Fotoğraf: Anadolu Ajansı
Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati 1 Haziran'da Mısır'a gidecek.
Anadolu Ajası'nın haberine göre, Hazine ve Maliye Bakanı Nebati, Mısır'da İslam Kalkınma Bankası'nın 346'ncı İcra Direktörleri ve Guvernörler Kurulu Yıllık Toplantısı'na katılacak.
Bu ziyaret, bakan düzeyinde 9 yıl aradan sonra ilk olması açısından önem taşıyor.
Toplantı, Mısır'ın Şarm El-Şeyh kentinde yapılacak.
Böylece Türkiye'den Mısır'a 9 yıl aradan sonra Bakan düzeyindeki ilk ziyaret gerçekleştirilecek.
İki ülke arasındaki ilişkilerin normalleştirilmesi adına 2021 yılında da Dışişleri Bakan Yardımcısı Sedat Önal başkanlığında bir heyet Mısır'a gitmişti.
"Mısır'ın katı şartları var"
Kadir Has Üniverstesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Serhat Güvenç, bianet.org’dan Selay Dalaklı’ya Mısır meselesini şöyle değerlendirmişti:
Hem Türkiye'nin izlediği politikalar karşısındaki cepheyi genişletti, hiç ummadık aktörler bir araya geldi: Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır, Yunanistan, İsrail ve Kıbrıs Rum Yönetimi neredeyse Türkiye'ye karşı aynı safta birleşti, bunlara bir de Fransa katıldı tabii. Hem de ülkenin ekonomik meseleleri ağır basmaya başladı. Genel dış politikanın bir siyasi faturası var bir de ekonomik faturası var. Şu an ekonomik fatura çok can acıtıyor. İktidar önce böyle bir ekonomik krizin olduğunu reddetti, ama daha sonra kabul etti. Şimdi bunun çıkış yollarını arıyorlar.
Birleşik Arap Emirlikleri de dahil birtakım ülkelerle SWAP anlaşmaları yaptılar. Belki Suudi Arabistan ile de böyle bir anlaşma yapılacak. Bu biraz rahatlatacaktır hazineyi, geçici de olsa...
Ama asıl önemlisi Suudi Arabistan ile ekonomik ilişkilerin normalleşmesi meselesi. Zira bu ülke çok ağır bir ambargo uyguluyordu Türkiye'ye. Gerçi Türkiye'nin ekonomik ölçeğine baktığınız zaman Suudi Arabistan'a yaptığı ihracat yanılmıyorsam 2 milyar dolar civarında.
Çok değişiklik olmaz ama normalleşme hem Türkiye'nin kaynaklarını içeriye, ekonomiye aktarmasını kolaylaştırır. Çünkü birtakım askeri maceralara giriştiğiniz zaman bunların maliyetleri de oluyor.
Dostların sayısını arttırmak ya da normal ilişkilerin sürdüğü ülkelerin sayısını arttırmak... Yani, hem de ABD yönetimi ile belli ki bir yol haritası üzerinde çalışılıyor. Bunlar arasında da Türkiye'nin Orta Doğu'da ilişkilerinin kötü olduğu ülkeler ile ilişkileri düzeltmek var.
Sanıyorum bu ülkeler arasında en çetin ceviz Mısır çıktı. Mısır hiçbir şekilde Türkiye ile uzlaşmaya, pazarlığa yanaşmıyor. Yani, Mısır'ın katı şartları var ve Ankara'da da henüz bu şartları tamamen kabul etmek için uygun bir ortam mevcut değilmiş gibi görünüyor.
Normalleşme sürecinin tarihsel arka planıMısır’da 2013’te yaşanan darbeden sonra Mısır-Türkiye ilişkilerinde ağır bir kriz ve diplomatik ilişkiler kopma yaşandı. Ancak son aylarda Mısır ve Türkiye’nin ilişkilerin normalleşmesi yönünde karşılıklı çaba harcadığı ve bu çabaların olumlu sinyalleri görülüyor. İlk diplomatik ilişkilerMısır ve Türkiye’nin beş yüz yıllık dini ve tarihsel bağları bulunuyor. Bu tarihsel bağlar gerçekte günümüzde de iki devletin ilişkilerinin dostane şekilde devam etmesine öncülük edecek güçte. İki ülke arasındaki ilk diplomatik ilişkiler, Türkiye Cumhuriyeti devletinin Mısır ile 1925’te kurduğu diplomatik ilişkilerle başladı. Diplomatik ilişkilerin gelişmesi sonucunda Türkiye 1948 yılında Kahire’de büyükelçilik düzeyinde temsil ediliyordu. Mısır’da sosyalist rejimin kurulmasından sonra Türkiye diplomatik ilişkilerini 1961-1963 yılları arasında askıya almıştı. 1963 yılında ilişkiler tekrar başlatılmıştı. Günümüzde her iki ülkenin başkentlerinde büyükelçilikler ve büyük şehirlerinde konsoloslukları bulunmaktadır. Ayrıca 2005 yılının aralık ayında iki ülke arasında serbest ticaret anlaşması imzalandı. Akdeniz BirliğiTürkiye ve Mısır Akdeniz Birliği’ne tam üyedir. Gerginleşen İlişkiler Ankara ile Kahire arasındaki ilişkilerin seviyesi, seçilmiş cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin 3 Temmuz 2013’te askeri darbeyle görevinden uzaklaştırılması sonrasında düşürülmüştü. Türkiye yumuşama sinyalleri veriyor İki ülke büyükelçilerin karşılıklı olarak çekmiş ve ilişkiler 23 Kasım 2013 tarihinden bu yana maslahatgüzar seviyesine indirilmişti. Son aylarda Mısır ve Türkiye’nin ilişkilerin normalleşmesi yönünde karşılıklı çaba harcadığı ve bu çabaların olumlu sinyalleri görülüyor. Türkiye – Mısır İlişkiler Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasında “Mısır’da halkın oylarıyla seçilmiş bir cumhurbaşkanı darbeyle indirilirken Birleşmiş Milletler bunu sadece izliyor. Ve bu darbeyi yapan kişi meşrulaştırılıyor” sözleriyle Mısır üzerinden BM’yi eleştirmişti. Cumhurbaşkanın danışmanları da, iptal edilen görüşmenin ikili ilişkilerle ilgili olmadığını, Gazze konulu bir toplantıda Ortadoğu barışı için gerçekleştirileceğini belirtmişti. Mısır-Türkiye ilişkilerinin normalleşmesi için Nisan ayında Suudi Arabistan Kralı Selman devreye girmiş, beş günlük Kahire ziyaretinin ardından Ankara’ya resmi bir ziyaret gerçekleştirmişti. Al Jazeera’ye bilgi veren bir Türk diplomat, Kral Selman’ın iki ülke ilişkilerinin normalleşmesi için iki tarafa da kuvvetli mesajlar verdiğini söyledi. Kral Selman’ın ziyaretlerinin ardından İstanbul’da düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilâtı Zirvesi’ne Mısır Dışişleri Bakanı Sami Şükri de katıldı, kısa bir konuşma yaptıktan hemen sonra Kahire’ye geri dönmüştü. Bir Türk diplomat “şimdilik hedeflenen zaten buydu, daha ileri düzeyde adımlar gelecek dönemde atılacak” yorumunu yapmıştı. Mısır İle İlişkilerde Yumuşama Sinyalleri İlişkilerde yumuşama sinyalleri veren Ankara, darbe döneminde başta seçilmiş cumhurbaşkanı Muhammed Mursi olmak üzere siyasi tutukluların durumunda yeni düzenlemeler yapılmasını istiyor. Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, hakkında idam kararı verilmesinin ardından, “Biz başından beri Mursi bir üçüncü ülkeye gitsin diyoruz” açıklaması yapmıştı. Başbakan Yıldırım şöyle demişti: İlişkilerin Gelişmesi Halkın Yararınadır Başbakan Yıldırım, TRT Haber’de katıldığı bir canlı yayında, “Mısır meselesi çok net… Demokrasiye darbe olmuştur, seçimle iş başına gelen Sayın (Cumhurbaşkanı Muhammed) Mursi darbeyle indirilmiştir. Sayın Cumhurbaşkanımız baştan beri bunun bir darbe olduğunu, bu şekildeki bir değişimi asla ve asla onaylamayacağımızı bütün dünyaya duyurmuştur. Bu, işin bir tarafıdır. Bunu bir tarafa koyalım ama bir yandan da hayat devam ediyor. "Aynı bölgede yaşıyoruz, birbirimize ihtiyacımız var. Buradan gemilerimiz Süveyş’ten Kızıldeniz’e geçiyor, oradan Arabistan’a, Ürdün’e, Yemen’e, Afrika’nın doğusuna gidiyor. "Dolayısıyla her şeyi birden bire istesek de kesemeyiz çünkü böyle bir coğrafi bağımız ve yakınlığımız var. Ayrıca dini ve kültürel bağlarımızı söylemiyorum. O yüzden oradaki rejim değişikliğinin şekli şemali, ondan sonra işbaşından uzaklaştırılan Mursi başta olmak üzere onun ekibine uygulanan haksız isnat ve cezalar bir tarafa, ekonomik ilişkilerin geliştirilmesinde bir mani hal yok. İş adamlarımız, yatırımcılarımız karşılıklı gidip gelebilirler, yatırımlarını geliştirebilirler ve böyle böyle ileride belki normalleşmeye de bir zemin hazırlanmış olur. Hatta bakanlar seviyesinde bile ilişkiler başlayabilir. Bu olabilir, buna mani bir hal yok. Bunun olması konusunda biz doğrusu hazırız, bu konuda herhangi bir rezervimiz yok.” Mısır’dan olumlu yanıtMısır da şöyle mesaj vermişti: Başbakan Binali Yıldırım’ın “Mısır’la ilişkilerin normalleşebileceği” yönündeki açıklamalarına Mısır Dışişleri Bakanlığından ilk olumlu cevap verildi. AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Rusya’ya gerçekleştirdiği son ziyarette bölgeyle ilişkilerde yeni bir sayfa açma iradesini gördüklerine değinen Ebu Zeyd, Türkiye’nin Mısır konusundaki açıklamalarını da bu bağlamda yorumladıklarını dile belirtti. Türkiye Mısır’a heyet gönderiyorAk Parti Genel Başkan Yardımcısı Şaban Dişli, yaptığı açıklamada Ankara’nın Rusya ve İsrail ile ortaya koyduğu dış politika açılımının devam edeceğini belirtti ve şöyle demişti: “Mısır’la da inşallah yumuşama sağlanacak. Bayramdan sonra heyet gönderilecek. Dolayısıyla bu bölgedeki yumuşamayla inşallah Suriye’de artık akan kanı durdurmamız gerekiyor. 460 bin kişi hayatını kaybetti, 4,8 milyon Suriyeli ülkesini terk etti. Suriye, fiziki olarak zaten bina ve insan stoku olsun, alt üst oldu. Batılılar, Suriye’den doktorları, mühendisleri, işlerine yarayacak olanları aldılar. Yine Türkiye’ye ihtiyaçları oldu, biz dedik ki, ‘3 milyon misafirimizi, sizden yardım bekleyeceğiz diye almadık. Ecdadımızın yaptığı gibi zorda olan herkese kapılarımızı açtık.’ Açık kapı politikamızı da devam ettireceğiz." *Bu bölümü, siyasetdergisi'nden derledik. |
(EMK)