*Fotoğraf: MA
Mardin’in Derik ilçesinde 20 Ağustos'ta Cengiz Holdinge ait Eti Bakır Fabrikası’ndan yük taşıyan TIR’ların yaptığı kazaya dair bilirkişi raporu tamamlandı.
20 kişi yaşamını yitirdiği 40 kişinin ise yaralandığı kazaya ilişkin hazırlanan bilirkişi raporunda Cengiz Holding'e ait Eti Bakır'ın olaydaki sorumluluğuna dair inceleme yapılmadı.
Raporda olay yeri ve yaşananlar ile TIR şoförleri ve Bayram T. hakkında tespitlere yer verildi.
Mezopotamya Ajansı’ndan (MA) Ahmet Kanbal'ın haberine göre; bilirkişi raporunda, ilk kazanın şoför Umut G.’nin virajı alamaması sonucu meydana geldiği ve 4 kişinin hayatını kaybettiği belirtildi. Raporda, ilk kaza ile ikinci TIR’ın olay yerine gelmesi arasındaki süre farkının 33 dakika olduğu belirtildi.
TIKLAYIN-Mardin'deki kazada 20 kişi yaşamını yitirdi
"Şoför TIR'ı hatalı kullanmış"
İlk kazaya dair raporda, TIR’ın fren sisteminin kampanalı fren sistemi olduğu, kaza anındaki hızının 126 kilometre olduğu belirtildi ve şöyle denildi:
“Somut olayda üzerinde 27 bin 60 kg yük bulunan 73 SN 384 plakalı çekicinin kaza mahallinin 6.1 kilometre gerisinde başlayan eğimli yola girmeden önce vites küçültmesi, küçülen vitesin motora yaptığı baskıyla çok az da frene basarak rampayı inmesi gerekirdi.
Ancak sürücünün kullanım hatası yaptığı yüklü bir şekilde eğimli yolda kaza yerine yaklaşana kadar yüksek viteste ve yolun icap ve şartlarına uymayan bir hızda frene bas çek yaparak ilerlediği, kampanalı fren sisteminin aşırı ısınarak devre dışı kalmasına neden olduğu anlaşılmaktadır."
"Römorkun freni çalışmıyor"
İkinci TIR’ın kaza anındaki hızının da 126 kilometre olduğu belirtilen raporda, her iki sürücünün de sürücü belgelerinin takografa takılı olmadığı tespiti yer aldı.
Raporda fren sisteminin sonradan yapılan müdahale ile devre dışı bırakıldığı ifade edildi:
“Kaza sonrası otoparka çekilen 34 NMB 53 plakalı çekici ve 28 K 5173 plakalı yarı römork incelendiğinde, aracın yarı römorkuna giden ve römorktaki fren sisteminin çalışmasını sağlayan hava hortumunun plastik kelepçeyle sıkılmak suretiyle devre dışı bırakıldığı yani 34 NMB 53 plakalı çekicinin kaza mahalline gelirken sadece çekici kısmının fren sisteminin çalıştığı yarı römorkun fren sisteminin çalışmadığı anlaşılmaktadır. Bu hortumun devre dışı bırakılması yarı römorkun freninin çalışmasını engellediği gibi imdat freninin de çalışmasını engellemektedir.”
"Şoför yol şartlarına uygun kullanmadı"
Yine ikinci TIR sürücüsünün kullanım hatası yaptığı belirtilen raporda, “Yüklü bir şekilde eğimli yolda kaza yerine yaklaşana kadar yüksek viteste ve yolun icap ve şartlarına uymayan bir hızda frene bas çek yaparak ilerlediği, kampanalı fren sisteminin aşırı ısınarak devre dışı kalmasına neden olduğu anlaşılmaktadır” denildi.
Raporda ayrıca ilk kazaya karışan 73 SN 384 plakalı çekici sürücüsü Umut G.’nin ticari araç kullanmaya yarayan mesleki yeterlilik belgesinin (SRC) bulunmadığı, kanuna göre zorunlu olan psikoteknik değerlendirme belgesinin de bulunmadığı tespitine yer verildi.
Raporun sonuç kısmında ise, Umut G. ve Yunus Ş. ile ilgili olarak kazanın oluşu ile kural ihlali yapılması arasında illiyet bağı olduğu belirtildi.
Taşeronlar sorumluluklarını yerine getirmedi
Hayatını kaybedenlerin kazanın oluşu ile ilgili herhangi bir illiyet bağları olmadığına yer verilen raporda, TIR’lar ve römorklarını gönderen taşeron firmaların yükümlülüklerini yerine getirmedikleri belirtilerek, sorumlu oldukları ifade edildi.
Cengiz Holding’e ait Eti Bakır firmasının “ihmalinin olmadığı” belirtilen raporda, “Nitelikli şoför ile teknik şartlara uygun aracın sefere gönderilmesinden taşımacı sorumlu olduğundan ve mevzuatın bu sorumluluğu taşımacıya yüklediğinden yükü gönderenin kazanın oluşumuna etki eden herhangi bir kural ihlalinin ya da ihmalinin bulunmadığı görüş ve kanaatine varılmıştır” denildi.
Ayrıca kaza yerinde asfaltlama çalışması olmasından kaynaklı yapılan incelemede “Yolun bakım ve onarımından sorumlu kurum ve kuruluşların kazanın oluşumuna etki eden herhangi bir kural ihlallerinin ve ihmallerinin bulunmadığı” ifadeleri kullanıldı.
Raporda, ilk kazadan sonra gerekli önlemleri alması gereken polisler ile devlet kurumlarının “kusuru olmadığı” iddiasına yer verildi.
(RT)