bilgilendirerek Çernobil kurbanlarını korumak.
Geçen yıl, Çernobil felaketinin 20. yıldönümüydü. Bu hüzünlü tarih sizde ne gibi duygular uyandırdı?
Yirmi yılın sonunda, Çernobil kurbanlarına yardım etmek için çok az şey yapıldığını söyleyebiliriz. Uluslararası kamuoyu, bu sorunun varlığıyla yüzleşmek istemiyor. Geçen yirmi yılın üzücü bilançosu budur. Küresel ısınma ve fosil enerjilerin fiyatlarının artmasıyla birlikte, nükleer pek çok ülkenin enerji politikalarında tekrar bir çözüm olarak dayatılıyor. Nükleerden nasıl temiz bir enerji olarak bahsedilebilir, anlayamıyorum. Bu doğru değil ve nükleer lobinin temsilcileri bunun doğru olmadığını iyi biliyor.
Şüphesiz bu gerçeği her fırsatta söylediğim için de benden nefret ediyorlar. Tekrar söylüyorum; santrallerin açığa çıkardığı gazlar, en düşük seviyelerde bile, sağlığa zararlıdır. Ve bu gerçeği nükleer lobi kabul etmek istemiyor.
Bugün özgür olduğunuzu düşünüyor musunuz?
Hangi özgürlükten bahsediyoruz ki? Beyaz Rusya'da hapistim ve beni Fransa'ya getirdiler. Hangi özgürlükten bahsedilebilir ki? (Sessizlik). Bağımsız bir laboratuar kurma projesi, benim hayatıma anlam veren şey. Hayata geçirilemeyeceğini düşünmek bile istemiyorum. Bu benim, Çernobil ile ilgili gerçeğe ulaşmak için, orada yaşayan ve ölen kurbanlar için yürüttüğüm kavga. Ve her konuşmada bu konuya ısrarla parmak basıyorum. Uluslararası kamuoyunu uyandırmak gerekiyor.Tehlike çok büyük. Korku ortamı yaratmaya çalışıyor değilim. Gördüğüm gerçeklerden bahsediyorum. Dünyanın kirli bir [radyoaktif] bölgeye dönüşmesini istemiyorum.
* Bu röportaj Le Courrier dergisinin 14 Mart 2007 tarihli sayısında yayınlandı
** Fransızca'dan çeviren: Sezin Topçu