AKP İktidarı TOBBu Öne Çıkaracak
"Anadolu'ya sırtını dönen kaybeder"
"Sadece bugünkü hükümet yöneticilerinin değil, tüm siyasetçilerin Anadolu'daki sanayicilerin fikirlerini alması gerektiği görüldü" diyen Coşkuntuncel, "Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği'nin (TÜSİAD) verdiği raporlarla ülkeyi idare etmeye çalışan siyasi partilerin durumunun seçimle ortaya çıktığını" söyledi.
Gaziantep Sanayi Odası Başkanı Nejat Koçer ise, "Bizler üreten, istihdam yaratan, ülkenin kalkınmasına fiili olarak hizmet eden insanlarız. Üzülerek söylemek isterim ki, bugüne kadar ekonomi yönetimlerinden ciddi bir yakınlık görmedik" dedi.
Koçer, "Sivil toplum örgütleri olarak, hükümetle ortak çalışmak istiyoruz. Dikkat ediniz; bugüne kadar kim Anadolu'ya sırtını dönmüşse kaybolup gitmiştir" diye konuştu.
TOBB ile TÜSİAD arasındaki ilişkilerin, Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) hükümeti döneminde farklı bir rota izleyeceği görülüyor. TOBB Anadolu Sermayesi'ne daha yakın dururken, TÜSİAD daha çok İstanbul merkezli bir örgüt olarak kaldı.
TOBB ve TÜSİAD: Gerilimli bir ilişki
İki örgüt arasındaki ilişki, 1990'ların başında gerilimli bir rekabet biçimine dönüştü. Bu rekabette, TÜSİAD'ın genelde "finans kapital" denen büyük ölçekli sermaye gruplarını; TOBB'un ise ağırlıklı olarak üretken sektörleri temsil etmesi etken oldu.
1990'ların başından itibaren sermaye ve para hareketlerinin serbest bırakılmasıyla birlikte "sıcak para" olarak adlandırılan kısa vadeli sermaye girişleriyle desteklenen kamu finansmanı, ağırlıklı olarak devleti iç borç yoluyla finanse eden büyük sermaye gruplarına yarıyordu. Oysa aynı işleyiş, sanayi üretimi ya da reel ticari faaliyetle uğraşan firmaların kredi olanaklarının daralmasına yol açtı.
Bu durum kredi kullanım maliyetlerini yükseltmesinin yanında, Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler (KOBİ) başta olmak üzere üretim sektörlerinin finansal yapılarına hasar verdi.
Bu nedenle TOBB yönetimleri, 1990'lı yıllar boyunca "sıcak para" politikalarını eleştirmeye, TÜSİAD ise bu konuda sessiz kalmaya devam etti. Çünkü iç borç mekanizması nedeniyle piyasalardaki mevduat, devlet tahvilleri ile hazine bonolarına gidiyordu.
AB yolunda birlik
Oysa Türk sanayisine yön veren bu iki kurumun karmaşık bir ilişkisi de var. TOBB, aynı zamanda TÜSİAD'ın da üst örgütü konumunda. Yani TÜSİAD'ın üyeleri, zorunlu olarak TOBB üyesi de oluyorlar.
TÜSİAD, bağımsız kimliği ile öne çıkma çabalarını sürdürürken, yurtdışında oluşturduğu organizasyonlarla küresel entegrasyonda daha etkin rol alıyor. TOBB ise 1990'ların sonlarında özellikle Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) ile işbirliği içinde yeni bir misyon benimseyerek, yurtdışında Ticaret Merkezleri kurarak, siyasi lobi faaliyetlerinde etkin oluyor.
İki büyük kurum, Türkiye'nin özellikle Avrupa Birliği (AB) hedefi doğrultusunda yaptığı siyasi ataklara destek vermeyi sürdürüyor. Ancak, aynı zemin üzerinde, ulusal bir hedefe yönelen çalışmalar; TOBB'un Anadolu sermayesini daha fazla temsil ettiği, TÜSİAD'ın ise sadece İstanbul merkezli büyük sermayeyi temsil ettiği gerçeğini değiştirmiyor.
Anadolu sermayesi, özellikle 1995 Aralık seçimlerinden itibaren kendine yeni bir çıkış yolu buldu. 3 Kasım seçimlerinde AKP'nin tek başına iktidar olması TOBB için farklı bir anlam taşıyor.
"Anadolu İhtilali" sloganıyla adlandırılan kavramların içeriği de bunu tanımlıyor. Diğer yandan AKP'nin dış dünya ile sağlam ilişkiler kurma yönündeki çalışmaları, TOBB'u daha da fazla destekleyen bir nitelik taşıyor.
AKP'nin reel sektöre, üretim ekonomisine, sınai yatırımlara ve istihdam eksenli büyüme politikalarına ağırlık vereceğini vurguluyor olması da, önümüzdeki süreç içinde TOBB'un yıldızının daha çok parlayacağına işaret veriyor.
AKP'nin ekonomi politikalarında belirleyici olan Ali Coşkun'nun Sanayi ve Ticaret Bakanlığı'na getirilmesi ise, ekonomi anlayışının hazine merkezli yerine; üretim, fiziki büyüme ve sınai kalkınma merkezli bir ekonomi algılamasına bırakacağına işaret ediyor.
TÜSİAD üyelerinin gelirlerini büyük ölçüde (yüzde 87) "faaliyet dışı kârlardan"dan sağlaması, bu kurumun işletme organizasyonlarını yeniden yapılandırma zorunluluğunu beraberinde getiriyor.(NK)