Panelde, Tagesszeitung Gazetesi'nden Basha Mika, Il Manifesto Gazetesi'nden Orsola Casagrande ve Evrensel Gazetesi'nden Mustafa Kara kendi yayınlarının deneyimlerini anlattılar.
Casagrande: Bağımsızlığı korumak için isim hakkını okuyuculara sattık
İtalya yayın yapan Il Manifesto Gazetesi'nden Orsola Casagrande, Il Manifesto'nun 35 yıl önce 1969'da farklı görüşleri nedeniyle Komünist Parti'den ayrılan militanların kurduğunu söyledi.
Kooperatif olduklarını aktaran Casagrande, tüm çalışanların aynı zamanda gazetenin sahibi olduklarını bunun beraberinde birçok sorunu beraberinde getirdiğini söyledi.
Bağımsızlığı korumak için değişik para toplama çeşitleri icat ettiklerini anlatan Casagrande, gazetenin isim hakkını okuyucularına sattıklarını örnek verdi.
İnsanların kendilerinin yeterince temsil edilmediğini düşündüklerini ve mevcut siyasi süreçte tıkanıklığın bir parçası olmaktan bıktıklarını belirten Casagrande, bağımsız bir iletişimin tek koşulunun yatay iletişim olduğunu ifade etti.
Mika: Ana akım medyadan çok uzaklaşmamak gerek
Almanya'da yayın yapan Tagesszeitung Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Basha Mika, Tageszzeitung'un 1979 yılında burjuvazinin karşısında karşıt kamuoyunun görüşü yansıtmak için ortaya çıktığını söyledi.
O dönemde Federal Almanya'da basın özgürlüğünden söz etmenin mümkün olmadığını, Kızıl Tugaylar'ın basına yasak getirdiğini hatırlatan Mika, buna karşın aynı dönemde toplumsal hareketin çok güçlü olduğunu Tagesszeitung'un bu bağımsız çevrenin yayın organı olduğunu ifade etti.
"Şefimiz yok, hiyerarşimiz yok" diyen Mika, yedi bir katılımcının bulunduğu yatay bir hiyerarşiye sahip olduklarını söyledi.
Tagesszeitung'u solda duran "eğlendirici ve düşündürücü" olarak tanımlayan Mika, "Ana akım medyadan çok uzaklaşmamak, pazarı kendi silahlarıyla vurmak için daha iyi gazeteci ve çok iyi ekonomistler olmamız gerekiyor" dedi.
Kara: Emeği gösteren ve emeğin ihtiyaçları doğrultusunda bir habercilik
Evrensel Gazetesi editörlerinden Mustafa Kara, Evrensel'i "işçi sınıfının burjuvaziyle girdiği mücadelenin ürünü" olarak tanımladı.
Evrensel'in 1995'te emeğin ve işçi sınıfının dışlandığı bir ortamda yayın hayatına başladığını belirten Kara, bağımsızlığın kendileri için "iktidardan bağımız olmak" anlamına geldiğini söyledi ve ekledi: "İktidardan kastımız sadece siyasi iktidar değil tüm güç odakları."
Emeği gösteren ve emeğin ihtiyaçları doğrultusunda bir habercilik anlayışı izlediklerini ifade eden Kara, yaygın medyanın "Tuzla'da dünyanın en büyük gemisi yapıldı" haberlerini yaparken kendilerinin işçiler aracıyla tersanelerde yaşanan iş kazalarını ve örgütlenme hakkına yönelik ihlalleri haberleştirmelerini örnek verdi.
Gazete çalışanı 40-50 kişinin dışında tüm okurların dahil olduğu bir süreç işletmeye çalıştıklarını söyleyen Kara, "Televizyon gibi daha yaygın araçların hayalini kurmamız gerekiyor" dedi. (KÖ)