Bölücü Doktorlardan Açık Mektup
Açıklamada "Bizler Hürriyet gazetesi yazarı Sayın Fatih Altaylı'nın, 23 Nisan 2004 tarihli gazetede yazdığı köşe yazısında sağlık hizmet alanında yaşanan sorunların nedeni olarak gösterdiği 'bölücü doktorlar'ız," diyen doktorlar şöyle devam ediyor: "Sayın Altaylı söz konusu yazısında Hakkari'de ölen hastaların ölümünün suçunu bize yüklemiş ve vatanı böldüğümüzden dolayı DGM'de yargılanmamızı istemiştir."
"Güneydoğu'daki hekim istihdam sorunu, iş güvencesinin olduğu, yapılan işe ve yüklenilen sorumluğa yakışır ücretin verildiği bir politika dahilinde kolaylıkla çözülebilir," diyen doktorlar, aynı zamanda hükümetin sorunu çözmek yerine hamaset söylemini tercih ettiğine işaret ediyor.
Her ölüm erken ölümdür
Açıklamayı "Güneydoğu'da çok uzun yıllardır erken ölümler yaşanmakta," diye sürdüren doktorlar, "Buralarda bir yaşına basmadan çoğu bebek hayata gözünü yummakta, hem de ölümü önlenebilir hastalıklar nedeniyle. Bir yerde açlık ve yoksulluk cehaletle birleşiyorsa orda sağlıktan bahsetmek mümkün müdür?" diye soruyor.
Kendilerine "bölücü doktorlar" denmesinin ardından birkaç gün Sağlık Bakanı'nın açıklama yapmasını bekleyen Adana, Batman-Siirt, Diyarbakır, Hatay, İçel, Gaziantep-Kilis, Mardin-Şırnak ve Şanlıurfa tabip odalarına üye doktorlar, Bakandan ses çıkmaması üzerine şu hatırlatmaları yapıyor:
* UNICEF'in raporuna göre, Türkiye sağlıkta dünyanın en zayıf 20 ülkesi arasındadır. On üzerinden yapılan puanlamada 0.5 puan alan Türkiye, ancak Irak, Liberya, Namibya ve Botsvana'yı geçebilmiştir.
* Ülkemizde sağlığa ayrılan pay yüzde 2.4'tür. Dünya Sağlık Örgütünün ülkeler için öngördüğü asgari pay ise yüzde 10'dur.
* Kişi başına sağlık harcaması Almanya'da 3000, Yunanistan'da 693, Portekiz'de 873 dolar iken ülkemizde 135 dolardır.
* 10.000 kişiye düşen yatak sayısı Almanya'da 87, Yunanistan'da 51 iken ülkemizde 25'tir. Daha acısı Güneydoğu Anadolu'da bu oran 8.7'dir.
* Tüm bu olanaksız koşullarda hizmet yapmaya çalışan biz "bölücü doktorlar" ise ayda 600 dolar civarında ücret almaktayız.
* Birçok Avrupa ülkesinde bebek ölüm hızı binde 5'lerin altındayken ülkemiz binde 40 oranı ile Belize, Botsvana, Meksika, Brezilya gibi ülkelerle
"yarış"maktadır.
* Yaşanan bu utanç tablosu yetmezmiş gibi seksen yıllık Cumhuriyet iktidarında ilk kez sağlık ocaklarına yazar kasa kondu. Yazar kasa ne yazıyor bilir misiniz; para. Ama buralarda hastanın sağlık ocağına gelecek parası yok.
Hükümetten sözleşmeli personel önerisi
* Bugün Sayın Altaylı'ya cevaben bölgedeki doktor istihdamı konusunda yaşanan sorun için 'Yapacak hiçbir şey olmadığını' ifade eden Sağlık Bakanı, aslında "çözüm" önerisini sunmuştu geçen aylarda:
* 'Sözleşmeli Personel': İş güvencesi yok, alınacak ücret belli değil, belki emeklilik. Ne güzel değil mi? Siyasi partizanlığın azami düzeyde yaşandığı bu ülkede önerilen "çözüm"ün anlamı ne kadar açık değil mi. Fakat doktorlar bu "dahiyane" çözümü kabul etmediler.
* Oysa hekim istihdam sorunu, iş güvencesinin olduğu, yapılan işe ve yüklenilen sorumluğa yakışır ücretin verildiği bir politika dahilinde kolaylıkla çözülebilir. Hal böyleyken bu sorunu çözmeyi arzu etmemek, bu yönde girişimlerde bulunmamak nedendir?
* Acaba bu sayede sağlık sisteminin diğer sorunları gizlenmeye mi çalışılmaktadır? Bu kadar basit bir sorunu bile çözmeyen siyasi iktidarlar yukarıda verilerle aktardığımız devasa sorunlara nasıl çözüm bulacaklardır?
* Sağlık hizmet alanında yaşanan sorunların üzerini örtmeyi amaçlayan hamaset söyleminin, acı olaylar karşısında sağlıkta yaşanan sorunları bütünden koparıp sadece sağlık çalışanlarını hedef gösteren şiddet ifadelerinin çözüme katkı sağlamadığını, aksine ülkemizin dört bir yanında sağlık çalışanlarının hayat güvencelerine tehdit oluşturduğunu görüyoruz, yaşıyoruz.
* Çok değil birkaç gün önce bölgemizdeki Gaziantep Devlet Hastanesi'nde görev yapan bir sağlık çalışanı hasta yakını tarafından öldürüldü. Çünkü o bir sağlık çalışanıydı, yani bir "bölücü"ydü. Yaşanan sorunların baş sorumlusuydu çünkü.
* Bütün bu gerçekler ışığında Güneydoğu'da görev yapmaya çalışan "bölücü doktorlar" olarak bir gerçeğin farkındayız: Burası gerçekten "öteki" Türkiye. Açlığın, yoksulluğun, cehaletin ve ölümün kol gezdiği bir coğrafya.
* Onlarca yıl bu bölgeye yatırım yapmayan, halkına sağlığı ve eğitimi nitelikli ve ücretsiz sunmayanlar suçlu değilse kimdir suçlu? Biz "bölücü doktorlar" öteki Türkiye'nin olmaması isteğiyle görev yapmaya devam ediyoruz, devam edeceğiz. (YS/BB)