KCK Eş Başkanı Cemil Bayık, BBC Türkçe’nin sorularını yanıtladı.
Bayık’a göre, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın “Ben Dolmabahçe mutabakatını kabul etmiyorum ve Türkiye'de Kürt sorunu diye bir sorun yoktur" sözleri "savaşın başlangıcı" oldu.
Bayık, HDP'yi 7 Haziran seçim sonuçlarını AKP'nin iktidardan düşmesi, "ulus devletin iflası; demokratik cumhuriyetin temellerinin atılması" olarak görüyor. Ancak ona göre "Devlet Bahçeli ve Erdoğan'ın 'darbesi'yle parlamento ve HDP bir kenara itildi ve 'savaş tırmandı.'
Bayık, artık kendilerinden tek taraflı bir ateşkesin beklenmemesi gerektiğini, hükümetin operasyonlarını sürdürmesi durumunda da "bu kışın çok şiddetli" geçeceğini söyledi.
Türkiye ile Rusya arasındaki uçak krizi ve Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi'nin öldürülmesi olaylarının öncesinde gerçekleştirilen ve iki bölüm halinde yayınlanan söyleşiden satırbaşları şöyle:
“Çatışmadan yana olsaydık…”
“Çatışmaların yoğunlaşmasındapayımızın olduğunu düşünmüyoruz. Eğer biz çatışmadan yana olsaydık şimdiye kadar dokuz kez tek taraflı ateşkes ilan etmezdik.
“Yine eğer biz savaşta ısrarcı olsaydık biz Kürt halkını, Türkiye solunu, bütün muhalif güçleri HDP çatısı altında bir araya getirmeye çalışmazdık ve bunları parlamentoya taşımazdık.
“Biz Türkiye'nin bütün sorunlarını parlamentoya taşıdık. Parlamentoda sorunları gündemleştirmek, çözmek istedik.
“Ceylanpınar'da iki polisi biz öldürmedik”
“Ceylanpınar'da iki polisin öldürülmesi bizimle alakalı değil. Ceylanpınar'da o iki polisi öldürenler, kendilerini Apocu İntikam Tugayı diye adleden birileri.
“Böyle bir örgüt var mı yok mu o da şüpheli. Yine, iki polisin uyuduğu yerde vurulması bizim yöntemimiz değil.
“HPG biz bu polisleri vurduk demedi. HPG dedi ki, ‘Kendilerine Apocuyum diyen bir grup bu eylemi yaptığını söylüyor.’
“Bu polislerin kimin tarafından öldürüldüğü hâlâ meçhuldür. Ben burada şu çağrıda bulunuyorum. Uluslararası, bağımsız bir güç, Ceylanpınar'da öldürülen polislerin kimler tarafından öldürüldüğünü araştırmalıdır, ortaya çıkarmalıdır.
“Trafik polisini neden öldürelim?”
“(Bir gün sonra Diyarbakır’da trafik polisinin öldürülmesiyle ilgili)
Trafik polisini biz ne diye vuralım? Bizimle savaşan, bize karşı kurşun sıkan biri falan değildir. Bizim savaş kültür ve ahlakımız var. Ama Türk devleti çok kirli bir devlet.
“Geçmiş mücadele tarihinde de Türk devletinin yaptığı birçok kirli katliamlar var. Ve bunları hep PKK'ye mal etmiştir.
“Türk devleti her şeyi PKK'ye mal ediyor. Kendisinin yaptığını da PKK'ye mal ediyor, yaptırdığını da PKK'ye mal ediyor. Türk devleti psikolojik özel savaş yürütmede oldukça mahirdir.
“Eruh'ta korucuları minibüs içerisinde yaktılar, dediler ki ‘PKK yaptı’, insan hakları dernekleri bile buna inandı ama birkaç yıl sonra bunun kendileri tarafından yapıldığı ortaya çıktı hatta İHD bu konuda özeleştiri verdi.
“Savaş istemedik”
“Biz hiçbir zaman savaş istemedik. Erdoğan, AKP, Türk devleti, ulus devlet üzerine kurulan cumhuriyet bu seçimlerle çökünce, inkar ve imha siyaseti darbe yiyince ikinci cumhuriyet, demokratik cumhuriyetin zemini ortaya çıkınca artık burada buna karşı darbe yaptılar. Ve darbeyle savaşı daha üst düzeye tırmandırdılar.
“Bizim yaptığımız buna karşı kendimizi savunmaktı. Dedik ki ‘Bize saldırmayan hiçbir güce saldırmayacağız, bize saldıran güçlere karşı da kendimizi savunacağız.’ Bu da bizim en doğal hakkımız.
“Biz hep bu açıklamaya bağlı olarak savaştık. Yer yer, bunun dışına çıkan pratikler oldu elbette. Bunlar ortaya çıktığında da biz eleştirdik. Bize saldırmayan güçlere saldırı yapılmamasını söyledik.
“HDP Meclis’e giremezdi”
“Biz Türk devletine karşı direnmeseydik 1 Kasım'da HDP ve demokrasi güçleri, parlamentoya da giremeyecekti. Eğer girebildilerse bizim direnmemiz sonucunda girebildiler.
“Biz doğru eleştirileri kendimiz için esas alıyoruz, gereklerini yerine getiriyoruz ama yanlış eleştirileri de doğru görmüyoruz ve hiçbir zaman da o eleştiriler vardır diye ciddiye almıyoruz.
“PKK ayrı HDP ayrı”
“HDP ile PKK ayrı güçlerdir. HDP, Türkiye yasalarına göre kurulan bir legal partidir, demokratik siyaset yürütüyor.
“PKK ise Türkiye'de legal olmayan, illegal olan ve silahlı mücadele de yürüten bir harekettir. HDP hiçbir zaman PKK olamaz, PKK de değildir.
“HDP'nin Kürdistan'da dayandığı zemin PKK'nin de dayandığı zemindir. Ama HDP sadece Kürdistan'da siyaset yapan bir parti değil, bir Türkiye partisidir.
“Türk devletinin vereceği bir şey yok”
“Avrupa'da yerel yönetim şartları var değil mi? Kendi kendini yönetme, demokrasiyi artık merkezden değil, yerelden geliştirme... Kürdistan'da da PKK'nin, KCK'nin geliştirdiği budur.
“Artık Türk devletinin Kürdistan'da Kürt halkına vereceği bir şey yoktur. Türklere de yoktur.
“Biz 7 Haziran'da bütün sorunları parlamentoya taşıdık ve parlamentoda Kürt sorunu da dahil Türkiye'nin sorunlarını çözmek istedik, ama Türk devleti, Erdoğan, AKP buna müsaade etmediler.
“Onun için Kürdistan'da halk, madem bu parlamento bize kapalıdır, sorunlarımızı çözmüyor, o zaman biz kendi sorunlarımızı kendimiz çözeriz dedi. Yerel alanlarda, demokratik özerklik böyle gelişti. Yani Kürdistan'da geliştirilen özyönetimler, yerelde demokrasiyi geliştirmedir.
“Avrupa'nın yerel yönetim şartlarını istiyoruz”
“Türk devleti, değil Kürtlerin öz yönetimini, Kürtlerin kendisini kabul etmiyor, halk olarak kabul etmiyor. Sorunu bir terörizm sorunu olarak görüyor.
“Dikkat edin, kamuoyuna nasıl yansıtıldı. Sanki orada hendeklerle işe başlandı, onun için Türk devleti saldırdı. Öyle bir durum yok.
“Orada yerel meclisler vardı, mahallerde, şehirlerde, halk bu meclislerle söz sahibi olmak istedi. Kendi kendini orada yönetmek istedi.
“Türk devleti bunu kendisine karşı bir tutum olarak, bir meydan okuma olarak gördü ve üzerine gitti. Tankıyla topuyla her şeyiyle üzerine gitti.
“Halk tabii ki kendisini koruyacak. Halkın elinde tank yok, top yok, A 4'ler yok, Kanaslar yok. Halk saldırılara karşı neyle kendini koruyacak? Hendek koyarak, torbalar koyarak, bu tarzda kendisini savunmaya çalışacak.
“Biz kendi valimizi, kendi kaymakamımızı kendimiz tayin etmek istiyoruz. Halkımız bunu seçmeli. Halkımız kendi kendini yönetmeli. Kendi güvenliğini sağlamalı. Avrupa'nın yerel yönetim şartları var, biz bunların olduğu gibi kabul edilmesini istiyoruz.
“YDG-H, PKK’den ayrı”
“YDG-H, PKK’den ayrı bir örgüttür. Bir gençlik örgütüdür. PKK falan değildir. Elbette onların direnişi haklı bir direniştir. Biz sonuna kadar destekliyoruz ve destekleyeceğiz de.
“Elbette ki bazı hatalı eylemleri vardır, olur. Biz onları da eleştiririz. Yerine getirirler, getirmezler o onların bileceği şeydir.
“Tek taraflı ateşkes olmaz”
“Çift taraflı ateşkes olması gerekiyor. Artık tek taraflı ateşkes olamaz. Ve ateşkesi tarafsız bir izleme komitesinin de izlemesi gerekiyor.
“Önder Apo'yla müzakerelerin eşit ve özgür şartlarda başlatılması gerekiyor. Müzakerelerde de Dolmabahçe'de mutabakata varılan 10 maddenin temel alınması gerekiyor. Müzakere sürecinde de üçüncü bir tarafın müzakereleri izlemesi gerekiyor.
“Bunlar olursa biz hemen ateşkesi ilan ederiz, hemen müzakerelere başlarız. Ama bunlar olmazsa, eskisi gibi yine tek taraflı ateşkes ilan edilsin, denirse, silahlı güçler çıksın, silah bırakılsın denirse bu bizim tarafımızdan asla kabul görmeyecektir.
“Cerablus’a harekat olursa Türkiye’de mücadeleyi artırırız”
“Türkiye'nin bütün amacı Rojava devrimini boğmaktır. Uluslararası güçlerin Rojava'ya desteğini kesmektir. Türkiye ABD'yi ve uluslararası güçleri kullanmak istiyor. Ama ABD de Türkiye'yi kendi amaçlarına çekmeye çalışıyor. Burada tam bir uyumdan söz edilemez.
“Kerry G-20 zirvesinden sonra dedi ki, 'Biz Türkiye'yle Cerablus'a yönelik yeni bir takım hamleler yapacağız.' Davutoğlu 'Hayır şu anda yapacağımız bir şey yok' dedi. Çünkü hala ABD'ye ve uluslararası koalisyon güçlerine YPG'yi ve PKK'yi kabul ettirmiş değil.
“Eğer ABD ve Türkiye Cerablus harekatı konusunda anlaşırlarsa biz de Türkiye'de mücadeleyi yükseltiriz. Ve Rojava Kürdistan'ındaki Kürtler de ve yine orada Kürtlerle hareket eden Demokratik Suriye Ordusu güçleri de elbette ki mücadeleyi yükseltir.” (EKN)