Bülent Ersoy’un menajeri Fevzi Siverek, Ersoy’un mirasını Türk Eğitim Vakfı ile Diyanet Vakfı’na bırakmayı düşündüğünü söyledi.
Ayrıca, mirasıyla cami yaptırmak, Kuran kurslarına bağış yapmak ve yatılı Kuran kursları yaptırmak istediğini belirtti.
Ersoy’un 1981 yılında translara yönelik sahne yasağının ardından yedi sene yasaklı yaşadığı için “çok kırgın” olduğunu belirten Siverek, “kesinlikle Mehmetçik Vakfı’na bağış yapmayacak” dedi.
Kaos GL'den Umut Güner, bu durumu trans aktivistlerle konuştu.
“Türkiye’nin muhafazakârlaşmasından rahatsız”
Buse Kılıçkaya:12 Eylül darbesini de sevinçle karşılaşmıştı ama sanat dünyasında en çok mağdur olan kendisi ve trans kadın şarkıcılar oldu. “Oğlum olsa askere göndermezdim” açıklaması sonrasında yargılandığında da mirasını Türk Silahlı Kuvvetlerine bırakacağını söylemişti. Benim anladığım, Bülent Ersoy da Türkiye’nin muhafazakârlaşmasından rahatsız ve bunun gene trans kimliği üzerinden kendisini vuracağından endişe ettiği için bu tepkiyi verdiğini düşünüyorum. 12 Eylül darbesi sonrasında yaptığı açıklamayı da böyle değerlendiriyorum.
“Kabullenme sendromu olabilir”
Esmeray: Ben hiç şaşırmadım! Bu ülkede yaşıyor ve herkesin zaten tanıdığı bir sanatçı! Bunu yapacağını zaten tahmin ediyorduk. Ben insanların Bülent Ersoy’un Diyanet İşlerine mirasını bırakma durumuna bu kadar şaşırmasına ya da tepkili olmasına daha çok şaşırdım. Bilinçaltında insanların çok nedeni var, kim bilir? Bülent Ersoy, Zeki Müren’in bu tavırları kabullenme sendromu olabilir.
“Bir kere de translar için bir şey yapsın”
Asya Özgür: Transların çoğu buna tepkili ve asla doğru bulmuyorum. Kendi parası tabi ki bağışlayabilir ama ömründe ilk defa bir iyilik yapsın ve kendi hem cinsleri için de bir şeyler yapsın. Trans-LGBTİ vakfı mesela, fakirler için yurt, aş evi yapsın. Ama bağışlayacağı kurumların hepsi de zaten devletten ve toplumdan yeterince bağış alıyor, ne yapmaya çalışıyor?Kendi adına bir hayır için vakıf kursun, herkes için hayırlı olur; böylelikle arkasından dua eden olur.
“Günah çıkartıyor”
Tuna Şahin:Bu sadece Bülen Ersoy’un mirasını Diyanet’e bağışlaması değil, Zeki Müren’in de TSK’ya bağışlaması gibi, katiline âşık olmak gibidir. Varlık nedenini Tanrıya bağlamak ve sistemin dayatması olan kadercilik anlayışının sonucunda ortaya çıkan bir durum. Ne yazık ki ölüm ve sonrasında yaşayacaklarından (defnedilmek) korkarak günah çıkartmak...
“Fobik bir kuruma bağış yapmak mantıksız”
Doğa Asi Çevik: Aynı acıları çekmiş bir kimsenin bağış yaparken ya da manevi olarak bile olsa desteklemesi gereken yer, bu acılara son vermek için çalışan kurum ve kuruluşlar olabilirdi. Eşcinsel, biseksüel ve trans varoluşa karşı fobik görüşleri olan bir kuruma sırf dinî inançları gereği bağış yapmak mantıklı görünmüyor. Çünkü o kurum o parayla beslediği fobilerini güçlendirecek ve bu durum LGBTİ’leri olumsuz şekilde etkileyecek.
"Miras onun mirası, kimseye laf düşmez"
Demet Yanardağ: Bari mirasını ne yapacağına kendisi karar versin derim. Miras onun mirası tabii kimseye laf düşmez. Karar kendisinindir, saygı duymak gerekir. En azından TSK'ya bırakmamış diyerek mutlu olmak düşüyor bize.
Ne olmuştu?
12 Eylül darbesinin ardından Kenan Evren’e teşekkürlerini sunarak “Son derece memnunum. Çünkü ortam son zamanlarda iyice bozulmaya başlamıştı. Pek tabiidir ki, halkın da can ve mal güvenliği kalmamıştı. Bu nedenle ordunun böyle bir harekâta girişmesi, bir vatandaş olarak beni son derece huzura kavuşturdu,” demişti.
Evren’in rütbelerinin sökülmesine ilişkin de açıklamalarda bulunan Ersoy,"Bir diktatörün bugün çarptırılmış olduğu cezalarla kaybettiği itibarı yüce Allah’ın yanlış tartmayan terazisindeki dengedir” değerlendirmesinde bulunmuştu. Ersoy, daha önceden de “Evren’den hesap soracağı için oyumu AK Parti’ye verdim” demişti. (NV)