Ayşegül Özbek'in editörlüğünde hazırlanan biamag'ın bu haftaki gündemi...
Selay Dalaklı, Belaruslu muhalif Svetlana Tikhanovskaya'nın mücadelesini yazdı: "Hayatını ve varoluşunu hedef alan iktidar karşısında "sıradan" insanların canına nasıl tak edebileceğini, bu insanların yeri geldiğinde nasıl inisiyatif alabileceğini bize bir kez daha hatırlatıyor."
Arif Şentek, Metin Erksan, Lütfi Akad gibi yönetmenlerin filmlerinde; Ayhan Işık, Kenan Pars, Neriman Köksal ile birlikte rol alan 1964 Tehciriyle apar topar yurtdışına gönderilen Pola Morelli'nin hikayesini aktardı.
Figen Şakacı yeni kitabı "Kesekli Tarla"yı Ayşegül Özbek'e anlattı: "Kız kardeşlerimizi bizden alanlar, hayattan koparanlar artık sussun onlar konuşsun istedim."
Murat Türker, sinemacı Mina Keshavarz'ın büyükannesi Nurcan'ı anlattığı belgeseli "Tehlikede Yaşama Sanatı" üzerine yazdı.
Geçen ay aramızdan ayrılan Lesvoslu müzisyen Solon Lekkas'ı, onu iyi tanıyan yine Lesvoslu Panagiotis Agiakatsikas anlattı: Biz Solon Lekkas'ı neden sevdik?
Şeyhmus Diken, yazısında, "Uçaktan, gemiden ya da başka şekillerde ülkeleri insanları vuran silahların, bombaların rekabetlerinin yerini, artık virüse/virüslere karşı üretilen aşıların savaşları alacak gibi" diyor.
Josef Hasek Kılçıksız'ın kaleminden... Hafızasız toplum ya da Nemesis'e adanmış kurbanlar.
Çayan Okuduci, yaşadığımız ülkenin bir mezarlığa dönmesinin yeni olmadığının altını çiziyor ve yazısında "Lê dema jinek kuştin/evînek ji kîsê dinyayê diçe/bir kadın öldürüldüğünde/bir aşk dünyadan eksilir" diyor.
"Ben, bir nesne olmayı reddeden ve haklarını savunan biri olmaktan asla vazgeçmeyeceğim." Heidi Korkmaz, "Pırıldayan güneş", Aslı'nın öyküsünü kalme aldı.
(AÖ)