Ergenekon davasının 5 Ağustos'ta görülen karar duruşmasının ardından Silivri'de yatan gazeteciler ile görüşen Basın Konsey'i basın toplantısıyla, cezaevindeki gazetecilerin koşullarını aktardı.
Basın Konseyi Başkanı Pınar Türenç mesleki faaliyetleri soucu gaetecilerin ağır cezalara çarptrırılmasının bir linç girişimi olduğunu belirterek Silivri'de kalan Mustafa Balbay ile Tuncay Özkan'ın durumuna dikkat çekti.
Türenç, ailesi Ankara'da olduğu için kendi isteği ile Ankara Sincan cezaevine gidişine izin verilen Balbay ile yıllardır aynı koşulları paylaşan Özkan'ın durumunun belirsiz olduğunu belirterek şunları ekledi:
''Tuncay Özkan en ağır koşullarda yatmaktadır. Tek başına kalacağı hücresinde ağırlaştırılmış müebbet cezasını çekmesi insani olmamakla birlikte adaletli de değildir. Tuncay Özkan'ın, diğer gazetecilerle birlikte kalabileceği bir hücreye nakledilmesinin doğru olduğunu düşünüyoruz.
" Kaldı ki bu cezaların çoğu zaten idam cezası niteliğindedir. Ağırlaştırılmış müebbet hapisleri, yaş ve sağlık açısından bir çoğu için kaldırılamaz. Bu hususların bir daha gözden geçirilmesini hukuk ve insani hakları açısından istiyoruz. Gazetecilik faaliyetlerinden suçlanan meslektaşlarımızın özgür kalacakları günü umutla bekliyoruz.''
Basın Konseyi Yüksek Kurul üyesi Avukat Turgut kazan da Ergenekon davası kararlarının hukuken yok hükmünde olduğunu ifade ederek ''Yargıtay incelemesine bile gerek olmadan bu mahkeme kararlarının düşmesi gerekir. Çünkü 6 üye ile toplanan mahkeme usul hatası yapmıştır'' dedi.
Bu davanın hukuken değil siyaseten çözülmesi gerektiğini vurgulayan Kazan, TBMM'nin bir genel af ya da yeni demokratikleşme paketinde yapılacak düzenlemeyle beklentilerin karşılanabileceğine işaret etti. (EA)