Halkların Demokratik Partisi (HDP) Sözcüsü Günay Kubilay, partisin İstanbul İl Binası’nda gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Kubilay, son olarak Sur Belediyesi Eş Başkanı Filiz Buluttekin’in evinin uzun namlulu silahlı polislerce basılarak gözaltına alınması, iktidarın kayyım uygulamaları, “Hayata dönüş operasyonu”, 41 yıl önce gerçekleştirilen Maraş katliamı, “Kanal İstanbul Projesi” ve asgari ücret tartışmaları üzerine konuştu.
“10 yaşında çocuğun başına silah dayadılar”
Günay Kubilay, Sur Belediye Eş Başkanının gözaltına alınması ve kayyım politikalarıyla ilgili şunları dedi:
“Ne yazık ki, artık her gün faşizmin benzer uygulamalarına uyanıyoruz. Seçilmiş belediye başkanlarının gözaltına alınmadığı, tutuklanmadığı, belediyelerin gasp edilmediği bir gün bile yok.
“Bugün de yeni gözaltılara uyandık. Sabah saatlerinde Diyarbakır Sur Belediye binamıza polislerce baskın düzenlendi.
“Belediye, zırhlı araçlar ve bariyerlerle ablukaya alındı. Eşzamanlı olarak Sur Belediye Eşbaşkanımız Filiz Buluttekin ve Belediye Meclis Üyemiz Yılmaz Eken’in evlerine baskın yapıldı. Buluttekin ve Eken gözaltına alındı.
“İçişleri Bakanı ve kolluk kuvvetleri Kürtlere öylesine düşman ki, 10 yaşındaki bir çocuğu sabahın şafağında yatağından çıkarıp başına silah dayıyorlar. Seçilmiş bir belediye başkanının evini uzun namlulu silahlarla basıyorlar.
“Bu nasıl bir düşmanlıktır. Tüm kamuoyunun şunu bilmesini istiyoruz. Bu yapılanın hesabını er ya da geç demokratik ve meşru yöntemlerle soracağız. Çocuklarımıza yaşattıklarınız yanınıza kalmayacak.
“Çocuklarımızın başına dayadığınız silahlar ancak ve ancak sizin utanç vesikanız olabilir. Bunu böylece kabul edin.
TIKLAYIN - Sur Belediyesi Eşbaşkanı Buluttekin Gözaltına Alındı
“Kayyımlar iktidarın siyasi bir darbe yöntemi”
“18 Aralık’ta Varto, Bulanık ve Erentepe belediyelerimize kayyum atandı. Böylece KHK kumpasıyla el konulan 6 belediye dahil 37 HDP’li belediyeye karşı siyasi darbe yapıldı ve gasp edildi.
“Nitekim Kürt illerindeki HDP’li belediyeler ve Kürt halkının siyasi iradesi kayyımlar yoluyla gasp edilmeye devam edilirken, geçen hafta da İzmir'de CHP’li Urla Belediye Başkanı İbrahim Burak Oğuz’un yerine de ilçe kaymakamı kayyım olarak atandı.
“Pek çok açıklamada dile getirdiğimiz gibi kayyımlar saray rejiminin yerel ayaklarını oluşturmak için başvurduğu siyasi bir darbe yöntemidir. Sandıkta kaybedileni siyasi zor yoluyla elde etmenin gayri meşru bir biçimidir.
“Dün nasıl olsa el konulan HDP belediyeleridir, gasp edilen Kürt halkının siyasi iradesidir diye uzaktan bakanlar, bugün Urla üzerine birkaç kez düşünmelidir. Sarayın saldırı dalgası kendinden olmayan herkesin kapısını aşındırmaya başlamıştır.”
“Devletin şefkatli eli” ile “Hayata dönüş operasyonu”
Kubilay, 19 Aralık “Hayata Dönüş Operasyonu”nun 19. yıldönümü hakkında da şunları dedi:
“Hatırlanacağı gibi 2000 yılının 20 Ekim’inde yüzlerce siyasi tutuklu F Tipi hücre sistemine ve tecride karşı cezaevlerinde ölüm oruçlarına başlamıştı.
“19 Aralık 2000’de dönemin Adalet Bakanı’nın deyimiyle ‘Devletin şefkatli eliyle başta Ulucanlar ve Burdur olmak üzere 20 cezaevinde ‘Hayata Dönüş Operasyonu’ adı altında büyük bir vahşet yaşandı, büyük bir katliam yapıldı, insanlık suçu işlendi.
“Bu operasyonda 30 devrimci tutuklu katledildi, 237’si yaralandı.”
TIKLAYIN - “Hayata Dönüş Operasyonu” Yargıda Tamamlanıyor
“Maraş katliamı 12 Eylül’e zemin hazırlamak için yapıldı”
41 yıl önce gerçekleştirilen Maraş katliamı hakkında da konuşan Kubilay şunları dedi:
“Maraş’ta Alevilere yönelik organize edilen katliam, devletin sivil faşist güçleri tarafından yapılmıştı.
“Maraş Katliamı 12 Eylül askeri darbesine giden yolu oluşturan yapı taşlarından biridir ve 12 Eylül’e zemin hazırlamak için yapılmıştır.
“Maraş Katliamı, Türkiye’de rejimin siyasi karakterini bütün yönleriyle ortaya koyan en tipik katliamlardan biridir. Maraş Katliamı’nda rejimin Alevi nefretini, Kürt düşmanlığını, komünizm karşıtlığını en hoyrat ve en çıplak bir şekilde görürüz.
“Bundan nedenledir ki bugüne kadar aydınlatılamamış, sorumlular açığa çıkarılmamış, hatta katiller cezasız kalmış, zaman içerisinde salıverilerek ödüllendirilmiştir.
“HDP olarak ülke tarihinin karanlık sayfalarını aydınlatmak için ısrarımızı sürdürmeye ve Alevi toplumunun maruz kaldığı inkâr ve asimilasyon politikalarına karşı eşit yurttaşlık taleplerine sahip çıkmaya devam edeceğiz.”
TIKLAYIN - Maraş Katliamında Neler Olmuştu?
“İmamoğlu ve Kılıçdaroğlu ne zaman harekete geçecek?”
Kanal İstanbul Projesine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Kubilay, “İmamoğlu ve Kılıçdaroğlu şimdi harekete geçmeyecekse ne zaman geçecek?” diye sordu:
“Erdoğan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı İmamoğlu’na ‘otur oturduğun yerde’ diyor. Yani ‘sen bu işe karışma’ diyor.
“Bu işe karışmayacak olan kim? İstanbul’un büyük şehir belediye başkanı. Saray İstanbul’a kanal yapıyor, İstanbul’un belediye başkanı işe karışamıyor.
“Bir kentin bütün geleceğini yıkıma uğratacak, eko sistemini kökten bozacak ve ekolojik felaketlere yol açacak bir projeye o kentte yaşayan insanlar karışamıyor, seçilen belediye başkanı karışamıyor. Tek söz ve karar sahibi Erdoğan.
“Merkezi iktidar gücü kullanılarak İstanbul Boğazı’na el koyulduktan sonra ‘Kanal İstanbul’ İstanbullulara rağmen zorbalıkla inşa edilecekse İstanbul’a resmen bir kayyım atanmış olmasıyla atanmamış olmasının ne önemi var?
“Artık İstanbul’a dair bütün kritik kararlar saray tarafından alınarak uygulanacaksa, seçilmiş belediye başkanı devre dışı bırakılıp İstanbulluların seçme ve seçilme hakkı ortadan kaldırılacaksa İmamoğlu ve Kılıçdaroğlu şimdi harekete geçmeyecekse ne zaman geçecek?”
“Asgari ücret en az 3200 lira olmalı”
Kubilay 2020 yılı asgari ücret tartışmaları üzerine de şunları dedi:
“Anlaşılan o ki, TÜİK asgari ücretin sadece 5,3 puan artırılmasını istiyor. Kasım ayında açıkladığı 8,9 gıda enflasyon oranını komisyona 5,30 olarak sunuyor. Bunlar önce minareyi çalıyor, sonra kılıfı uyduruyorlar.
“Oysa TÜİK’in ne Kasım ayı oranı ne komisyona bildirdiği oran gerçeği yansıtıyor. Onlar asgari ücreti düşük tutmak için resmi enflasyonu düşük gösteriyor, kendilerince cinlik yapıyorlar.
“TİSK temsilcisi TÜİK’in bu rakamlarını bile yüksek bulup reddediyor. Bakanlık adına toplantıya başkanlık yapan Çalışma Genel Müdürü Nurcan Önder ise ‘Bu rakamı dikkate almak zorunda değiliz’ açıklaması ise perşembenin gelişinin çarşambadan belli olduğunu gösteriyor.
“O masada işçiler adına oturan Türk İş’in hesaplamalarına göre 4 kişilik bir ailenin yoksulluk sınırı 6850, açlık sınırı 2130, asgari yaşam maliyeti 2578 lira.
“Asgari ücretin en az 3200 lira olması gerekiyor. Gerçek işçi temsilcileri bulunmayan, arkasında grev yaptırımı olmayan, toplu iş sözleşmesiyle belirlenmeyen bir asgari ücret görüşmesinin işçilerin lehine sonuçlanmasını beklemek ham bir hayaldir.” (EKN)
* Kaynak: Mezopotamya Ajansı