Haberin Kürtçesi için tıklayın
UYARI: Bu haber şiddete ilişkindir. Detaylara girilmese de yaşananlar aktarılmaktadır. İçerik daha önce şiddete, ayrımcılığa, nefrete uğrayan ya da şahit olan kişiler için o anları etkileyebiir, travmatik etkiler yaratabilir. Böyle bir durumda size destek olabileceğini düşündüğünüz ruh sağlığı uzmanına ulaşabilir, şehrinizdeki LGBTİ+ oluşumu ile bağlantıya geçebilir veya destek için 17 Mayıs Derneği’ne yazabilirsiniz. |
Azerbaycan’da son 10 günde en az 9 LGBTİQ+ birey saldırıya uğradı. Onur Ayı öncesinde artan LGBTİQ+ düşmanlığına karşı ne polis ne Ombdusman müdahale etmiyor. Uğradıkları saldırıları hukuki boyuta taşımaya ve seslerini yükseltmeye çalışan LGBTİQ+'lar kapıdan çevriliyor.
“Sokaklarda birbirimizi yalnız bırakmamaya çalışıyoruz”
Kaos GL'den Yıldız Tar'ın haberine göre, Konuya ilişkin Azerbaycanlı LGBTİQ+ aktivisti Əli Məlikov ile konuşan Kaos GL editörü Yıldız Tar’ın haberinden Məlikov’un aktarımları şöyle:
“29 Mayıs günü saat 03:00'te sokakta bir trans erkek saldırıya uğradı. Saldırı sonucunda kişinin sağ karnı ve eli yaralandı ve hastaneye gitmek zorunda kaldı. Bir yıl önce arkadaşımız ailesinden gelen şiddet nedeniyle evden kaçmak zorunda kaldı.
“31 Mayıs'ta sokakta kuir arkadaşımız tacize uğradı. Sokaktaki iki kişi onu taciz etmeye başladı. İlk önce arkadaşımız hemen bölgeyi terk etmeye çalıştı ama bu kişiler gömleğini çekti ve onunla kavga ettiler. Biri kuir arkadaşımızın koluna bir şarap açıcı ile vurdu ve arkadaşımız dengesini kaybedip düştü. Saldırganlar bölgeden kaçtılar ve maske taktıkları için yüzleri görünmüyordu.
“Aktivist, feminist ve avukat Rabiya Mammadova siyasi faaliyetleri nedeniyle araba ile saldırıya maruz kaldı. Saldırgan ona "lezbiyen", "orospu" diyerek hakaret etti.
“5 Haziran'da bir eşcinsel erkek evine kadar takip edilip taciz ve tehdit edildi. Hatta arkadaşımızın söylediğine göre, eve aceleyle girmeseydi fobik kişi ona zarar verebildi. Ayrıca bu arkadaşımız geçen yıl bir arkadaşıyla sokakta yürürken homofobik bir adam tarafından dövüldü. Polis, faili bulmak yerine arkadaşımıza "Vücudun neden kız gibi?" diye sordu. Polis hiçbir araştırma yapmadı.
“6 Haziran'da birkaç gün önce şarap açacağı ile saldırıya uğrayan kuir arkadaşımız ve oda arkadaşı kiraladıkları evde komşuların saldırısına uğradı. Komşular onları mahalleden çıkarmaya çalıştı ve geri dönerlerse bıçaklamakla tehdit etti. Onların eşyaları evde kaldı ve dostlarının evlerinde günler ve geceler geçirmek zorunda kaldılar. Komşular, "Yaşam tarzları çocuklarımızı rahatsız ediyor ve anneler endişeli" dedi. Ancak konunun sosyal medyada kamuoyuna açıklanmasının ardından polis müdahale etti.
“9 Haziran gecesi Bakü'de seks işçisi olarak çalışan trans kadın "müşteri" adı ile onu çağıran şahısın saldırısına uğradı. Yaralı halde hastaneye gitmesine rağmen içeri alınmadı. Otel personeli onu merdivenlerden aşağı iterek kovdu. Mağdur hastaneye gitmesine rağmen trans olduğu için kabul edilmedi ve başka bir hastaneye sevk edildi ancak burada da kabul edilmeyip yine başka bir hastaneye sevk edildi. Mağdur daha sonra Sağlık Bakanlığı'na şikayette bulundu.
"Bir ambulans görevlisi kadını tedavi etmeyi reddetti ve trans kadını "fuhuş yaymak" suçlamasıyla polise şikayette bulundu. Ambulans çalışanı da onlardan "tiksindiğini" söyledi. Saldırgan daha sonra gözaltına alındı, ancak ambulans çalışanı ya da otel personeline ne olduğuna dair bir rapor gelmedi. İlk tıbbi görüşe göre mağdurun kafatasında kırık var.
“10 Haziran'da Bakü'de bir sinemanın yakınında yaşayan üç trans kadın dövüldü ve evlerinden çıkarıldılar. Onlar polis tarafından tahliye edildiler. Kadınlardan biri 9 Haziran'da saldırıya uğrayan kadın. Onların eşyaları ve paraları evde kaldı. Ombudsmanlık'a protesto için gittiler ancak "LGBTQ+'larla ilgili şikayet almıyoruz" diyen Ombudsman, şikayetçileri içeri bile almadı.”
LGBTİQ+ fobik örgütler
“Bu süreçte saldırılara maruz kalan kuirlerden dördü arkadaşım” diyen Məlikov yaşadıklarını şöyle ifade etti:
“Hiçbirimiz sokaklarda birbirimizi yalnız bırakmamaya, yalnız yürümemeye, evlere yalnız girmemeye çalışıyoruz. Son iki haftadır oturduğum mahalleye girdiğimde yolumu kesmeye, hakaret etmeye, dalga geçmeye çalışıyorlar.”
Məlikov, LGBTİQ+ fobik örgütlenmelerin de ortaya çıktığına vurgu yaparak, “Şaşırtıcı bir şekilde, birkaç ay önce yeni kurulan Telegram kanallarından birine göre, Bakü'de "geleneksel olmayan cinsel yönelimli" kişileri bulup dövmek için "Temiz Kan" adlı bir gençlik hareketi ortaya çıkmıştı. Ayrıca bu süre zarfında görünür olan kuirlerin sosyal medya hesaplarına tehdit dolu mesajlar geliyordu. "polis_aze" tarzı niklerle, 2017 yılında Azerbaycan'da LGBTIQ+ avı haberleri, silah resimleri ve "İşte böyle biteceksin" gibi mesajlar gönderiliyordu” aktarımı yaptı.
2017 ve 2019 yıllarında Azerbaycan'da LGBTİQ+ avlarının yaşandığını belirten Məlikov, 2017 yılında onlarca LGBTIQ+ kişinin kaçırıldığını, günlerce aç bırakıldığını, saçlarının zorla traş edildiğini, işkence gördüklerini ve tecavüze uğradıklarını da hatırlattı ve devam etti:
“Benzer bir olay 2019 yılında tekrar yaşanmıştı. Böylece trans ve gey seks işçileri "teftiş" adı altında birimlere götürüldü ama tutuklular sadece LGBTQA+'lardı.”
“Suçlu devlet”
“En büyük suçlu anti LGBTİQ+ propagandası yapan devlettir” diyen Məlikov, sözlerine şöyle devam etti:
“Namusun kanunların üstünde olduğu ülkelerden biri olan Azerbaycan'da, belki de insanlar "onur ayı"nı artık anlıyor. "İbneler", "azmışlar", "yolsuzlar", "erkek fatmalar" olarak burada olduğumuzu ve varlığımızın onların iktidarına tehdit olduğunu anlıyorlar. Onlar daha çok baskıya, şiddete ve zulme müsamaha göstermediğimizi anlıyorlar.
"Devlete, polise, aileye yerimizi, evimizi, bedenlerimizi, kimliklerimizi - sahip olduğumuz her şeyi vermeyeceğimiz artık kabul ediliyor. Bu baskıların her birinin arkasında LGBTIQ+ fobi ve siyasi sistem var. Bir ülkenin cumhurbaşkanı çıkıp "Avrupa'da erkeklerin kadınlardan farkı yok" ifadesini kullanıyorsa, o hükümet masum değildir.
"Fobik saldırılara rağmen önlem alınmıyorsa, polis şiddet uygulayanları koruyorsa, saldırılar bugün de devam ediyorsa, olayların gelişip birbirinin yerini alması rastgele bir süreç olmaktan çıkıyor. En büyük suçlu, temel insan haklarını kolayca ihlal eden, kamuoyunu suistimal eden, televizyon ve üçüncü el haber sitelerinde anti-LGBTQ+ propagandası yapan devlettir.”
Məlikov, olayların medyada yeterince yer almadığını belirterek, uluslararası kamuoyu ve LGBTİQ+ örgütlerine şöyle sesleniyor:
“Uluslararası kamuoyu ve LGBTIQ+ örgütlerinin konuya sert tepki vermesi gerekiyor çünkü ülkede son günlerde sayamayacağımız kadar çok saldırı oldu ve bunlar sadece kamuoyuna yansıyan eylemler. Halkın ve örgütlerin tepkisi pek çok siyasi sorunu çözmese de en azından bazı saldırılara polisin tepkisinin daha farklı olmasına neden ola bilir. Ancak şu anda hiçbir açıklama yok, bu da bizim onlardan beklentilerimizin yok olmasına sebep oluyor.”
Konuya ilişkin 200’e yakın sivil toplum temsilcisi tarafından yapılanortak açıklamada, anayasa gereği şiddete karşı devletin etkin önlemler alması gerektiğine vurgu yapıldı ve acilen LGBTİQ+ yurttaşlara karşı şiddetin etkin ve şeffaf bir şekilde soruşturulması gerektiğini söyledi.
(BÖ/EMK)