“Erkeği çok kız işine karıştırmamalı. Dikkat edeceksin tabii ki ama demek istediğim, bu bayan işi. Sen bunu yapma. Ben hiç evi süpürtmem ona mesela. Bir yerin tozunu aldırmam erkek eliyle.”
“Kız çocuğuna ahlak açısından biraz daha belki yüklenilebilir; yükleniyorumdur diye düşünüyorum kendi açımdan. Mesela ona daha dikkatliyim; oturmasına kalkmasına dikkat ediyorum. İşte yani eteklerini topla, diyorum.”
“Yiğit babasını örnek alıyor. Ben de ona kız gibi davranmıyorum. Hani odasını pembe yapmam. Erkek tonlarını kullanırım. Odasına çiçekli perde koymam. Desenli şeyler, çizgili. Genelde geometrik şekiller kullanıyorum.”
“Ayşe Hanım’ın kızı çok güzel yemek yapıyor. İşte çok güzel ütü yapıyor. Çok hanım hanımcık. Bak ne kadar güzel. İşte fizik olarak da bak ne kadar güzel fiziği. Hani belki böyle ufak tefek ayrıntılar. Yoksa bir farkı yok. Kız da erkek de ikisi de benim için aynı.”
Hepimizin bildiği tanıdık cümleler bunlar...
Ocak – Ağustos 2013 arasında gerçekleştirilen “Ebeveynlerin Toplumsal Cinsiyet Algısı ve Çocuk Yetiştirmeye Etkileri” araştırmasında, İstanbul’un çeşitli ilçelerindeki 33 ilköğretim okulunda okuyan öğrencilerin anne ve babalarıyla yapılan görüşmelerden alınan ifadeler...
İstanbul Bilgi Üniversitesi Çocuk Çalışmaları Birimi (ÇOÇA) bu araştırmanın bulgularından hareketle kısa bir animasyon film hazırladı.
Filme ismini veren ifade de aynı ölçüde tanıdık: Bizim Ailede Olmaz.
Film ebeveynlerin algısının çocukları nasıl etkilediğini gözler önüne seriyor.
Hem araştırma hem kısa animasyon ÇOÇA tarafından İsveç Başkonsolosluğu’nun desteğiyle yürütülen “Çocuklar Arasında Toplumsal Cinsiyet Eşitliğinin Sağlanması için Ailelerin Güçlendirilmesi Projesi” kapsamında gerçekleştirildi. (YY)