* Fotoğraf: Mehmet Ali Özcan - Ankara / AA
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, bugün partisinin Meclis grup toplantısında konuştu.
Yerli aşıya dair açıklamalarla ilgili de şu yorumu yaptı: “Dün akşam iktidarın havuz medyasında yapılan yoğun propagandayı gördükten sonra Erdoğan'ı uyarmak istiyorum yerli aşı meselesinden siyaset devşirmeye çalışıp da böyle önemli bir sürecin baltalanmasına müsaade etme. Bırak sağlık bakanlığımız süreci olması gerektiği gibi yürütsün. Bu konuyu da algı operasyonuna kurban edersen bu sefer altında kalırsın.”
Meral Akşener’in konuşmasından satırbaşları şöyle:
“Fakirle oynama, onları korkutma”
“O kadar acı ki bu kürsüye kim çıkıyorsa o insanların peşine düşülüyor ve acaba ne buluruz da o insanları lime lime yaparız diye bir tavır içindeler. O kadar üzgünüm ki Adana'da beni çiftçiler durdurdu. Ben hiç ağzımı açmadan konuştular.
“Karpuz üreticisi olan kardeşimiz, o feveran etti, ben hem yerel basına hem bizimle gelen kendi ekibimizin arkadaşlarına bu arkadaşın söylediklerini yayımlamayın dedim, başına bir iş geleceğini düşünerek. Biz yayımlamadık.
“O kadar üzüldüm ki gitmişler, çökmüşler ve o arkadaşımızı o kardeşimizi Ahaber denilen o kanal günlerce konuşturup televizyondan vermiş.
“Sayın Erdoğan fakirle oynama be! Günahtır! Onları korkutma. Bak sen hakaret ediyorsun, tehdit ediyorsun can baş üstüne, biz birlikte yoluşalım, burada sorun yok. Yapma!
“O günlerden geçtin sen, o günlerden geçtin. Babalarımızın o gece eve yiyecek ekmek getiremediği bir neslin çocuklarıyız biz ne çabuk unuttun. İYİ Parti'ye iftira etmek için garibanı kullanma. Yazıktır günahtır çoluğu var çocuğu var. O kardeşimizi... Yapma, yapma!
“Gerçekten bunu bakın bir siyasi partinin genel başkanı olarak söylemiyorum; garibana çöktüğün zaman gayretullaha dokunur ve öyle çarpılırsın ki seni kimse kurtaramaz.”
“Küçük ortakla kafa kafaya vermişsiniz”
“Kendini Biden'ın ne dediğiyle ilgilenirken biz arkadaşlarımızın eliyle Bitlisli esnafımıza kulak veriyoruz. Kendisi yeni kankalıkların peşinde koşarken biz Afyonlu vatandaşlarımızın dertleriyle dertleniyoruz. Kendisi Türkiye'nin değil şahsının çıkarlarını kovalarken biz yüz binlerce kamu çalışanının toplu sözleşmesine kafa yoruyoruz.
“Erdoğan'a seslenmek istiyorum; sen önce dön Bitlis'te baba yadigarı dükkânda yaşam savaşı veren esnafımıza yapılanları gör. Dükkânları yıkılmak üzere olan esnafımızın çaresizliğini gör. Dere ıslahı yapacağım diye yüzlerce esnafın ekmeğiyle oynayan vurdumduymazlığı gör.
“Sen önce Afyon'un merkezinde kentsel dönüşüm adı altında çökmeye çalışılan Afyon'un kupon arazisi diye gördüğünüz o çökme işini gör. Afyon'dakiler ve Tozkoparan'dakiler senelerdir acı içerisinde evlerine yerlerine el konmuş, karşılık yapılan evlerin tamamı büyük paralar karşılığı bu insanlara veriliyor.
“İstanbul Pendik'te yardımlar için iki defa da başvuru yaptım ikisini de alamadım çünkü AK Partili değilim diyen esnaf kardeşimizi gör. Beş çocuğum var bu şartlarda nasıl ayakta kalacağız bilmiyorum diyen ayakkabıcı kardeşimin feryadını gör.
“Ama görmüyorsun duymuyorsun, çünkü umursamıyorsun. Küçük ortakla kafa kafaya vermişsiniz bu eğri düzeni nasıl ayakta tutarız diye hesap yapıyorsunuz. Ne hukuk ne de ahlak tanıyorsunuz. Ne insafınız kalmış ne de vicdanınız. Varsa yoksa iktidarınız.” (AS)