Haberin İngilizcesi için tıklayın
Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nin Eşitlik ve Ayrımcılığın Önlenmesi Komitesi, Türkiye gibi Sözleşme’den çekilmeyi tartışmaya açan ülkelere karşı İstanbul Sözleşmesi’ne olan desteğini açıkladı.
TIKLAYIN - İstanbul Sözleşmesi'nin tüm maddeleri"
"Sözleşme'ye karşı çıkılmasını üzülerek karşılıyoruz"
Açıklamanın tamamı şöyle:
“34 taraf devlet tarafından onaylanan ve Avrupa Birliği tarafından imzalanan Avrupa Konseyi’nin kadınlara yönelik şiddetin ve ev içi şiddetin önlenmesi ve bu şiddetle mücadele edilmesine ilişkin İstanbul Sözleşmesi, dünya çapında kadınları şiddetten koruma konusunda en ileri ve kapsamlı uluslararası hukuki ölçüt olarak kabul edilmektedir.
"Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nin Eşitlik ve Ayrımcılığın Önlenmesi Komitesi, 2014 yılında yürürlüğe girişinden bu yana İstanbul Sözleşmesi’nin herkesin, özellikle kadınların, şiddete maruz kalmadan yaşama hakkını koruyacak ve iyileştirecek yasal ve diğer önlemler aracılığıyla kayda değer gelişimi memnuniyetle karşılıyor.
"Komite, yakın dönemde Polonya ve Türkiye’den siyasetçilerin manşete taşınan İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılması için çağrı yapmalarını ve diğer [ülkeleri] kendilerini takip etmeye davet etmelerini üzüntüyle karşılıyor. Bu olumsuz tavır, Sözleşme’nin amaçlarının ve hükümlerinin kasıtlı olarak yanlış tanıtılmasının bir sonucu.
'Sözleşme'nin gizli gündemi yok'
"İstanbul Sözleşmesi’nin gündemi çok açıktır: şiddet riskiyle karşı karşıya olan kızların ve kadınların güvenliğini sağlamak, toplumsal cinsiyet eşitliğini geliştirmek ve kadınlara karşı ayrımcılığı yok etmek – ki hepsi halihazırda İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi’nde düzenlenen temel haklardandır. Kasti olarak Sözleşme’nin amaçlarını çarptırmak ve “aile” kavramını yeniden tanımlamayı ya da aile hayatını veya yapısını yeniden düzenlemeyi amaçlayan gizli bir gündemden bahsetmek, ataerkil düzenin savunulması, korunması ve yaygınlaşmasına hizmet eden temelsiz iddialardır.
"Bu tehlikeli girişimlere karşı Sözleşme’yi Avrupa’da destekleyen kişilerin düzenlediği geniş çaplı eylemler, Sözleşme’nin Avrupa’da ve ötesinde, bütün kadınların hayatları üzerindeki olumlu etkisinin bir işaretidir ve Sözleşme’nin gerçek önemini, kadınlara yönelik şiddetin önlenmesi ve kadınların korunması için ön sıralarda çaba sarf eden sivil toplum ve hizmet sağlayıcılar gösteriyor.
"Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nin kadınlara yönelik şiddete ilişkin İstanbul Sözleşmesi’yle ilgili 2289 (2019) numaralı Tavsiye Kararı’na dayanarak, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nin Eşitlik ve Ayrımcılığın Önlenmesi Komitesi, bütün meclisleri daha fazla eşitlik, kadınların ve kızların şiddete karşı daha iyi korunması ve şiddetin önlenmesi için tedbirlerin güçlendirilmesi için benzersiz bir belge olan Sözleşme’nin aktif olarak uygulanmasını desteklemeye çağırmaktadır. Komite, milletvekillerine özellikle şu çağrıda bulunuyor:
- İstanbul Sözleşmesi’ni henüz imzalamamış ve onaylamamış taraf ya da taraf olmayan devletleri, Sözleşme’yi imzalamaları ve onaylamaları için aktif olarak destekleyin;
- Sözleşme’de yer verilen insan hakları standartlarından geriye gidişi reddedin;
- Sözleşme’ye taraf taraf devletlerde, Komite’nin, GREVİO’nun (kadınlara yönelik şiddete ve ev içi şiddete karşı uzman grubu) hazırladığı raporlara ve kararlara dayanarak verdiği tavsiyelerin uygulanması için çalışın;
- Sözleşme’ye karşı çıkılan taraf devletlerde, Sözleşme’nin sürekli ve güçlü bir şekilde uygulanmasının kadınların, kızların ve bütün toplumun menfaatine olduğunu destekleyen açıklamalar yapın;
"Eşitlik ve Ayrımcılığın Önlenmesi Komitesi, bütün taraf devletlere, sivil topluma, bölgesel ve uluslararası örgütlere 25 Kasım Uluslararası Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü’nü İstanbul Sözleşmesi’ne olan desteklerini ve Sözleşme’nin kadınlara yönelik şiddeti sona erdirmedeki hayati rolünü açıklamak için eylemler düzenlemek için kullanmaya çağırıyor.
"Parlamenterler Meclisi’nin Kadınlara Yönelik Şiddetin Durdurulması Parlamenterler Ağı ve Kadınlara Yönelik Şiddet Genel Raportörü, taraf devletlerin meclislerindeki ve ayrıca bölgesel ve uluslararası düzeyde hedefledikleri faaliyetlerle Sözleşme’nin tanıtılmasında önemli bir rol oynadı. Görevleri süresince bunu yapmaya devam edecekler.”
Türkiye ve İstanbul Sözleşmesi *Türkiye İstanbul Sözleşmesi'nin ilk imzacı devletlerinden olup 24 Kasım 2011'de Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde 247 vekilden 246'sının kabul oyu, 1 vekilin çekimser oy vermesi ile "onaylayarak", parlamentosundan geçiren ilk ülke. *Dışişleri Bakanlığı yaptığı açıklamada, Avrupa Konseyi Dönem Başkanlığının Türkiye'de olduğu sırada imzalanan Sözleşmede "Kadına karşı şiddet alanında ilk uluslararası belge olan sözkonusu sözleşmenin müzakere sürecinde ülkemiz tarafından öncü rol oynanmıştır." ifadesine yer verildi. *Erdoğan'ın gönderdiği TBMM'ye yollanan tasarının gerekçesinde de Sözleşmenin hazırlanması ve sonuçlandırılmasında Türkiye'nin "öncü rol" oynadığına dikkat çekildi. *2015'te Turuncu adlı dergide Dünya Kadınlar Günü vesilesiyle bir başmakale yazan Erdoğan, Türkiye'nin sözleşmeye "çekincesiz" imza koyduğunu, birçok ülkede "ekonomik kriz" nedeniyle çıkmayan uyum yasalarının Türkiye'de 6284 sayılı koruma kanunu ile çıkarıldığını belirtti. *Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin ise Sözleşmeye taraf olunması hakkında "önemli bir iradedir, gereğini yapmak da hepimizin görevidir" açıklamasında bulundu. *3 Temmuz 2017'de GREVIO Türkiye'ye ilişkin ilk raporunu yayımladı.Raporda atılan olumlu adımlar için memnuniyet dile getirilirken kadına yönelik şiddeti sonlandırmak için yasal düzenleme, politika ve tedbirlerdeki eksikliklere vurgu yapıldı ve bu kapsamda sözleşmenin daha etkin uygulanması için öneriler sunuldu. *Faillerin kovuşturulması ve cezalandırılması konusunda yargı verilerinin olmayışı ile kadına yönelik şiddette cinsiyetçi önyargılar ve mağduru suçlamalarının yargılamalarda indirime yol açtığı endişesi belirtildi. *Şiddet olaylarının yetkili makamlara bildirimlerinde oranın azlığında mağdurların ekonomik bağımsızlığının olmayışı, hukuksal metinlerde okuryazarlığın azlığı, yargılama ve kovuşturma makamlarına olan güvensizliğin etkisine dikkat çekildi. Özellikle tecavüz ve cinsel şiddet vakalarının "mağdurlar tarafından neredeyse hiçbir zaman bildirilmediğine" dikkat çekildi. *Şubat 2020'de AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan , Sözleşme'nin gözden geçirileceği gündeme getirildi. Aynı dönemde ve sonraki süreçte bazı muhafazakâr yayın organlarında ve dini cemaatlerde Sözleşme'nin "Türk aile yapısını bozduğu", "eşcinselliğe yasal zemin hazırladığı" yönünde yayın ve propagandalar yapılırken Ak Partili kadın milletvekillerinin sözleşmeden geri adıma karşı oldukları ve "sözleşme ile ilgili kamuoyunda yanlış algı yaratılmaya çalışıldığını" Cumhurbaşkanına ifade ettiklerine dair bir haber basına yansıdı. * Erdoğan Temmuz 2020'de "Halk istiyorsa kaldırın. Halkın talebi kaldırılması yönündeyse, buna göre bir karar verilsin. Halk ne derse o olur" açıklamasını yaptı. *Numan Kurtulmuş da hemen akabinde "Nasıl usulünü yerine getirerek bu sözleşme imzalanmışsa, aynı şekilde usulü yerine getirilerek bu sözleşmeden çıkılır" demesi üzerine Sözleşme kamuoyunda ve siyasi gündemde genişçe yer almaya başladı. *Bu aralıkta MetroPOLL Araştırma 2018 Türkiye genel seçimlerindeki siyasi eğilimlere göre yaptığı kamuoyu araştırmasında halkın %64'ünün sözleşmeden çekilmeyi onaylamadığı, AKP seçmeninde sözleşmeden çekilmeyi onaylamayanların % 49,7 olduğu ve %24,6'lık kesimin ise fikir beyan etmediğini açıkladı. Diğer parti seçmenlerinde de onaylamayanların fazlaca olduğu verisi paylaşıldı. * "İstanbul Sözleşmesi Yaşatır" kampanyası yapıldı ve kitlesel protestolar düzenlendi. |
(EMK)
*Görsel: Elif Demir