Hepimizin gönlünde farklı arslanlar ve hesaplar yatıyor. Kimimiz, "ah bütün eşcinseller yarın kendilerini bir deklare etseler eşcinsellerin hemen hemen bütün sorunları çözülür çünkü o kadar çoğuz ki çevremizden ve toplumdan kabul görmekten başka alternatif olmadığı anlaşılır" diye düşünüyor. Kimimiz, "canım bu benim özelim, ben niye kurbanlık koyun olayım, böyle idare ediyorum işte, yıllardır da çaktırmadan idare ettim zaten" diye düşünüyor.
Kimisi, "şu ibneleri bir sıkıştırayım da hanyayı Konya'yı anlasınlar" diye hesaplıyor. Hatta bazımız, "şu konuyu bir kurcalayayım da reytingim artsın" hesabında. Saf olduğum söyleniyor, olsun söylensin ama bence kimimiz de acaba bu konuyu nasıl anlatsam da memleketimizdeki ihmal edilmiş bu insan hakkına dikkat çeksem çabasında.
İngilizce'de 'Natura vs. Nurture' denilen ve yıllardır sonuçlandırılamayan, yani cinsellik genetik/doğuştan gelen bir ayrıcalık mıdır, yoksa çevrenin etkisi ile oluşmuş bir özellik midir tartışmasında son kararı verip, "doğuştandır öyleyse yapılacak ve utanacak bir şey yoktur, demek ki deklare edilmesi gerekir, siz etmezseniz ben söyleyiveririm"ciler hem bilimsel hem de etik hata yapmaktadırlar. Veya üçüncü cins bilimkurgu hikâyelerine inanıp; "gey psikolojisi" de var demek tehlikeli olabilir çünkü, bunun arkasındaki mantık eşcinsellerin insan olarak "öteki-farklı" olduklarıdır. Hiçbir ayrımcılık hareketiyle farklılıkları vurgulayarak mücadele edilemez.
Yapılması gereken farklılıklara rağmen bir arada yaşayabilmeye ve toleransa özendirmektir. Kaldı ki 60'lı yıllardan beri gelişerek mücadele veren ve artan bir şekilde kabul gören eşcinsel hareketi, "heteroseksüellerden farkımız yok" demiyor.
Farklılık nedeniyle ortaya çıkan ayrımcılığa itiraz ediyor. Yani cinselliğimizin nedenleri ne olursa olsun mühim olan cinselliğimiz yüzünden ayrımcılığa uğruyorsak; mücadele edilmesi gereken budur.
Eşcinsellerin korkmadan, utanmadan, itilip kakılmadan kendilerini hayatın her alanında deklere edebilmeleri tabi ki arzu edilir bir şeydir ve bir toplum için medeni olmanın bir ölçütüdür. Türkiye ve Türkiye gibi ülkelerdeki destek olacaklarsa entelektüel, yazar, politikacı ve sanatçıların yapacakları şey bellidir: Seçtikleri takdirde insanların cinselliklerini açıklayabilecekleri ortamı yaratmaya katkı sunmaları gerekir. Bu da o kadar zor bir şey değildir. Cinselliğiniz ne olursa olsun var olan ayrımcılığı görün ve ayrımcılık yapmayın, yapana da itiraz edin. Bu çok basit ve anlaşılır gibi görünen şey pratikte pek az insanımız tarafından tatbikata konuluyor. Bu yazımızda yazarlarımızdan örnekler verelim. Örneğin eşcinsel olduğu deklare edilmiş veya, tahmin veya şüphe (!) edilen bir yazarımız cinsellikle hiç ilişkisi olmayan bir yazı yazdı. Siz de yazıyı beğenmediniz veya ucu size dokunuyor, birinci sınıf mantık öğrencisinin bile yapamayacağı hatayı yapıp yazarımızın fikirlerini ve yazdıklarını bir kenara bırakıp "ama sen eşcinselsin" demeyin. Bu sadece sizin ucuz puan toplayabilmek için homofobiyi bir silah olarak kullandığınızı gösterir, argümanlarınızı güçlendirmez!
Veyahut da diyelim ki insan hakları konusunda hassas bir yazarsınız, yüzlerce türban yazısı yazmışsınız, onlarca etnik ayrımcılık karşıtı makaleniz var, din, kadın hakları, Irak İşgali konularında ciddi katkı sunuyorsunuz, hatta hatta entelektüeller adına başbakanı bile ziyaret edip toplum barışı istemişsiniz ve önünüze vicdani ret konusunda iyi bir makale yazacak fırsat çıkıyor: Bir gazeteci arkadaşınızın Mehmet Tarhan hakkında yazdığı makalesi yüzünden başı belaya giriyor. İyi hakim olduğunuz Türkçe'nizi kullanarak sadece vicdani ret yazıp işin cinsellik boyutunu tamamen es geçmeyin. Bir tane de cinsellik üzerine bir makale yazın. Memleketimizde bülbül çok, ama dutlarımız da şahane olsa gerek!
Son olarak farkında mısınız? -Bir çadır tiyatrosu seyirci güruhu avamlığı ile "aç, aç,..." diye tempo tutan yazarlarımızın müstehcen bir duruşları var. Kendilerinin iktidar olan heteroseksüellikten başka deklare edilmiş bir duruşları yok. Ben de eşcinselim veya aseksüelim, yanımda gördükleriniz kamufledir falan diyen yok ama eşcinseller deklare etsinlermiş! Hangi anlayışa? (KK/TK)
* Kürşad Kahramanoğlu, Uluslararası Gey ve Lezbiyenler Konfederasyonu Genel Sekreteri