Emekli Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, Genelkurmayın 27 Nisan 2007 gecesi sitesinde yayımladığı ve "e-muhtıra" olarak anılan açıklama için "Bildiri, muhtıra değil. Bizzat kendim yazdım" dedi.
Kanal D’de dün akşam yayımlanan 32. Gün programında Mehmet Ali Birand ve Rıdvan Akar’ın sorularını yanıtlayan Büyükanıt, "Neden cuma akşamı verdik? Ertesi gün Ankara’dan ayrılmam gerekiyordu. TSK’nın laiklik karşısındaki hassasiyetini vurgulayan bildiridir. Laikliğin zedelenmekte olduğu kuvvetli şekilde ortaya çıktı. Cumhurbaşkanlığı seçimi değildi. Cumhurbaşkanı ile ilgili olarak tek bir cümle vardı" dedi.
Büyükanıt, ‘Keşke yapmasaydım diyor musunuz’ sorusuna "Hayır, görüyoruz, izliyoruz... Sonra Başbakan’la konuştum. ‘Neden sebep olduğunu’ sordu medeni bir şekilde konuştuk" dedi; bildirinin AKP’ye çok oy kazandırdığı izlenimine ilişkin soruya da, "Hayır. Bir kere Anayasa Mahkemesi’nin kararı bizi haklı çıkardı. Ne kadar isabetli bir şey yaptığımızı düşündük. Parti kapatma davası Genelkurmay’ın bu hassasiyetini teyit etmiştir" şeklinde konuştu.
Büyükanıt, Genelkurmay Başkanı olmasını engellemek için 2003 - 2004 yıllarında kendi hakkında bir takım kampanyalar olduğunu savunarak, “Yani siz bir anlamda Ergenekon mağdurusunuz” sorusu üzerine “Evet, hakikaten öyle. Bu çeşit girişimler Allah’tan bende aşı etkisi yarattı. Direncim arttı” diye konuştu.
Ergenekon: Basına yansıdığı yönleriyle biliyorum
(Ergenekon komplo mu sorusu üzerine) Bilemiyorum. Samimi söyleyeyim değerlendirmede yapamıyorsunuz. Çünkü bilgilere sahip değilsiniz, yani o bilgiler bende yok. Basına yansıyan yönleri ile biliyorum. Şimdi Ergenekon, o kadar genişlemiş durumda ki suça gerçekten bulaşmış insanlar olabilir. Vatan millet diye toplanmış, daha sonraysa başka yerlere gitmiş küçük gruplar olabilir. Bunların hepsini çözecek olan yargı.
Dolmabahçe suskunluğu
(Başbakan Erdoğan’la Dolmabahçe’de yaptıkları görüşmeyle ilgili tutanak tutulmadı mı sorusu üzerine) Ben tutmadım. Sayın Başbakanın da not aldığını görmedim. Bu gizli bir toplantı değil. Başbakanın ofisine basın ordusunun arasından geçtim girdim. Her görüşüldüğünde dışarı çıkıp biz şunları görüştük demek uygun olur mu? (‘Bu görüşmedekiler aramızda kalsın diye bir mutabakatınız oldu, değil mi’ sorusu üzerine) Olabilir tabii... Çok çirkin iddialar da öne sürüldü. Sayın Başbakan önüme dosya atmış. Ben de ‘eyvah’ demişim...
"Şener Paşa'ya sorun"
(Programda Ergenekon sanığı emekli Orgeneral Şener Eruygur’da ele geçirilen Büyükanıt’ın ve ailesinin sağlık bilgilerini gösteren belge gösteriliyor) Valla ben bilmem bunu. Onu Şener Paşa’ya soracaksınız. Bakın daha önce de çeşitli karalama kampanyalarında benim gelmişimi geçmişimi döktüler. Ben de hiç tanımadığım akrabalarıma rastladım. Tabii kişisel verilerin toplanması yasal olarak suçtur. (Bekler miydiniz Eruygur’dan böyle bir şey sorusuna) Hayır. Hayır. Çok şaşırdım. Yani ne alakası var. Kızımın arkadaşları, ablamın rahatsızlığı... Ben anlayamadım.
Darbe Günlükleri
(Emekli Oramiral Özden Örnek’in günlükleriyle ilgili) Araştırdık. Mümkün değil araştırmamak. Hiçbir şey bulamadım. Bir şey yok, belge yok. Ben de dergiden okudum. Bakın bir karara varmak için belge lazım. Şimdi ben otururum sizin adınıza bir günlük yazarım. Bu kadar detaylı yazabilir miyim, yazamam. Ama yazabilirim, yani teknik olarak mümkün. Dolayısıyla bir yargıya varmak çok zor...Mustafa Balbay’ın (Cumhuriyet Ankara Temsilcisi, Ergenekon’da tutuklu) görüşmelerine çok ilaveler yapılmış. Balbay’la iki kez görüştüm meslek hayatımda.
"Genç Subaylar rahatsız" haberi enjekte edilmiş...
(2003’te Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan "Genç subaylar rahatsız" manşetiyle ilgili soru üzerine) Üretilmiş, birileri tarafından enjekte edilmiş haberdir. Genelkurmay Başkanlığı üzerinde baskı yaratır mı düşüncesiyle üretilmiştir.
Asker darbe yapar mı?
Bu rejimin tek muhafızı asker midir? Her kesim üzerine düşeni yapsa, şiddete başvurmadan yasal yollarla tepkisini gösterse, başarılı bir sonuç alınılabilidi. Ama bu yapılmayınca iş askere kalınca, askerinde yapacağı tek şey kalıyor: Silahı eline almak.
"Telefonum dinlendi, hiç şüphem yok"
“Şemdinli olayları sırasında Meclise gidip Emniyet İstihbarat Daire Başkanı benim hakkımda uydurma beyanatlar veriyor. Ben bunu ilgili makamlara ilettim ve o adam hemen görevden alındı. ("Savcının da işine son verildi" hatırlatması üzerine) Evet. Bu bir gerçek. Böyle bir şey olabilir mi? (Telefonunuz dinlenmiş mi sorusuna) Hiç şüphe etmiyorum. Çok vahim bir şey oldu. Haziran 2006’da bir yerde Suvari Günü kutlaması yapıyorduk. İki saat içinde 15 bin e-mail yollandı beni karalayan...Amerika’da bir yerde ucu kayboluyor. Ama bir şey var ki birkaç saatte 15 bin e -maili ancak bir teşkilat atabilir.Teşkilatı bilmiyorum. Faili meçhul kaldı yani. (Dinlenildiği konusunda) Bu bana iletildi. Yani şu anda dinliyorlar diye değil de. Böyle bir tespit yapıldı. (Kim dinledi) Bilmiyorum.” (EÖ)
hurriyet.com.tr sitesinde yer alan programın tam metninin bir özetidir.