Avukatın Sorunları Artıyor, TBB Suskun
Yargıtay Başkanı Arslan, yeni adli yılın başlaması dolayısıyla, yarın akşam Devlet Konukevi'nde kokteyl verecek.
Ayrıca, TBB'nin çağrısıyla yarın Ankara'da bir araya gelecek olan Türkiye'deki baroların başkanları, kamuoyuna ve yetkililere, eksiksiz demokrasi, gerçek hukuk devleti, bağımsız yargı ve bağımsız savunma konusundaki istemlerini iletecekler.
Eylem ve etkinlikler öncesinde bir açıklama yapan Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) İzmir Şubesi'ne bağlı avukatlar, TBB'ni hukuksuzluğa ve meslek sorununa karşı sesini çıkarmamakla eleştirdi.
ÇHD : Yargı bağımsız ve tarafsız değil
Her yıl olduğu gibi Cumhurbaşkanı, Adalet Bakanı, Yüksek yargı mensupları, baroları temsilen TBB Başkanları, milletvekilleri ile bürokratların Yargıtay'daki törene katılacaklarını açıklayan ÇHD İzmir Şubesi, "her zamanki gibi yakınma ve önerileri dile getirmekten üzüntü duyduklarını belirterek söze girecekler ve yargının bağımsız olmadığını, alt yapı ve fiziki eksiklikler bulunduğunu, iş yükünün fazla, hukuk eğitiminin yetersiz olduğunu, sivil bir anayasaya ihtiyaç olduğunu ve benzeri sorunları dile getirecekler" dedi.
Bu sözlerin devamının gelmeyeceğini ve her şeyin eskisi gibi kalacağını savunan ÇHD, adalet deyince bina, bilimsel ve teknolojik gelişmeler ile yasadan bahsedildiğini, asıl sorunun insanın gözardı edilmesi olduğunu belirtti.
Hakim bağımsızlığından söz edilirken, tarafsızlığından bahsedilmediğini iddia eden ÇHD, "ben suç işleyeni gözünden tanırım" diye düşünen ve öyle davranan hakimlerin sayısı her geçen gün arttığını vurguladı.
"Duruşma salonlarında sanıklara baştan suçlu muamelesi yapılıyor, insanlar azarlanıyor, karar vermek için delil toplanmaya ihtiyaç duyulmuyor."
Savcıların, delil toplamadan iddianame hazırladıklarını, birey ile devletin karşı karşıya geldiği uyuşmazlıklarda devletten yana tavır alındığını savunan ÇHD İzmir temsilcileri, yargının bağımsız ve tarafsız olduğuna inanmadıklarını savunarak, İşkencenin cezasız kalması, hukuka aykırı olsa da MİT istedi diye "tüm Türkiye için" telefon dinleme kararlarının verilmesi gibi uygulamalara tepki gösterdi.
Bir önceki adli yıl diğerlerinden farklı olarak Yargıtay 1. Başkanının konuşması ile açılamadığını hatırlatan ÇHD, yargı-MİT-mafya ilişkisini gösteren bir skandal yaşandığı ve rüşvet alındığı iddialarının bulunduğunu bildirerek, "Sonra ne oldu? Eraslan Özkaya yaş haddinden emekli oldu ve hakkında ceza ve disiplin soruşturması açılmasına yer olmadığına karar verildi" dedi.
Cezaevi operasyonlarının hesabını henüz vermeden Ali Suat Ertosun'un Yargıtay üyeliğine seçilmesine tepki gösteren ÇHD, yargının bağımsız ve tarafsızlığından bahsetmenin mümkün olmadığını duyurdu.
3-4 saate 50 dosya sıkıştırılıyor
Adaletin; genel bütçeden aldığı binde sekizlik payla ayakta durmaya çalıştığı bildirilen ÇHD, açıklamasında yargıdaki sorunlarla ilgili şu tespitlere yer verdi :
* İş yükü her geçen gün artıyor : Bir hakim haftada en az üç gününü duruşma yapmaya ayırırken, 3-4 saatlik zamanlara 30 ile 50 dosya sıkıştırılmaya çalışıyor.
* Bu da duruşmaların saatinde yapılamamasına, avukatların ve taraf ya da tanık durumundaki kişilerin mahkeme kapılarında saatlerce beklemesine neden oluyor.
* Ağustos 2005 tarihinde iş mahkemelerinde açılan bir davanın ilk duruşması 2006 yılı Şubat'ına bırakılıyor. Çocuk mahkemelerindeki duruşmalar ise ortalama 8-9 ayda bir yapılıyor. Basit davalar dışındaki yargılamalar ortalama 2-3 yılda tamamlanabiliyor. Yargıtay incelemesi çok uzun sürüyor, onama veya bozma kararları gerekçelendirilmiyor ve bu da biz avukatlarda inceleme yapılmadığı kuşkusu doğuruyor.
* Bu sıkışıklık hakimleri hukuki konularda bile bilirkişilerden görüş alır hale getirmiştir. Bu durum hem bir yargı yetkisi devrine, hem de hak arayan bireylerin daha fazla yargılama masrafı ödemesine neden olmaktadır.
* İş yükü, personel eksikliği adliyeleri avukatlar için "bu gün git, yarın gel" yerleri haline getirmiştir. En basit kalem işleri bile süresinde yapılamamaktadır.
"Avukatlara yönelik hukuki ayıp"
* Stajyer avukatların sorunları her geçen gün büyüyor. Adliye stajı sırasında kalem işleri yapmaya zorlanan meslektaşlarımız, kılık kıyafet - saç sakal tıraşı konusunda memurmuşçasına müdahalelerle karşılaşıyorlar.
* Yeni CMK ile avukatların belli hallerde dava takibinden men edilebileceğine ilişkin hüküm bulunuyor. Yine yeni İnfaz Kanunu ile avukatların cezaevlerinde müvekkilleri ile yaptıkları görüşmelerin dinlenmesine, dosya ve evraklarının incelenmesine, hatta el konulmasına olanak tanıyan düzenlemeler bulunuyor. Bu madde uygulanmaya başlandı. Avukatın sır saklama yükümlülüğünün yasayla açık ihlali anlamına gelen ve iktidarın siyasi saik ile yapmış olduğu bu düzenleme biz avukatlar için hukuki bir ayıptır.
* Avukatlıklar, bir yandan ekonomik sıkıntılarla boğuşmakta, bir yandan vergi dairelerince matrah arttırmaya zorlanıyor.
* Avukatların önemli bir bölümü sosyal güvenceden yoksundurlar, bu sorunun çözümü için mücadele edecek olan barolar ve TBB ise tam bir aciz içinde.
* Yargı örgütü içerisinde kullanıma sokulan UYAP bilgisayar teknolojisi sayesinde, bir kısım yargı işlemlerinde pratiklik sağlanarak mevcut iş yükünün altından kalkılmaya çalışılmakta ise de altyapı yetersizlikleri yüzünden sistem henüz oturmuş değil. Kaldı ki, UYAP sisteminde bütün dava dosyalarının bir örneğinin mahkemelerin yanı sıra Adalet Bakanlığında da bulunabilecek olmasının yargı bağımsızlığı yönünden sakıncaları veya mahkeme kararlarını standartlaşabileceği kimsenin umurunda değildir.
Polis kazan kaldırdı, CİK değişti
* Yeni CMK'nın yürürlüğe girmesi sırasında, temel insan haklarının kısıtlanmasına neden olacak işlemlerin bizzat savcı ve hakimler eliyle yapılacak olması karşısında; polis teşkilatının nasıl bir kazan kaldırdığını hatırlayacaksınız. Yazık ki; siyasal ve medya desteği olanlar yargı ve insan haklarının önene geçti ve yasa polisin istediği, polis devletine yakışır bir şekilde yürürlüğe girdi.
* Şimdi de barolar yeni CMK ile genişletilen "bir avukatın hukuki yardımından faydalanma" hakkını kısıtlayan görüşler oluşturmakta ve uygulamalarda bulunuyorlar.
* Sosyal devletin gereği olan Adli Yardım hizmetlerinin daraltılması yoluna gidiliyor. Fakirlik şartı konusunda kılı kırk yaran İzmir Barosu, çok yerinde başvuruları bile geri çeviriyor. Savunma hakkı ve hak arama özgürlüğü artık barolar eliyle de kısıtlanmaya başladı. (EÖ)