Anadolu Ajansı (AA) muhabirinin aldığı bilgiye göre, Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun basın özgürlüğüne ilişkin tespitleri de içeren kararı gazeteci Tuncay Özkan aleyhine eski İçişleri Bakanı Saddettin Tantan'a "görevinden dolayı basın yolu ile adiyen tahkir" suçundan açılan dava sürecinde verdi.
Ankara 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Özkan'ın beraatine karar verdikten sonra, hüküm, katılan (şikayetçi) Tantan vekillerince temyiz edilince dosya Yargıtay 4. Ceza Dairesi'ne gitti.
"Basın özgürlüğü, abartmayı hatta kışkırtmayı içerir"
Daire, Özkan'ın dava konusu yazı dizisinde Tantan'ı "görevinden dolayı küçük düşürücü değer yargıları içerdiği ve eleştiri sınırlarını aşarak kişilik haklarına saldırı niteliğinde bulunduğu gözetilmeden" yetersiz gerekçeyle beraat kararı verildiğine işaret ederek, yerel mahkemenin kararını bozdu.
Ancak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, 4. Ceza Dairesinin bu kararına itiraz ederek, yerel mahkemenin beraat kararının onanmasını istedi.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu, Başsavcılığın itirazını kabul ederek, 4. Ceza Dairesi'nin bozma kararını kaldırdı ve yerel mahkemenin beraat kararını oy çokluğu ile onadı.
Genel Kurulun kararında, 20-21-22 ve 23 Nisan 2001'de "Milliyet" gazetesinde dönemin İstanbul Valisi ile İstanbul Emniyet Müdürü arasında baş gösteren anlaşmazlıkları öğrenen ve Vali'nin dönemin İçişleri Bakanı'na yazdığı yazıya ulaşan Özkan'ın İstanbul Emniyet Müdürlüğü bünyesinde "Rüşvet Yolsuzlukla Mücadele Büro Amirliği" adıyla kurulmak istenen yeni yapılanmanın yazılarında eleştirdiği kaydedildi.
"Yazı bütün olarak değerlendirilmeli"
Yazı dizisinin bütünün değerlendirme dışı bırakarak, içerisinden bazı sözcükler tek tek alınmak ve bu sözcüklere olumsuz anlamları açısından bakılmak suretiyle sonucu varılamayacağı belirtilen kararda, basın özgürlüğüne yönelik şu tespitlere yer verildi:
"Yargılama konusu haber ve yorum metinlerindeki eleştiri ve değer yargılarının bir kısmı sert ve çarpıcı bir üslupla dile getirilmiştir. Esasen, eleştirinin sert bir üslupla gerçekleştirilmesi, kaba olması ve nezaket sınırlarını aşması, eleştirenin amacına, psikolojisine, eğitim ve kültür düzeyine bağlı bir olgudur. Ancak kabul edilmelidir ki, basın özgürlüğü, belli ölçülerde abartmayı, hatta kışkırtmaya başvurmayı da içerir.
"Polemik deyimler, nesnel açıklamayla desteklenmeli"
Gazetecilerin yazılarında kullandıkları deyimler "polemik" niteliğinde olsa da nesnel bir açıklamayla desteklendiğinde bu ifadeler asılsız kişisel saldırı olarak görülemez. Kaldı ki, kamu görevinde bulunan veya talip olanların, diğerlerine oranla daha sert eleştirilere muhatap olması da doğal karşılanmalıdır.
Somut olayda, haber ve yorumların kaynağı, yapılma nedeni, açıklama yapan ve hakkında açıklama yapılanların toplumdaki konumları, tüm yazıların içeriği dikkate alındığında, sanığın siyasi bir kişilik olan katılanın görevinden kaynaklanan uygulamalarını 4 gün boyunca devam eden yazı dizisinde, polemik yaratan ve rahatsız eden bir üslupla sorgulayıp, sert, ağır ve çarpıcı biçimde kamuoyunun bilgisine sunduğu, ancak eylemin katılanı görevinden dolayı aşağılama, küçültme boyutuna ulaşmadığı anlaşılmaktadır." (EÖ)