Fotoğraf: AA-Arşiv
Avrupa'daki göç ve iltica yönetişimini konu alan ve 11 ülkede gerçekleştirilen üç yıllık araştırmanın sonuçları Avrupa Birliği ve üye devletlerin göç ve iltica süreçlerinin yönetimi konusunda başarısız olduklarını ortaya koydu.
Yöneticiliğini İsveç Uppsala Üniversitesi'nin yürüttüğü araştırma projesinin Türkiye ekibinde, İstanbul Bilgi Üniversitesi, Özyeğin Üniversitesi ve İstanbul-İsveç Araştırma Enstitüsü'nden akademisyenler yer aldı.
Yunanistan, İtalya, Macaristan, Avusturya, Almanya, İsveç, İngiltere, Polonya, Irak, Lübnan ve Türkiye'de gerçekleştirilen "Ufuk 2020 RESPOND Araştırma Projesi"nin sonuçları, göç politikalarının giderek güvenlik konusu haline getirildiğini açıklıyor.
Çalışma, göçmenlerin ve mültecilerin korunmalarına ilişkin büyük yasal ve pratik boşlukların ortaya çıktığını, göçmenlere ve mültecilere karşı uygulanan şiddetin giderek normalleştiğini, üye devletler ve Avrupa Birliği Sınır Güvenliği Birimi (FRONTEX) ve Avrupa İltica Destek Ofisi (EASO) gibi AB aktörlerinin uluslararası insan hakları normlarını ve hukukun üstünlüğünü göz ardı ettiğini gösterdi.
540 mülteci ve göç konusuyla ilgilenen 220 paydaşla yapılan görüşmelere, İsveç ve Türkiye'de 1.600'den fazla Suriyeli mülteciyle yapılan bir anket çalışmasına ve ayrıca belge ve anlatı analizlerine dayanan RESPOND araştırması sonucunda ayrıntılı bir analiz sunuldu.
Bulgulara göre; iyi karşılama yaklaşımından genel bir sapma var. Kitlesel göçün başlangıcında Türkiye ve Lübnan'da uygulanan açık kapı politikası ve Almanya'da uygulanan iyi karşılama kültürünün giderek zayıfladığı görülüyor. 2015'ten sonra yapılan tüm değişiklikler, mevcut haklar standartlarına kısıtlamalar veya sınırlamalar getirerek koruma sistemine erişimi daraltıyor.
Araştırmaya göre, Schengen'e aykırı bir şekilde AB iç sınır kontrollerinin yeniden uygulamaya konulmasıyla örneklendirilebilecek şekilde sınır yönetimi politikalarının yeniden ulusallaştırılması gibi bir eğilim oluştu.
Araştırma bulguları ayrıca 2015'ten bu yana askeri ve paramiliter aktörlerin öne çıktığını gösteriyor. Avusturya, Yunanistan, Macaristan, Lübnan, Polonya ve Türkiye - yeni fiziksel (duvarlar, çitler, köpekler, dijital cihazlar, vb.) ve "hızlı geçişli sınır prosedürleri" uygularken, Yunanistan ve İtalya ise "hot spot yaklaşımları" gibi prosedürel engeller yardımıyla sınırlarına erişimi kısıtlamaya çalıştılar.
Araştırmayla ilgili kapsamlı bilgi için buraya tıklayın.
(AÖ)