Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ, akademisyen, gazeteci ve sanatçıların da aralarında yer aldığı Halkların Demokratik Partisi’ne destek çağrısı yapan 100 aydına tepki gösterdi.
Özdağ, “PKK’ya kim destek veriyorsa hepsi hukuk önünde yargılanacak” dedi.
Cumhuriyet’te yer alan habere göre Özdağ, dün yaptığı yazılı açıklamada özetle şunları söyledi:
“Asıl aydın gümrük memuru gibidir”
“Türkiye’de ne kadar vatanına, devletine, milletine yabancı olmuş kişi varsa bunların içerisinde aydın geçinenler var. Asıl aydın gümrük memuru gibidir. Yararlı ve faydalı olanı alır, zararlı ve faydasız olana dur der.
‘HDP’ye destek vereceğiz’ imzasını atan aydınlar ise HDP’nin PKK’yı desteklediğini unutuyorlar. Bunlar da HDP’li ki, aydın kimliği altında HDP’ye destek veriyorlar.
“HDP’nin PKK’yı desteklediğini bilmiyorlar mı?”
“Bunlar HDP’nin özerklikten ve Kürdistan’dan bahsettiğini bilmiyorlar mı? HDP’nin PKK’yı desteklediğini ve PKK’nın siyasal uzantısı olduğunu bilmiyorlar mı?
“Nereye, kime oy verirlerse versinler ama unutmasınlar ki terörün, akan kanın sorumlusu Saray değil PKK’dır. Terörün sorumlusu olarak Saray’ı suçlayanlar zırvalamışlar.
“Terörün sorumlusu PKK, KCK, bunların gençlik yapılanması, HDP ve bunlara destek veren medyadaki, sanat camiasındaki, siyasetteki uzantılarıdır. Bunları toplasanız sayıları bellidir.”
“Sorumlu PKK’ya destek verenler”
"Öte yandan askerlerimizin kolları, bacakları kopuyor ama hâlâ HDP, PKK’ya silahı bırak diyemiyorlar. Hâlâ müzakereden bahsediyorlar. Bunlar da mı müzakereden bahsediyorlar?
“PKK’ya kim destek veriyorsa ister siyasal uzantı ister medya uzantısı olsun hepsi bir gün hukuk önünde yargılanacaklardır. Bir gün mutlaka hukuk bunlardan hesap soracaktır.
“Öldürülen korucunun, polisin, askerin, öğretmenin, doktorun, memurun, sivil vatandaşın, kaçırılan polisin, siyasetçinin dolayısıyla hepsinin sorumlusu PKK’ya destek veren kişilerdir.
“Türkiye’de AB standartlarında bir hukuk istiyoruz. Almanya’da terörle mücadele nasıl yapılıyorsa aynı maddeler Türkiye’de olsun istiyoruz.”
Metinde ne deniyor? |
“1 Kasım'da seçim yapmamız isteniyorsa, seçimimiz bellidir. Saray'ın yıkılması, kardeşliğin kazanmasıdır. Saray'ından kardeş kanı akıtmaya ferman çıkaran sultan özentisi de, iç savaş kışkırtıcılığı yapan dalkavukları da çok iyi bilsin ki; bu memleketin onurlu ve direngen insanları ve bu insanların trajediye dönüşmeye başlayan bu kanlı oyunu bozacak gücü var. Çünkü bu ülke toprakları emperyalistlere ve faşistlere karşı direnen, Ortadoğu coğrafyasında laiklikte ısrar eden, Haziran ayını akıllara direniş diye kazıyan emekçi halkımızın güçlü mücadele geleneğini içinde barındırıyor. Yaşamın, başlangıcından itibaren türlü seçimlerden ibaret olduğunu, içindeki yerimizi ve safımızı bu seçimlerin belirlediğini biliyoruz. Sandıktan ibaret olmayan bu 'seçimlerde' tercihini sermaye karşısında emekten ve insandan yana yapanlar olarak; ekonomik, siyasal, kültürel talandan beslenen; adaletsizliği, hak-hukuk tanımazlığı, kadın düşmanlığını kural edinmiş; insanların gülümsemesine dahi tahammülü olmayan bu sultan özentisi karşısında direnmeyi seçiyoruz. Savaşın tüm boyutlarıyla kışkırtıldığı, çocuk cesetlerinin buzdolaplarında saklanmak zorunda kalındığı günleri yaşıyoruz. Halklarımızın kardeşlik ve barış umudu tabutlar içinde parça parça toprağa gömülüyor. Sokağa çıkmayı yasaklayacak, fiili sıkıyönetim ilan edecek, HDP binalarını ve kitapevlerini yakacak, Alevileri tehdit edecek, halkı aç, susuz, ilaçsız bırakacak, Türk-Kürt gençlerini ölüme gönderecek kadar gözü dönmüş bir saldırganlık karşısında seçimimizi kardeşlikten yana yapıyoruz. Seçimimizi; eşitlik mücadelesinde kadınlardan, HES direnişlerinde köylülerden, üniversite mücadelesinde öğrencilerden, sermayeye karşı emeğin mücadelesinde işçilerden yana yaptığımız gibi; Türk-Kürt savaşını kışkırtanlara karşı kardeşçe bir arada yaşayacağımız bir ülkeden yana yapıyoruz. 1 Kasım'da bir seçim yapmamız isteniyorsa buradan ilan ediyoruz, tercihimiz açıktır. Seçimimiz Saray'ın yıkılması, kardeşliğin kazanmasıdır. Çağrımız bu seçimi yapanların, en geniş halk kesimleri ile birlikte 1 Kasım sonrasına da taşan kararlı bir mücadeleyi ve dayanışmayı ülkenin dört bir yanına yaymasıdır. Çağrımız, sokakta, işyerinde, okulda mücadeleyi yükseltme, sandıklarda oyları koruma çağrısıdır. Çağrımız, Türk-Kürt kardeşliğini ve birliğini baltalayan, yoksul halk çocuklarının ölümüne neden olan savaşın son bulması, silahların susturulması çağrısıdır." |
İmzacılar
“Saray yenilecek, halk kazanacak” başlıklı metnin altında imzası olanlar şöyle:
Abdullah Aydın, Adil Yalçın, Ahmet Yıldız, Akan Çelik, Ali Çerkezoğlu, Ali Ergin Demirhan, Ali Mert, Ali Özyurt, Ali Yiğit, Alper Dizdar, Arzu Çerkezoğlu, Aslı Erdoğan, Ayhan Erdoğan, Aynur Ermiş, Ayşegül Tözeren, Baki Düzgün, Barbaros Tantan, Barış Atay, Can Soyer, Cihan Uzunçarşılı Baysal, Cihan Ziya Tuğal, Coşkun Canıvar, Deniz Dülgeroğlu, Deniz Kıyafet, Dilek Tunalı, Doğan Halis, E. Ahmet Tonak, Emine Girgin, Emre Gürcanlı, Eriş Bilaloğlu, Erkin Özalp, Ertan Yılmaz, Esra Sert, Faruk Eren, Ferda Koç, Fergül Yücel, Funda Başaran, Gazi Çağlar, Gül Köksal, Gülendam Şan, Gülsüm-Sami Elvan, Gürsel Kaya, Hakan Mıhçı, Halis Koç, Haluk Yurtsever, Hamide Yiğit, Hande Arpat, Hasan Demir, Hayri Erdoğan, Hüseyin Demirdizen, Hüseyin Kargın, İbrahim Eke, İbrahim Kara, İbrahim Ulutaş, İlhan Akalın, İlhan Yiğit, İlkay Akkaya, İmre Azem, İnönü Alpat, Işıtan Gündüz, İsmet Akça, Kasım Akbaş, Kemal Aytaç, Mahir Ulutaş, Mehmet Ali Levent, Mehmet Ümit Erdem, Merih Cemal Taymaz, Metin Bakkalcı, Metin Çulhaoğlu, Metin Özuğurlu, Mücella Yapıcı, Murat Kocaman, Mustafa Görkem Doğan, Mustafa Peköz, Mustafa Sönmez, Neriman Usta, Nihal Kemaloğlu, Nuray Yılmaz, Nurdan Çaypınarlı, Osman Köse, Özgür Urfa, Özlem Yılmaz, Pınar Hocaoğulları, Savaş Al, Sayat Tekir, Sema Solaklı, Şebnem Oğuz, Serdar Aslan, Şinasi Dursun, Tahsin İşbilen, Taner Gören, Tayfun Budak, Tuncay Çelen, Yaşar Ayaşlı, Yıldız İlhan, Yusuf Doğan Çetinkaya, Zafer Ayden, Zeynep Çelik, Ziynet Özçelik, Zuhal Çetin Özkan. (EKN)
* Fotoğraf: Ferdi Uzun / AA