Boğaziçi Üniversitesi Sosyoloji Bölümünden Doç. Dr. Ayfer Bartu Candan'ın Barış İçin Akademisyenlerin "Bu suça ortak olmayacağız" bildirisini imzalaması sebebiyle "Terör örgütü propagandası" iddiasıyla Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi'nde 36. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılandığı davadaki beyanını yayınlıyoruz.
Ocak 2016 tarihinde imzalamış olduğum, barış çağrısı yapan “Bu Suça Ortak Olmayacağız” başlıklı bildiriye dair benim ve birçok meslektaşım hakkında “terör örgütü propagandası yapma” iddiasıyla açılmış olan dava vesilesiyle karşınızdayım.
Bugüne kadar diğer meslektaşlarım adı geçen bildiride neden bir suç unsuru olmadığını defalarca, benim yapabileceğimden çok daha yetkin bir şekilde dile getirdiler.
Bunların üzerine ne ekleyeceğimi bilemiyorum. Ortada bir suç olmadığı için bir savunma yapmayı da zul addediyorum.
Ancak yine de bugün hakkımda ve hakkımızda hazırlanan iddianamede sözü edilen birkaç husus ile ilgili görüşlerimi söylemek isterim.
İddianamede yöneltilen suçlamaların bir kısmının bildirinin içeriğine dair olduğu anlaşılıyor.
Ben 27 yıldır dünyada ve Türkiye’de çeşitli üniversitelerde ders vermiş bir sosyal bilimciyim ve bunun son 15 yılında da Türkiye’de bir kamu üniversitesinde çalışmaktayım.
Bugüne kadar yaptığım araştırmalarda ve verdiğim derslerde daha eşitlikçi, barışçıl bir dünyada yaşamanın imkanları üzerine kafa yormuş, dünyada yaşanan haksızlıkların, eşitsizliklerin, çatışmaların nedenleri ve çözüm yolları üzerine meslektaşlarım ve öğrencilerimle tartışmalar yürütmüş biriyim.
Akademisyen olmanın yanı sıra, 8 yıl yurt dışında yaşadıktan sonra büyük bir hevesle Türkiye’ye dönen ve bilgi birikimimi bu ülkede yaşanan sorunlara çözüm üretmek için kullanmak isteyen, bu ülkenin bir vatandaşıyım.
2016 yılında barışın inşa edilmesine bir katkı sağlamasını umarak, özgür irademle, vicdanımın sesini dinleyerek bu bildiriyi imzaladım.
Bu bildiri, o dönemde hükümetin kullandığı güvenlik politikalarını eleştiren, barışın tesis edilmesi için çağrı yapan bir metindir. Şiddeti övmeyen, teşvik etmeyen, tam tersine barış çağrısı yapan bir bildiridir.
Bir suç unsuru barındırmayan bu metni imzalayarak bu ülkenin bir vatandaşı olarak anayasa ile güvence altına alınmış olan ifade özgürlüğü hakkımı kullandım.
İddianamede yer alan diğer bir suçlama bu metni bir kişiden/bir örgütten talimat alarak imzaladığım iddiasıdır.
27 yıllık akademik hayatımda yaptığım hiçbir iş için kimseden talimat almadım, almam da.
Bu metni yukarıda da belirttiğim üzere özgür irademle, bu ülkede barış içinde yaşamak isteyen, vicdanının sesini dinleyen bir vatandaş olarak imzaladım.
Bu yargılamaların başladığı tarihten itibaren adliye koridorlarında, yaptıkları savunmalar ve gösterdikleri dayanışma aracılığı ile birbirinden habersiz bu bildiriyi imzalamış olan birçok insanı tanıma fırsatım oldu, iyi ki de oldu.
Bunca yıllık akademik kariyerimde öğrenemeyeceğim şeyleri bu süreçte bu güzel ve vicdanlı insanlardan öğrendim.
Barış talebi suç değildir. İfade özgürlüğüm Türkiye Cumhuriyeti anayasası ve imzalamış olduğu uluslararası sözleşmelerle koruma altındadır.
Hakkımda iddia edilen suçların hiçbirini kabul etmiyor ve derhal beraatimi talep ediyorum. (ABC/TP)