Seçimlere bir hafta kala Yeşil Sol Parti'nin Bitlis ikinci sıradan milletvekili adayı Semra Çağlar Gökalp, partisinin kentten aday gösterdiği Hüseyin Olan ve Enver Barin ile birlikte kampanyalarını tüm hızıyla sürdürüyor.
Yeşil Sol Parti milletvekili adayı Semra Çağlar Gökalp ile önümüzdeki seçimin önemini, kadınların bu seçimdeki rolünü ve kentteki seçim çalışmalarını konuştuk.
"Tekçi düzeni hep birlikte değiştireceğiz"
* Mücadelenizi Meclis'e taşımaya nasıl karar verdiniz ve neden Yeşil Sol Parti?
Türkiye, Kürdistan ve diasporada hep bir varoluş mücadelesi vardı. Emeğe sahip çıkan ve özgürlüğü isteyen ve bunun için daima direnen bir taraf hep vardı. Ben de Kürt toplumunun bir bireyi olarak safımı direnen taraftan yana seçtim. Bu mücadelenin şu anki ayağı Yeşil Sol Parti'de milletvekili adaylık sürecinde buluşuyor. Bunca haksızlığa, asimilasyona, yok saymaya karşı emek ve özgürlük kanadının tarafı olarak Bitlis halkının sözcülüğünü yapacağım.
"Sesi kısılan kadınların yanında olmak" istiyor
Beni buna iten en önemli etken özgür yarınları hep birlikte inşa edeceğimize olan inancım ve bu tekçi düzeni hep birlikte değiştireceğimize olan umudumdur.
Başta Bitlis'tekiler olmak üzere, sesi kısılan tüm kadınların yanında olmak gibi bir derdim var. Özellikle de evlatlarını daha güzel bir toplum kurma ideali yolunda yitirmiş olan annelerimize borcumuz var. Bu mücadelenin ayaklarından sadece biri olan parlementoda bulunmak istedim. Mücadelenin anlam kazandığı ve her kesimin temsiliyetini içinde barındıran tek parti, Yeşil Sol Parti'dir.
"Eril siyaseti değiştirmek için mücadele ediyoruz"
* Bitlis'te Yeşil Sol Parti'nin kadın adayısınız. Kadın adayı olmanın size göre avantajları veya dezavantajları var mıdır?
Önümüzde yüzyıllık cumhuriyet gerçekliği ve onun üzerine kurulu olan ataerkil bir dinamik var. Elbette bu Bitlis özelinde de kendini var etmekte. Erkek ittifakları olan diğer partiler kadın aday çıkarmaktan korkuyorlar ve kadınların onların iktidarlarını sarsacaklarına inanıyorlar. Siyasette kadının temsiliyetinin olmaması, değişim iddiası taşıyan diğer partilerin bakış açılarındaki erilliğin Bitlis özelinde nasıl bir boyutta olduğunun çok somut bir örneğini bizlere sunmuştur.
Kadın aday olmam siyaseten bana avantaj sağlasa da, ben bunu avantaj olarak görmüyorum. Çünkü siyasetçiler meseleye bireysel değil toplumsal bakmalıdır. Biz eril siyaseti değiştirmek için adayız ve mücadele ediyoruz. Faşizm ve erkek egemenliğine karşı burada kadınlarla örgütlenmeye ve dayanışmaya devam ediyoruz.
"Ev ev dolaşıyor, umudu yeşertiyoruz"
* Seçime çok az bir süre kaldı. Sahaya yeterince nüfuz etme konusunda bir zaman kaygısı taşıyor musunuz?
AKP'nin 21 yıllık iktidarında anadilleri, kimlikleri, kültürleri ve inançları yok sayması, Bitlis sahasına iyice etkide bulunmuşken bu kadar kısa sürede istediğimiz oranda nüfuz etmek mümkün değil. Ancak her gün köy köy, ev ev dolaşıyor, umudu yeşertiyor, özgür yarınlara olan inancımızda buluşuyoruz. Çocukların ellerinde bayrak, anaların gözlerinde umut, gençlerin kollarında govend (halay) ve kadınların bilincinde umut olmaya devam ettiğimiz bu süreçte tüm partili arkadaşlarımız ve bize gönül vermiş arkadaşlarımızla mücadelemizi büyütüyoruz.
Bu halkın tüm dinamiklerine nüfuz etmek için bu hükumetin gitmesi gerekiyor. Onları gönderdikten sonra halkımızla tekrardan her alanda buluşup dayanışmaya devam edeceğiz. Fikri olarak her şeye rağmen herkesten daha fazla nüfuz ettiğimiz de bir gerçektir.
"Barış, özgürlük, adalet ve eşitlik ancak bizle mümkün"
* Yeşil Sol Parti adayı olarak sahada halkın size karşı olan ilgisini nasıl görüyorsunuz?
Öncelikle bu mücadeleye olan tutum, büyük bir geleneğin verdiği özgürlük inancı, insanları ortak bir noktada buluşturuyor. Gittiğimiz köylerde insanlar halaya duruyor ve bize sımsıkı sarılıyor. Esnafımız, ekonomik bunalımın bizle çözülebileceğini dile getiriyor. Bu temelde halkın teveccühü bize karşı müthiş bir şekilde sürüyor.
Halk barışın, özgürlüğün, adaletin ve eşitliğin ancak bizle mümkün olabileceğini söylüyor. Bu anlamda Yeşil Sol Parti'ye ve özelinde bir kadın aday olarak bana büyük bir motivasyon da sağlıyor böylesi bir inanç. Bizler de bu teveccühü yerde bırakmayacak ve halkın sesi olmaya devam edeceğiz.
"Genç işsizlik ve kadın yoksulluğu kentin kanayan yarası"
* Bitlis genelinde kadınların, emekçilerin, gençlerin ve ekonomik temelli sorunların bağlamında somut tespitleriniz ve teşhisleriniz nelerdir?
Bu süreçte yüzümüze en çok çarpan gerçek, kentteki işsizlik ve yoksulluktur. Özellikle de genç işsizlik ve kadın yoksulluğu kentin adeta kanayan yarası diyebiliriz. Kentte neredeyse üç gençten biri işsiz. Kadınlara gelecek olursak kadın yoksulluğunun en derin yaşandığı kentlerin başında Bitlis gelmektedir. Kentteki işsizlik ve yoksulluğun vahim tablosu, zaman zaman TÜİK verilerine de yansımaktadır.
Kentin yeraltı ve yerüstü kaynaklarının çok zengin olmasına rağmen devletin kentteki işsizlik sorununu çözecek ölçekte devlet eliyle kurulmuş fabrikaların, üretim tesislerinin olmayışı, buranın devlet tarafından da yalnız bırakıldığını bizlere göstermektedir. Kentte son yıllarda açılan tekstil atölyeleri de metropollerde bir dönem yaşamış olan iş insanları eliyle açılmış ve kente ekonomik bir girdi sağlamıştır. Ancak bu özel işletmelere de baktığımızda çalışanların sosyal haklarının az olması ve sendikalarda bir örgütlenmenin içinde de yer alamadıklarını gözlemliyoruz.
"Bitlis'teki motivasyon 3-0'ın habercisidir"
* Dile getirdiğiniz "çözüm siyaseti" karşısında Bitlislilerin 14 Mayıs motivasyonunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bizler, bu mücadeleye başladığımızdan bugüne dek Kürt sorununun demokratik yollarla çözümünü savunduk. İkinci yüzyılda demokratik bir anayasa inşası, yerel demokrasi ile güçlendirilmiş çoğulcu bir parlamenter sistem örmek için mücadele ettik.
Halk da Türkiye'de artık tahammül edilemez seviyede seyreden ekonomik, siyasi ve toplumsal krizin temel sebebinin tecrit, savaş ve Kürt sorununun çözümsüz bırakılması olduğunun bilincindedir. Halkın gündemini meşgul eden en yaşamsal sorunların bile çözümsüzlük siyasetinden beslendiğini bildiği için öncelikle Kürt sorununun çözülüp ülkede kalıcı bir barışın tesis edilmesini talep etmektedirler. Halk bu sorunun çözümünde partimizi güçlü bir aktör olarak gördüğü için sahada olmamızdan heyecan duymaktalar. Bu da karşılıklı bir motivasyona dönüşmekte. Bu temelde var olan motivasyon 3-0'ın habercisidir diye düşünüyorum. Bitlis halkı 14 Mayıs'ı Yeşil Sol Parti ile taçlandıracak.
"Partimiz kadının sesi olmuştur"
* Yeşil Sol Parti'nin parlamentoda en fazla kadın milletvekili temsiliyetini sağlamayı hedeflemesi, kadın kitlesinin oylarını konsolide etme noktasında belirleyici olacak mıdır?
Elbette belirleyici olacaktır. Yeşil Sol Parti, mecliste en fazla kadın milletvekili temsiliyetini sağlamakla birlikte kadının meclisteki sesi olmayı amaçlamaktadır. Önceki dönemlerde de geleneğinden geldiğimiz partiler tam olarak kadınların sesi olmuştur demek abartı olmaz. Örneğin HDP, mecliste kadınlarla ilgili en çok söz kuran, önerge veren, basın toplantısı yapan parti olmuştur. Mecliste kadın grubu olan tek parti olup eş başkanlık gibi muazzam bir sistem örmüştür. Bütçe döneminde kadını, kadın yoksulluğunu en çok gündemine alan parti olmuştur.
Bizim esasında kadın kitlesini konsolide etmekten ziyade kadın özgürlükçü bir mücadele yürütüp cinsiyet özgürlüğünü sağlamaktır. Aksini düşünmek kadınları seçmene indirgemek olur bu da bizim parti ideolojimize ters düşer.
"Kadın ekonomisini güçlendirmek, en öncelikli konumuz"
* Milletvekili olduğunuzda Bitlisli kadınlara özgü spesifik bir çalışma yapmanızı gerektiren bir tespitiniz var mı, varsa Bitlisli kadınlara özgü sorunları çözme noktasındaki eylem planınız nelerdir?
Aslında kentte dolaşınca en çok kadınlar için çalışma yapmam gerektiğini fark ettim. Kadın bilincini ve ekonomisini güçlendirme noktasında kadınların kendilerini rahat hissedecekleri bir alanın olmasının elzem olduğunu gözlemledim. Kadın yaşam merkezleri kurarak bu merkezlerin bünyesinde bilinçlendirme eğitimleri, mesleki kurslar, el işi, resim, sanat atölyeleri ve çalışan anneler içinde kreşlerin olduğu bir yaşam alanı oluşturmak somut çözüm adımlarından biri olacaktır.
"14 Mayıs'ta ampulü kapatıp güneşi çekeceğiz"
* Son olarak bir mesajınız var mı?
Herkesin sandıklara sahip çıkması gerekmektedir. Sandıklar halkın iradesidir. Bizler sandıklara güçlü bir şekilde sahip çıkmalıyız ki artık halktan hiçbir şey çalamayacaklarının ilk adımı, oyları çalamayacakları olsun.
Hiç şüphesiz gidecekler ve bizler 14 Mayıs'ta ampulü kapatıp güneşi çekeceğiz halkımızın üzerine.
Semra Çağlar Gökalp kimdir?
1988'de Bitlis'in Kerd köyünde doğdu. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümünden mezun oldu. İngiltere'de dil eğitimi aldı ve Van Büyükşehir Belediyesi'nde çalıştı. Belediyeye kayyum atandıktan sonra ihraç edildi. İhraç ediltikten sonra İHD'nin Antalya şubesinde çalıştı.
Evli olan Gökalp, ana dili Kürtçe dışında Türkçe ve İngilizceyi iyi derecede biliyor.
(RY/NT)