Diyarbakır’ın Sur ilçesinde On Gözlü Köprü yakınlarında gerçekleşen ve beş sivilin öldürüldüğü PKK saldırısı sonrası haber takibi yapan Evrensel muhabirleri Hasan Akbaş, Fırat Topal, Serpil Berk ile serbest gazeteci Sertaç Kayar’ın gözaltına alınmasına basın meslek örgütlerinden tepki geldi.
Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF), Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS), Gazetecilere Özgürlük Platformu (GÖP), Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) ve Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’na (DİSK) bağlı Türkiye Matbaa ve Basın Yayın İşçileri Sendikası’nın (Basın İş) yanı sıra Evrensel gazetesi de gözaltına alınan gazetecilerin serbest bırakılmasını istedi.
Evrensel: Görevleri başında gözaltına alındılar
Evrensel Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fatih Polat yazılı açıklama yaptı, olayla ilgili bilgi verdi:
“Hasan Akbaş, Fırat Topal, Serpil Berk ve Sertaç Kayar, saldırı öncesinde On Gözlü Köprü yakınlarında çay içiyorlardı ve saldırı anında da bölgede bulundukları için hızla olayı takip edip, haber geçtiler. Akbaş saldırıyı Twitter hesabından duyurdu.
“Ardından dördü de polis tarafından görevleri başındayken gözaltına alındılar. Muhabirlerimizin ve meslektaşımız Sertaç Kayar’ın gözaltına alınmalarının hiçbir haklı ve anlaşılabilir gerekçesi yoktur.
“Dün gece Diyarbakır Temsilcimiz Cumhur Daş’ı arayan bir avukat, muhabirlerimizin elbiselerinin kriminal incelemeye gönderileceğini belirtti. Bunun üzerine de kendilerine yeni kıyafet ulaştırıldı. Gözaltındaki muhabirlerimiz henüz avukatları ile görüştürülmediler. Elbise konusunda aracılık eden avukat da başka bir vesile ile emniyette bulunurken konu kendisine iletilmiş.
“Ortalığın can pazarına döndüğü bir yerde polisin işi, olay yeri incelemesi yapmak ve yaralıların hastaneye intikaline yardımcı olmak yerine neden işini yapan gazetecileri gözaltına almak olmuştur? Arkadaşlarımızın elbiselerinin kriminal incelemeye gönderilmesinin mantığı nedir?”
RSF: Serbest bırakılmalarını talep ediyoruz
Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü (RSF) Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu da medya temsilcilerine sanki bombayı yerleştirenler onlarmış gibi bir muamele yapıldığını söyledi.
“Gazetecilerin suçla ilişkilendirilmesi kabul edilemez. Güvenlik kuvvetleri nasıl bir kamu görevi icra ediyorlarsa, ister olay yerine ilk gelen ister son gelen olsun, gazeteciler de halkı bilgilendirme derdindeler.
“Dört gazetecinin, görevlerini yapmaktan başka bir uğraş içerisinde olmadıklarına göre, derhal serbest bırakılmasını talep ediyoruz.
DİSK Basın İş: Tabii ki olay yerinde olacaklar
DİSK Basın İş Genel Başkanı Faruk Eren ise her durumda gazetecilerin hedef haline getirildiğini altını çizdi:
“Gazeteci tabii ki olay yerinde olacak. Olmazsa nasıl haber yapacak?
“Basına yönelik bu saldırılar artık iyice çığırından çıktı. Rezalet bir duruma doğru gidiyor. Gazeteciler burada sürekli mağdur oluyor. Tüm toplumun kendi haber alma hakkı için seferber olması lazım.”
TGS: Gazetecilik suç olarak görüldü
Türkiye Gazeteciler Sendikası da “Dört meslektaşımızı serbest bırakın” dedi:
“Yaşananlar, gazetecilerin İstanbul’dan Diyarbakır’a her yerde tehdit altında olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi.
“Dört meslektaşımız, gazetecilik mesleğinin en temel ilkesi olan, ‘olay yerinden bildirmek’ için patlamanın yaşandığı bölgeye gittive olayı belgeledi. Ancak gazetecilik, kolluk kuvvetleri tarafından suç olarak görüldü.
“Meslektaşlarımızın kıyafetlerinin kriminal incelemeye alınması uygulamasını da suç delili üretme çabası olarak değerlendiriyoruz. Derhâl bu uygulamaya son verilmesini istiyoruz.”
GÖP: Haber alma hakkına müdahale
Gazetecilere Özgürlük Platformu da konuyla ilgili yazılı açıklama yaptı:
“Diyarbakır'daki saldırıyı kamuoyuna ilk olarak olay yerinden duyuran ve fotoğraflar geçen gazetecilerin gözaltına alınmasının savcılık talimatıyla gerçekleştiğini öğrendik.
“Meslektaşlarımızın görevlerini yerine getirirken gözaltına alınmalarını, halkın haber alma hakkına bir müdahale olarak görüyoruz.”
TGC: Gazetecilik suç değildir
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti de yine meslektaşlarının serbest bırakılmasını istedi:
“Gözaltında tutulan gazetecilerin avukatlarıyla görüşmeleri engellendi, kıyafetleri kriminal incelemeye alındı. Bu da ‘gazetecilik faaliyetinin yine bir suç olarak görüldüğünü’ ortaya koydu.
“Bir kez daha hatırlatıyoruz. Gazetecilik suç değildir. Meslektaşlarımızın gözaltına alınması ve kıyafetlerinin kriminal incelemeye tabi tutulması halkın haber alma ve gerçekleri öğrenme hakkının engellenmesidir. En kısa sürede serbest bırakılmalarını istiyoruz.” (AS)