Atatürk'ün son günlerini geçirdiği ve dünyanın sayılı zenginlerine yüzen bir villa olarak tahsis edilen meşhur tekne Savarona'da sanki hiçbir suç işlenmemiş gibi! Antalya 3. Ağır Ceza Mahkemesi, 15 Nisan'da aldığı kararı öğrenen Türk basını şaşkınlılığını gizlemiyor.
Halbuki geçen yıl 28 Eylül tarihinde, Göcek koyunun sakin suları büyük bir fırtınaya tanık olmuştu: Tekne sahibinin hatıraları kadar büyük bir önem arz eden bu büyük beyaz tekneye yapılan jandarma baskını sonunda teknede, bir dizi Rus ve Kazak iş insanlarının tatilini keyiflendirecek, aralarında reşit olmayanların da bulunduğu bir çok seks işçisinin varlığı ortaya çıkarıldı. Tam bir rezalet!
Türkiye, 1938 yılında Atatürk'ün satın aldığı bu ulusal tarihi eserin nasıl bir yüzen fuhuş yuvası haline dönüştürüldüğü konusunda sarsıldı. Kamuoyu, Savarona'yı devletten devralan ve yenileyen, yıllardır kraliyet ailesi sahiplerine ve Hollywood ünlülerine otel olarak kiraya veren kişi olan Armatöre yüklendi.
Fakat işin gerçek yüzü farklıydı. Adaletin son noktayı koyduğu bu olayın inanılmaz tarafı, bu tekne gezisindeki misafirlerin kimler olduğu özellikle de bunu sıklıkla yapan elebaşının kim olduğu ile ilgiliydi. Tekneyi işleten kişi olan Kahraman Sadıkoğlu bunu yazılı ifadesinde doğrulamıştı : "Alexander Machkévich her yaz tekneyi kiralıyor" demişti. Aynı zamanda müşterilerinin misafirlerini kontrol etmediğini de belirtmişti...
Güvenlik güçlerinin müdahalesi sonucunda düzenlenen tutanak, 28 Eylül sabahı Bay Machkévitch'in teknedeki varlığını doğrulamaktadır. Başkanı ve kurucusu olduğu Avrasya Musevi Kongresi'nin resmi yalanlamalarına rağmen. Geldiği zaman birkaç genç kadınla tanıştığını ifade eder, yani bu kişileri kendisinin getirmediğini ve bunlardan hiçbiriyle ilişkiye girmediğini belirtir.
Bu genç kadınlar gecikmeden sınırdışı edildiğinden ve Kazak hükümetine yakınlıkları ve diplomatik dokunulmazlıkları olan Machkévish ve dostlarının hiçbir soruşturma açılmadan Türkiye'yi terk etmelerine izin verildiğinden gerçek tam ayrıntılarıyla bilinemiyor.
Buna karşın, Sadıkoğlu'nun banka dökümlerine bakıldığında, kesinleşmiş bir şey var. O da Savarona'nın kirasını iki havale yaparak ödeyen kişinin Bay Machkévtch olduğudur. İlki 20 Eylül 2010'da 125 bin dolar, ikincisi de 29 Eylül 2010'de 175 bin dolar yani toplamda beş gün için 300 bin dolar.
Peki, günlük 3 bin ile 10 bin dolar arası ödeme yapılan hayat kadınları dışında, Bay Machkévich'in tatil ve aynı zamanda iş tanışması olarak nitelendirdiği Savarona'da kimler vardı? Öncelikle, Eurasian National Resources Corporation'daki (bankacılık ve mali faaliyetlerinin yanı sıra Kazak gazını, petrolünü ve maden zenginliklerinin büyük bir bölümünü yöneten) iki iş ortağı Alidzhan İbrahimov ve Fattakh Shodiev, sonraysa Dışişleri Bakanlığı'nda çalışan ve Kazak Başbakan'nın danışmanı olarak tanıtılan Khanat Saudbaev.
Daha sonra, hala kimliği bilinmeyen iki diplomat. Rus işadamları (kazak kökenli) Arbi Garaïbekov et Musa Bazaev. Ve en nihayet "moda dünyasının bir temsilcisi" Ekaterina Maisuradze ve Türkiye vatandaşlığına geçmiş Kazak iş insanı Tevfik Arif. Arbi Garaïbekov.
Türkiye adaletine ifade veren sadece bu son bahsettiğimiz iki kişi ve teknede bulunmayan 10 kadar suç ortağı oldu. Alexander Machkévich'in uzun yıllardır arkadaşı ve aynı zamanda zengin iş insanı Donald Trump'un ortağı olan Tevfik Arif, sadece dostluklar edinmediği Türkiye'de otel sektöründe yatırım yapmıştır.
Bölgeyi iyi tanıyan ve dosyayı inceleyen bir kişiye göre, muhtemelen, bu işlere polisin yakından takip etmesini ve görünmeyen yüzünü yani fuhuşu ortaya çıkarmasını sağlayan bir rakiple bir hesaplaşma söz konusu.
Bu kişi aynı zamanda, bu turistik bölgede bu işin çok iyi yürüdüğünü, bunu engellemenin çok zor olacağını çünkü bunu organize eden ağların çok güçlü olduğunu, polisin sadece reşit olmayanların fuhuş yapmasını engellemek istediğini belirtti. Bay Machkévich onu hedef almayan bir tuzağın içine düştü; onu gözaltına almak da sorun yaratmaktan başka bir şeye yaramazdı.
Sonuç olarak, Savarona davası onsuz, ve suçlanan arkadaşlarının onu bu işin dışında tutmasıyla son buldu Dava basında "jet dava" ya da "dağ fare doğurdu" şeklinde yer aldı çünkü sonuç itibariyle herkes serbest bırakıldı.
Geçen bahardan baskın gününe kadar polisin takibi ve telefon dinlemelere rağmen, Tevfik Arif bir kaç haftalık ön tutukluluk süresinden sonra serbest bırakıldı. Onun için çalışan dört kişi ise "fuhuş faaliyetlerini kolaylaştırmak, organize ve teşvik etmek" suçundan ertelemeli bir yıl sekiz ay hapis cezasına çarptırılarak neredeyse ceza yerine basit bir uyarı aldılar diyebiliriz.
İddianamede yazıldığı gibi ne suç çetesi, ne insan ticareti,buna reşit olmayanlar da dahil olmak üzere, artık söz konusu değil. Hiçbir şey olmamış gibi. Machkévich'in itibarı kurtuldu, neredeyse...(JB/EÖ)