Serra Timur'un yönetemeyen yöneticiler ve onların duyarsızlıklarını içeren "Az gittik, uz gittik" köşe yazısı şöyle:
Az Gittik, Uz Gittik...
Artık krizler iyice rutinleşti ülkemizde... Son Telekom krizini yaşarken kendi kendime "Acaba kriz yaşanmadan, bir şey yapılamaz mı?" diye sordum. Ebette yapılabilir, ama bu hükümetle değil.
Bir şeylerin yapılabilmesi için...
Kriz öncesi ve sonrası tabbi ki bir şeyler yapılabilirdi...Bunun için de önce mevcut hükümetin gitmesi lazım. Yerine dinamik, ufku açık ve ileriyi görebilen ve " halka hizmet" ilkesini her şeyin üstünde tutan bir siyasi kadronun yönetime gelmesi gerekirdi.
Emekli takımından hayır yok
Yoksa emekli olmuş , yaşı geçmiş eski politikacıların " bize ihtiyaç var", " bizim tecrübemiz daha çoktur" diyerek ortaya atılmaları hiçbir şeyi değiştirmez.
Zaten biz yıllardan beri bu kısır döngünün çilesini yaşamıyor muyuz? Benim yaşımdakiler, benden bir önce ve bir sonraki jenerasyonun tanığı olduğu birkaç yönetici karakteri vardır.
Biz üç jenerasyon iki ileri bir geri; hatta son zamanlarda bir ileri beş geri gidip gelen, aynı politikacı ve yönetici tipinden bıkar olduk.
Bakın geçenlerde şair Abdullah Çağlayan 'ın 1943 yılında yazdığı bir şiiri geçti elime. Çağlayan 1934 yılında neler demiş şiirinde:
* "Bir soğan soyulurken yaşarıyor da gözler/ Hazine soyulurken aldırmıyor öküzler/ Hayadan eser yoktur nafile bütün sözler./ Beyhude inat etme, salla hemen başını/ Gerdan kır, belini bük, al gitsin maaşını./ Bir yolsuzluk görünce köpürme, isyan etme/ Bir hak için kendine, dik başlıdır dedirtme/ Doğru yolu dostuna göster ama, sen gitme./ Salla hemen başını/ Dilini tut, uslu dur, al gitsin maaşını./ (...) Bu güvercin eder mi atmacalarla yarış/ Öğrenmeden dünyayı gezdim de karış karış/ Vazgeç hak sevdasından sen de kervana karış/ Ne derlerse huu diye, salla hemen başını/ Gerdan kır, belini bük, al gitsin maaşını?"
1943 yılında kaleme alınmış şiir sanki bu günler için yazılmış... Değişen hiçbir şey yok! Hani ne derler: Az gittik, uz gittik dere tepe düz gittik bir karakış 2 güz gittik. Dönüp arkamıza baktık ki bir arpa boyu yol gittik... Şiiri okuduktan sonra sadece bu sözü tekrarladım...(ST/YÖ)