Bakır Çağlar: Yazık ki Anayasal Desteği Yok..
Çağlar, Anayasa'daki değişikliğin "eğitim hakkı"nı kapsamadığını hatırlatıyor:
" Anayasa'nın 36 ve 28. Maddeleri değişti ama... Burada yabancı dil kaydının kaldırılmasıyla ilgili olarak yapılan değişiklik, kendi düşüncelerini açıklamak, yaymak çerçevesi içinde... Ama eğitim hakkı tanınmış değil. Bu kesinlikle tanınmış değil."
Prof. Bakır Çağlar "konunun hukuksal çerçevesi" açısından öncelikle şuna dikkat çekti:
AB'nin Türkiye'ye ilişkin son ilerleme raporunda, Türkiye'nin iki sözleşmenin altına imza atması isteniyor.
* Bunlardan bir tanesi Avrupa Konseyi Çerçeve Sözleşmesi ki, azınlıkların korunmasıyla ilgili.
*İkincisi de Avrupa Şartı, bölgesel ve azınlık dillerinin korunması şartı.
İkisini de İmzalamadı Türkiye
Türkiye bunun ikisini de imzalamış değil. Bu ilk tespit. İkincisi, Türkiye'nin ulusal programında, her Türk vatandaşına gündelik hayatta yabancı dil kullanma hakkı tanınacağı belirtildi. Anayasa'nın 36 ve 28. Maddeleri değişti ama... Burada yabancı dil kaydının kaldırılmasıyla ilgili olarak yapılan değişiklik, kendi düşüncelerini açıklamak, yaymak çerçevesi içinde...
Ama eğitim hakkı tanınmış değil. Bu kesinlikle tanınmış değil.
Yukarıda sözünü ettiğim sözleşmeler imzalanmadığı sürece de bu mümkün olmayacak. Hemen bir örnek vereceğim size.
Türkiye'deki Avrupa Birliği Genel Sekreterliği, TBMM'ye 25 maddelik bir rapor sunmuştu. Orada Anayasa değişikliği yapılırken anadilde eğitim ve yayın serbestliği getirilmesi isteniyordu. Ama Meclis bu anadilde eğitim ve yayın serbestliği getiren öneriyi reddetti.
Kısa ve orta vade için koşullar
Avrupa Birliği'ne girişle ilgili olan bu anlaşmalara Türkiye'nin imza atıp atmaması belirleyici bir önkoşul olabilir mi?
Bakır Çağlar: Var tabii ki, kesinlikle. Katılım Ortaklığı Belgesi'nde de, kısa vadede Türk vatandaşlarının televizyon ve radyo yayıncılığında anadillerini kullanmalarını yasaklayan hukuki düzenlemelerin kaldırılması istenmişti.
Ancak orta vadede, tüm vatandaşların kültürel haklarının garanti edilmesi, kültürel çeşitliliğin sağlanması, eğitim alanı da dahil olmak üzere bu hakların kullanılmasını önleyen tüm hükümlerin kaldırılması istenmişti. Ama istenen kısa vadede değil, orta vadede. Bir süre erteliyor bunu. Onun için Meclis'ten AB Genel Sekreterliği'nin ilk anayasa değişikliğinde böyle bir öneri getirmiş olmasını Meclis kabul etmedi. Onun için şu anda bu taleplerin anayasal desteği ne yazık ki yok.
Soruşturma için Rektörlük Seçimini bekleyebilirler
Kürtçe'nin kullanım alanlarına ilişkin tartışmalar ve tarafların açıklamaları bunlarla sınırlı kalmayacaktır elbette. Rektörlerin YÖK'ün talimatına uygun olarak soruşturma açmak için 10 Aralık' ta yapılacak Rektörlük Seçimini beklemeleri olasılığı var.
Soruşturma açılması durumunda kararlı bir şekilde, kampanya çalışmalarına devam edeceklerini belirten öğrencilerin faaliyetleri ne sonuçlar doğuracak? Birlikte izlemeye devam edeceğiz.(NU)