Bu haftanın biamag editörlüğünü Hikmet Adal üstlendi. biamag bu hafta kaderin ince ipliklerinden Büyükada’nın sessiz sokaklarına, Katalonya’nın göç dinamiklerinden Kürt tarihine, estetik baskıdan engelli onuruna, barış özleminden sinema eleştirilerine kadar uzanan bir düşünsel yolculuk vadediyor.
Figen Ünlü, insanlık tarihinin en kadim sorularından biri olan kader üzerine düşündürüyor: “Kaderin ipliğini kim eğiriyor?” sorusuyla başlayan yazı, Yunan mitolojisinden modern felsefeye, sinemadan teolojiye uzanan geniş bir yelpazede kaderin değiştirilebilirliğini sorguluyor.
İbrahim Genç, barış meselesine dair umut dolu bir yazı kaleme alıyor: “Vakti gelmiş barışın eşiğinde” başlıklı yazıda, Kürt meselesine dair toplumsal dönüşümün mümkünlüğü, sabır ve ısrarla örülen bir barış diliyle anlatılıyor.
Kavel Alpaslan, Katalonya’daki iç göçü mercek altına alırken, sınıf ve kimlik bağlamında “azınlığın içindeki azınlık” olgusuna dikkat çekiyor: “Azınlığın azınlığı, çoğunluktan gelirse” yazısı, Türkiye’deki toplumsal dinamiklere dair düşündürücü paralellikler sunuyor.
Vartan Halis Yıldırım, Jurassic World: Rebirth filmi üzerinden kapitalizmin doğaya ve bilime müdahalesini sorguluyor. Hayvan hakları, patent rejimi, şirket tahakkümü ve doğa mücadelesi bir arada tartışılıyor.
Gülfer Akkaya, Madımak Katliamı’nın köklerine inerek, Yeşil Kuşak Projesi ve siyasal İslam’ın emperyalizmle ilişkisini masaya yatırıyor: “Madımak’ın evveli var” yazısı, Sivas’tan Suriye’ye uzanan bir siyasal şiddet zincirini gözler önüne seriyor.
Rosalino Levantino, bu hafta sinemanın LGBTİ+ belleğine odaklanıyor: Trans görünürlüğünden lezbiyen ikonlara, travmatik şiddet hikâyelerinden direngen kahramanlara uzanan yazısı, “Muhafazakâr tantanaya kulak asmadan yola devam!” diyerek eşitlik ve özgürlük çağrısı yapıyor.
Sinan Ok, kapitalist estetik dayatmasını “es-tetikçilik” kavramıyla ele alıyor. Sağlamcılığın bedensel normlar üzerindeki tahakkümünü görünür kılan yazı, estetik operasyonların politik yüzünü tartışmaya açıyor.
Burak Sarı, “Engelli Onur Ayı” üzerinden engellilik hareketinin düşünsel ve mücadele hattını yeniden inşa etmenin yollarını sorguluyor. “Kendimizle barışmak mı?” sorusu, engellilikle değil, engellenmişlikle hesaplaşmayı öneriyor.
Şeyhmus Diken, Yusuf Azad’ın yazdığı ve Nivis Yayınları’ndan çıkan “Çocuklar İçin Kürt Tarihi” kitabını tanıtıyor.
Haluk Direskeneli, Büyükada’nın yalnız kış sakinlerini ve geçmişle konuşmayı seçmiş sessiz Robinsonlarını anlatıyor. Hafif bir rüzgâr, bir vapur düdüğü ve yavaş akan zamanın eşliğinde yazılan yazı, mekânın belleğini bugüne taşıyor.
Evrim Kepenek, Sanatçı Mehmet Atlı ile geçmişten günümüze uzanan müzikal yolculuğunu ve şimdilerde gündemde olan demokratik toplum sürecini konuştu.
Son olarak Binyavanga Wainaina’nın klasikleşmiş metni “Afrika nasıl anlatılır?” Mahsun Oti çevirisiyle biamag’da. Batılı bakışın sömürgeci klişelerine ironik ve sert bir eleştiri getiren yazı, yalnız Afrika’yı değil, temsil politikalarını da tartışmaya açıyor.
Cumartesi günü biamag’da buluşmak üzere.
(HA)

