"Kentsel Dönüşüm Yasası" olarak da adlandırılan Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun 16 Mayıs'ta Meclis'te kabul edildi. Bu haber Mersin Akdeniz İlçesi'nde kentsel dönüşüm alanı ilan edilen Özgürlük, Çay ve Çilek mahallelerini yakından ilgilendiriyor. Selçuk Arslan bu mahallelerde yaşayanlarla kentsel dönüşümü ve gelecek kaygılarını konuştu. Bu çalışmadan 40 fotoğraf ve 40 öykü derledi ve "Kent Sürgünleri" adlı bir fotoğraf sergisi oluşturdu. "Kent Sürgünleri" sergisinden bir seçki sunuyoruz.
Asiye Yıldırım: Bu ülkede yaşama hakkımız yok mu?
Siirt'ten geldik. 71 yaşındayım, 16 senedir buradayız. Bizim köyümüzü yıktılar, evlerimizi yıktılar zorla göç ettirdiler. Biz artık üzerimizden rant sağlanmasına karşıyız. Yeter artık diyoruz. Bizim hiç bu ülkede yaşama hakkımız yok mu? Koruculuğu kabul etmedik diye sürdüler, bizi buradan nereye sürecekler.
Hacı Murat: Bizi dağıtmak istiyorlar
Urfa Viranşehir'den geldim. Beş senedir bu mahalledeyim. Bu mahallelerin yıkılmasını istemiyoruz. Burada insanlar geldikleri yerin kültürünü yaşatıyorlar; paylaşım kültürü ve bir ortaklaşma hakim. Ortak irade var. Kendi belediye başkanımız, kendi milletvekilimiz var. Bizleri dağıtarak bunlara engel olmak istiyorlar
Cemile: Buradan gidersek nasıl yaşarız?
Urfa'dan geldik. 63 yaşındayım, 30 yıldır buradayız. Fakirlikten kaçarak buraya geldik. Ekonomik nedenlerden sürgün olduk. Biz yıkılmasını istemiyoruz. Zaten zar zor günlük yiyecek bir lokma ekmek buluyoruz. Durumlarımız ortada. Biz buradan gidersek nasıl yaşarız onu bilmiyorum. Burada hep birlikte bir aile olmuşuz. Bir birimize yardımcı oluyoruz başka yere gidip de ne yapacağız. Önce gelip bize sorsunlar bakalım biz gitmek istiyor muyuz?
Fetih Demir: Önce bize sorulmalıydı
Urfa Suruç'tan geldik. Ben de herkes gibi yıkılmasını istemiyorum. Burada aile gibiyiz. 36 senedir buradayız, herkes birbirini tanıyor. Komşuluğumuz ve bir paylaşımımız var bunun yok olmasını istemiyoruz. Kendi memleketimizde sürgün edildik zaten. Artık bir lokma ekmeği rahat ve huzurlu bir şekilde yemek istiyoruz. Sonuna kadarda bu projeye karşıyım. Bir proje varsa önce bize sorulmalı.
Kadir Manap: Burası gecekondu değil
26 yıl önce Diyarbakır'dan geldik. Köylerimiz yakıldı, yıkıldı. Ağaların ve askeriyenin zoruyla sürgüne edildik. Burada güç bela bir yaşam kurduk. Şimdi o da elimizden alınıyor. Zaten borçluyuz. Bu halde ikinci bir borcu kaldıramayız. Ayrıca bu kültürümüzü de yok etmelerine izin vermeyeceğiz. Tapu alarak buralarda ev yaptık. Burası gecekondu değil tapulu yerleşim alanı.
Porixan Çat: Beş aile nereye gider
32 yıl önce Mardin'den geldik. Köyümüz yok edildi, kocam tutuklandı Beş yıl cezaevinde kaldı; çocuklarımla tek başına kaldım. Evimizi barkımızı bıraktık geldik. Şimdi burada bir yaşam kurduk ve bundan vazgeçmeyiz. Tarlalarda çalışarak bugüne geldik. Bu evde beş aile barınıyor. Bu kadar kişi nereye yerleşecek.
Abdulgafur Akça: Gecekondu bahane
Urfa'dan geldik, 22 senedir sıkıyönetim vardı. Sabahtan akşama kadar askerler baskı yapıyorlardı. TOKİ boyunlarımıza ip atıp asarsa ancak evlerimizi alır. Burada bu ortak kültüre sahip insanların bu kültürü yol edilmek isteniyor. Gecekondu bahane, sorun bence bu halkı dağıtmak istemeleri.
Yaşar Tüzel: Bu fakir halk ne yapacak?
30 yıldır buradayız. Hurdacılık yaparak ailemizi, çocuğumuzu geçindiriyoruz. Bizi nereye sürecekler deniz yakın, bizi denize atsınlar. Bu fakir halk ne yapacak. Devletin bunu düşünmesi gerekiyor.
Fatma Kaplan: Burada aile olduk
Urfa Suruç'tan geldik. 41 senedir buradayız. Biz buradan kalkmayı kabul etmiyoruz. Evlerimiz köylerimiz bırakıp sürgüne geldik buradan nereye gidelim. Her şeyden önce biz burada bir aile olduk. Bunun yok olmasını istemiyoruz.
Naile Yılmaz: Düğünümüzü sokakta yapamayız
Urfa'dan geldik, 35 senedir Mersin'deyiz. Biz hükümet bizi sürgün etti. Baskıdan kaçıp geldik. Şimdi ne yapalım. TOKİ'yi istemiyoruz. Apartmanlarda yapamayız; yaşam şeklimize aykırı. Düğünümüzü sokakta yapamayız. Bütün değerlerimiz yok olup gidecek. (SA/HK/YY)