İstanbul'da dün (12 Eylül) 160 delegenin katılımıyla toplanan Barış ve Demokrasi Konferansı'nın sonuç bildirgesi açıklandı. Açılış konuşmasını Rakel Dink'in yaptığı konferansta, HDP Grup Başkanvekili İdris Baluken, eski AİHM hakimi ile eski CHP milletvekili Rıza Türmen ve Prof. Dr. Nükhet Sirman sunumlar yaptı.
“Ateşkes çift taraflı olmalı”
Sonuç bildirgesinde, çatışmalı sürecin Suruç Katliamı ile yeniden alevlendiğine dikkat çekilerek, çift taraflı ateşkes çağrısı yapıldı. Bildirgede, Ocak 2013'ten başlayarak iki buçuk yıl süren çatışmasızlık halinin, toplumun büyük çoğunluğu ve farklı kesimlerince benimsendiği ve İmralı'da Kürt halk önderi Abdullah Öcalan ile süren görüşmelerde barışa yaklaşıldığına dair umutlar doğduğunun belirtilerek, "Gelinen aşamada çatışmanın kim tarafından ve ne şekilde yeniden başlatıldığına ilişkin karşılıklı iddiaların hangisinin haklı olduğuna dair bir tartışmanın, içinde bulunduğumuz vahim durumu ortadan kaldırmak bakımından hiçbir yararı ve anlamı kalmamıştır" denildi.
Bildirgede, çatışma halinin kadınların toplumsal konumunun değişmesine neden olduğu belirtilirken, aynı zamanda ormanların yakılması ve ekolojik dengenin alt üst edilmesi ile birlikte doğanın dokusunu da tahrip eden boyutlara ulaşıldığı vurgulandı.
"Cizre halkı uluslararası hukuktan doğan hakkını kullandı”
Toplumsal dokunun onarılması; kadını, erkeği, genci, yaşlısıyla toplumun barış ve refahının sağlanması sorumluluğunun esasen Anayasa ve uluslararası hukuk çerçevesinde devletin asli görevi olduğunun hatırlatıldığı bildirgede, Birleşmiş Milletler'in (BM) 15 Aralık 1978 tarihli "Her insan ırk, din, dil, cinsiyet ayrımı gözetilmeksizin doğuştan barış içinde yaşama hakkına sahiptir" ifadeleri ile belirlenen kararına ve Santiago Bildirisi'nin benzer 13. Maddesi'ne dikkat çekildi.
"Bu ilkeler ışığında barış içinde yaşama hakkının ayrımsız bütün yurttaşlarımız için sağlanmasını devletten talep ediyoruz" denilen bildirgede, "Türkiye'nin devletin temel görevlerini inkâr ve yurttaşların temel haklarını ihlale devam ederek yönetilmesi imkansızdır" diye kaydedildi.
Bildirgede, Cizre'de halkının devletin ihlallerine karşı uluslararası hukuktan doğan direnme hakkını kullandığı ifade edildi.
“Dolmabahçe mutabakatı uygulansın”
HDP ve Kürtlere yönelik ırkçı saldırılara işaret edilerek, saldırıların planlı bir şekilde devreye konulduğunun belirtildiği bildirgede, müzakere çağrısı yapıldı. 28 Şubat Dolmabahçe Mutabakatı zeminine dönülmesi çağrısının yapıldığı bildirgede, Kürt halk önderi Öcalan'a uygulanan tecride son verilerek, eşit koşullarda ve kadın temsilinin de sağlandığı şekilde müzakere yürütülmesinin sağlanması, müzakerelerin ve varılacak mutabakatların yasal güvenceye kavuşturulması istendi.
Bildirgenin sonunda ise tüm demokrasi, emek, barış güçleri, STK'ler, yurttaş girişimleri, demokratik örgütler, aydınlar, sendika ve meslek odaları, siyasi partiler, akademik çevreler ve vicdan sahibi herkes bu ilkeler ışığında ortak mücadeleye çağrıldı. (EA)
Bu haber sansürlü haber sitesi Fırat Haber Ajansı’nın 13 Eylül 2015 tarihli bülteninden.