Barış İçin Kadın Girişimi (BİKG), Diyarbakır’ın Lice ilçesinde PKK gerillası Mahsum Korkmaz’ın heykelinin yıkılması ve çıkan çatışmalarda bir kişinin hayatını kaybetmesi üzerine bir basın açıklaması yayımladı.
Çözüm süreçlerine ilişkin temas ve gözlemler gerçekleştiren BİKG, barış sürecine dair kaygıların en yoğun yaşandığı yerin Lice olduğunu belirtirken, Mehdin Taşkın'ın öldürülmesi ve askerlerin heykelin başına basıp fotoğraf çektirmesiyle halkların 30 yılı aşkın süren savaşta yaşadıklarının bir kez daha canlandığını söyledi.
Açıklama şöyle:
“Lice'de bir heykele,heykel üzerinden bir halka savaş açılarak 24 yaşındaki Mehdin Taşkın yaşamdan koparıldı. Mehdin Taşkın'nın öldürülmesi ve devletin askerinin, yıktığı heykelin başına postalıyla basıp fotoğraf çektirmesiyle halkların 30 yılı aşkın süren savaşta yaşadıkları, tarihsel hafızaları bir kez daha canlandı.
“Yaşanan bu süreçler Lice üzerinde zulüm politikalarının uygulandığı yılların hakikatini açığa çıkarmayarak örten bir zihniyetin ürünüdür.
“Lice'de de son bir yılda bu militarist zihniyete sahip devletin askerlerince dört genç yaşamdan koparıldı. Medeni Yıldırım, Ramazan Baran, Baki Akdemir ve Mehdi Taşkın. Siyasi iktidar Lice'de yaşanan tüm siyasi gerçeklerin üzerini tıpkı 1915'in, 6-7 Eylül'ün, 1938'in, Çorum'un, Maraş'ın, 90'lı yılların, Sivas'ın, Roboski'nin, Gezi'nin, Soma'nın üstünü örttüğü gibi örtmeye çalışmaktadır.
“Lice'de yaşananlar sonrası halkların kendi kutsal mekanlarını, sembollerini yaşatma, koruma duygusu 'kutsalıma dokunma' dercesine Hakkari'de, Dersim'de, Bingöl'de, Muşta ve bir çok yerde isyan çığlığı gibi dalga dalga yayılmaktadır.
“Devlet buralarda da aynı savaş yöntemiyle saldırarak çok sayıda yaralanmasına ve bir askerin ölümüne neden oldu.
“Gelinen bu noktada halkların bir kesimi tarafından önemsenen, değer verilen mekanlara saldırarak sembollere kimi kamu görevlileri nefret yayan, ırkçı ve kabul edilemez bir davranış göstermişlerdir. Barışta ısrar eden kadınlar olarak bu davranışı kınıyoruz. Barış için görüşmelerin yürütüldüğü bu çözüm sürecinde halkların hassasiyetlerine saygı gösterilmesini istiyoruz.
“Bizler, savaşı ve barışı konuşan kadınlar olarak, gördük ve tanıklık ettik ki acıyla zulümle sınanan çok güçlü bir barış isteği var. Ama çok derin kaygılar ve zapt edilmesi güçleşen bir öfke de var. Ama yaşanan onca acıya, her şeye rağmen barışta ısrar eden kadınlar var.
“Lice'den Gezi'ye, Roboski'den Soma'ya hakikatlerin üzerinin örtülmemesi için, barış için tanıklıklarını sürdüren kadınlar olarak barışın inşasında aktif rol almayı sürdüreceğiz.” (ÇT)