Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) ve Türk Tabipler Birliği (TTB) öncülüğünde bugün Bakırköy'de İstanbul Bölge Mitingi düzenlendi. "Krizin Bedelini Ödemeyeceğiz" çağrısıyla yaklaşık 2 bin kişi İncirli Caddesi'nden Bakırköy Özgürlük Meydanı'na yürüdü.
Ekonomik krizin bedelinin emekçilerin ödememesi gerektiğine vurgu yapılan mitinge siyasi partiler, sivil toplum kuruluşları, dernekler ve meslek örgütleri de katıldı.
Yoksulluk, işsizlik, iş cinayetleri, işten atma ve güvencesizliğe karşı bir araya gelen emekçiler, iki kontrol noktasından alana giriş yaptı. İncirli Caddesi'ne çıkan ara sokaklar ise polis tarafından kapatıldı.
DİSK, KESK, TMMOB ve TTB ortak pankartında ise "Krize karşı emeğin hakları için omuz omuza" denildi. Miting alanında müzik grubu Bandista da bir konser verdi. Saat 14.00'te bir ataya gelen topluluk adına ortak açıklama metnini ise KESK Eş Genel Başkanı Aysun Gezen okudu. Mitingte TARİŞ, Flormar, 3. Havalimanı İşçileri ve Cargill direnişleri de unutulmadı.
DİSK, KESK, TMMOB ve TTB, önceki bölge mitinglerini İzmir, Diyarbakır ve Samsun'da gerçekleştirilmişti.
Aysun Gezen: "Hayatlar kabusa döndü"
Enflasyondan işsizliğe, yoksullaşmadan ekonomik durgunluğa kadar hayatları her alanda kâbusa çeviren kapsamlı bir ekonomik krizle karşı karşıya kalındığını ifade eden Aysun Gezen şunları söyledi:
"Ülkeyi yönetenler 'En kötüsü geride kaldı, ekonomi tıkırında, her şey yolunda' nutukları atmaya devam ediyor. Ancak halkın yüzde 99'u olarak bizim için yaşadığımız gerçek değişmedi.
"Çünkü bizler için krizin anlamı iğneden ipliğe her şeye gelen zamlardır. Artan hayat pahalılığıdır. Eriyen maaşlarımız-ücretlerimiz, satın alma gücümüzdeki düşüştür. Her alış verişte cebimizden çıkan paranın artması, poşetlerimizin küçülmesidir.
"Bizler için krizin anlamı kabaran doğalgaz, elektrik faturalarımızdır. Bu soğuk kış günlerinde en düşük ayarda tuttuğumuz kombilerimiz, gecekondularımızın tütmeyen bacaları, üşümemek için iki çift giydiğimiz çoraplarımız, yorganlarımızın üzerine serdiğimiz battaniyelerimizdir.
"Bizler için krizin anlamı işsizliktir. Her an ensemizde hissettiğimiz işsiz kalma tehdidi, artmaya devam eden iş cinayetleridir."
"Özlemimiz ekmek kadar adalet de"
10 milyon insanın açlık sınırı altındaki bir asgari ücrete mahkum edildiğini aktaran Gezen, şöyle devam etti:
"Bizler için krizin anlamı ekmek kadar ihtiyacımız olan demokrasinin, hukukun, adaletin, barışın sağlandığı bir ülke özlemimizin, hak arama yollarımızın 'güvenlik politikaları' adı altında baskıya, zora dayanarak kapatılmasıdır.
"Bizler için krizin anlamı, eğitim ve sağlık başta olmak üzere kamu yatırımlarına, işsizliğin önlenmesine, sosyal güvenliğe, ayrılması gereken kaynakların savaşa, ranta, yağmaya, sermayeye ayrıldığı birbirinin kopyası, toplumsal cinsiyet körü bütçelerdir.
"Adaletsiz vergi sistemidir. Bizler için krizin anlamı OHAL'i kalıcı hale getiren otoriter baskıcı rejimle, kutuplaştırma siyaseti ile temel haklarımıza göz dikilmesidir."
"Göstermelik indirimler"
İşçilerin kıdem tazminatını fonla, kamu emekçilerinin iş güvencesinin son kırıntılarını esnek, performansa dayalı çalışmayla, kamusal emeklilik ve sosyal güvenlik hakkını ise üç yıl süreli zorunlu Bireysel Emeklilik Sistemi ile yok edilmesinin planlandığını ifade eden KESK Eş Genel Başkanı sözlerini şöyle sürdürdü:
"Zorla ücretsiz izine çıkarmalar, angarya çalıştırma, mesai ücreti nöbet ücreti ödememe gibi çalışma hakkımızı ortadan kaldıran saldırılar gittikçe artıyor.
"İşsizlik fonunu bankaları beslemek için kullanılıyorlar. Milleti soyup soğana çevirenlerin, emeğimizi sömürmeye doymayanların sırtını yeni teşviklerle, vergi indirimleri ile sıvazlıyorlar.
"Ama kuru soğan üreticisinin ambarına düzenlenen baskınları 'stokçularla mücadele' diye yutturmaya çalışıyorlar.
"En temel ihtiyaç maddelerinin yüzde elli zamlandığı koşullarda göstermelik olarak yapılan yüzde 10 indirim kampanyasını 'enflasyonla mücadele' diye göstererek hepimizi topyekûn kandırmaya çalışıyorlar.
"Ülkede yaşanan yıkıma kimse ses çıkarmasın diye tüm halk zapturapt altına alınıyor.
"Toplum, kent ve demokrasi tarihimizde izleri hiç bir zaman silinmeyecek onurlu bir sayfa açan Gezi Direnişinden bile suç icat edilmeye, ülkenin en demokratik eyleminden darbe, suç örgütü çıkarmaya çalışılıyor.
"Taleplerimiz"
"Yüzde 1'in yarattığı krizin faturasının yüzde 99'a yıkılmasına artık yeter diyoruz" şekinde seslenen Gezen isteklerini şöyle sıraladı:
"Elektrik, doğalgaz, su, akaryakıt, ekmek, toplu taşıma gibi temel ihtiyaçlara yapılan zamların geri alınmasını, zam yapılmamasını,
"Kriz bahanesi ile yaşanan işten çıkarmalara, ücretsiz izinlere son verilmesini,
"Ücretlerimizde yaşanan erimenin satın alma gücümüzdeki azalma ve ekonomik büyüme oranları dikkate alınarak telafi edilmesini,
"Asgari ücretin net 2.800 TL olarak belirlenmesini ve tümüyle vergi dışı bırakılmasını,
"Tüm yükü emekçilerin sırtına yıkan vergi adaletsizliğine son verilmesini,
"Toplumsal yararı, vergide ve gelir dağılımında adaleti sağlayan, toplumsal cinsiyet eşitliğine duyarlı, emekten yana, katılımcı –şeffaf- hesap verebilir demokratik bir bütçe,
"Yaşanan enflasyon karşısında hükmünü çoktan yitirdiği tescillenen toplu sözleşmenin derhal yenilenmesini,
"Kamuya alımlarda eşitsizliği artıran, torpilin, kayırmanın, kadrolaşmanın önünü açan mülakat, sözlü sınav, güvenlik araştırması ve arşiv kaydı uygulamasına son verilmesini,
"Emeğin haklarını yok eden KHK'lerin iptal edilmesini,
"OHAL KHK'leri ile herhangi bir hukuki delil ve mahkeme kararı olmadan işinden ekmeğinden edilen tüm kamu emekçilerinin işine iade edilmesini,
"İş güvencemizi ortadan kaldırmayı hedefleyen her türlü güvencesiz istihdam uygulamasına son verilmesini,
"Kadınların sürekli, güvenceli işlerde istihdam edilmesinin önündeki tüm engellerin kaldırılmasını istiyoruz." (AÖ/HK)
* Fotoğraflar: kesk.org.tr