ABD Dış Politikasında Rice Faktörü
ABD'nin ilk siyah kadın dışişleri bakanı, dört yıl içinde Amerika'nın dünyayla ilişkilerine nasıl bir yön verebilir?
Pennsylvania Lehigh Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Başkanı Henri Barkey'ye sorduk.
Bu atama, önümüzdeki dönemde Amerika'nın izleyeceği dış siyaset hakkında nasıl bir beklenti doğurdu?
"Washington'da bugün kiminle konuşursanız konuşun, birbirine tamamıyla zıt iki fikir duyuyorsunuz.
Birinci grup "Evet büyük bir değişiklik olacak" diyor.
İkinci gruba ise "Hayır olmayacak. Zaten Colin Powell zayıf bir dışişleri bakanıydı. Yerine başkana daha yakın olan Condoleezza Rice gelecek. Rice'ın yerine ulusal güvenlik danışmanı olarak atanan Steven Hadley de aynı ekolden geldiği için, çok daha fazla uyum olacak," düşüncesi hakim.
Bence durum biraz daha karışık. Dış politika, iç politikadan farklıdır.
İç politikada bence bir değişiklik olmayacak ama dış politikada değişim ihtimali çok yüksek.
Çünkü gerek Irak olsun, gerek Orta Doğu olsun, birsürü yerde Amerika kendisini son derece sıkışmış buluyor.
Uyumlu bir takımla değişikliğe gitmek, belki Başkan Bush için daha kolay olabilir."
Rice'ın alt kadrosu nasıl oluşacak?
"Powell'ın yardımcısı Richard Armitage gidecek. Onun ardından Türkiye'nin çok iyi tanıdığı, Siyasi İşlerden Sorumlu Bakan Yardımcısı Marc Grossman da gidecek.
Onların yerine kim gelecek derseniz; geleneksel olarak Grossman'ın pozisyonuna dışişleri bakanlığından yetişme bir diplomat atanır.
Şu anda Avrupa ve Rusya'dan sorumlu olan Elizabeth Jones'un adı geçiyor.
Ama en önemli olan, Rice'ın yardımcısının kim olacağı. Bunu henüz bilmiyoruz."
Colin Powell döneminde Amerikan dış siyasetinin belirlenmesinde savunma bakanlığının daha ağır bastığını gördük. Rice'la birlikte bu durum değişecek mi?
"Powell'ın bence zayıf olduğu noktalardan birisi kendisinin fikir üretmemesiydi. O üretemeyince de Pentagon'dan gelen fikirler, iyi olsun kötü olsun, ön plana çıktı.
Halbuki dışişleri bakanları genelde göreve geldikten hemen sonra, kendi dış politika anlayışlarını ortaya koyan bir demeç verir.
Nitekim Madeleine Albright göreve galiba 1997'nin şubat ayında geldi. Mart'ın hemen başında Georgetown'da çok önemli bir konuşma yaptı.
Tabii şunu da söylemek lazım ki, Amerikan dış politikası aslında başkanın kendisi tarafından belirlenir.
Fakat çok kuvvetli bir dışişleri bakanı varsa, o zaman onun etkisi daha fazla olur. "
Peki Condoleezza Rice, AB ile ilişkilerin onarılması konusunda Amerikan dış politikasına artı birşey getirebilir mi, yoksa ilişkiler daha da mı kötüye gider?
"Şöyle birşey getirebilir tabii: Hepimiz Colin Powell'ın Avrupa'ya çok daha yakın olduğunu düşünüyorduk.
Avrupa'ya yakındı ama Beyaz Saray'a uzaktı. Şimdi Bush'a yakın birisinin dışişleri bakanlığına gelmesi o açıdan önemli."
Türkiye'ye ilişkin belli bir görüşü var mı Rice'ın? Bir değişiklik olacak mı?
"Yok, zannetmiyorum. Genellikle Türkiye'ye olumlu bakan birisi.
Tabii Marc Grossman'ın ayrılması belki biraz fark eder diyeceksiniz ama bence Grossman'ın yerine Beth Jones gelirse, Türkiye ile olan yakın ilişkiler yine devam eder." (YS)