Haberin İngilizcesi için tıklayın
İzmir Barosu Yönetim Kurulu bugün sabah saatlerinde gözaltına alınan akademisyen ve hak savunucuları için basın açıklaması yaptı.
“Bu gözaltılar sebebiyle bildirmek isteriz ki bir yurttaşı sebepsiz yere bir dakika dahi özgürlüğünden mahrum bırakmak en büyük insan hakkı ihlallerinden biridir” denilen açıklamada, gözaltıların bir yıldır iddianamesi hazırlanmayan Osman Kavala ile ilişkilendirilmeye çalışıldığının altı çizildi.
TIKLAYIN - Hak Savunucuları ve Akademisyenlere Operasyon: 13 Gözaltı
Bugün yapılan ev baskınlarıyla Prof. Betül Tanbay, Prof. Turgut Tarhanlı, Yiğit Ekmekçi, Ali Hakan Altınay, Asena Günal, Meltem Aslan, Bora Sarı, Ayşegül Güzel, Hande Özhabeş, Yusuf Cıvır, Filiz Telek, Yiğit Aksakoğlu ve Çiğdem Mater gözaltına alındı.
TIKLAYIN - Gözaltına Alınan Hak Savunucuları Kimdir?
Baro, Emniyet’in suçlamalarını şöyle aktarıyor:
“Gözaltına alınan akademisyen ve aydınların ‘Gezi Parkı olaylarını derinleştirmek ve yaygınlaştırmak için toplantılar düzenledikleri, sivil itaatsizlik ve şiddetsiz eylem konusunda çalışmalar yaptıkları, yeni medya oluşturmak istedikleri, Avrupa ile ilişki içinde oldukları’ ve bu sebeplerle kendilerine operasyon yapıldığı açıklanmıştır.”
“Suçun yakınından bile geçmemişler”
Baro gözaltına alınanları destekleyen açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Hayatları boyunca şiddetin ve suçun yakınından bile geçmemiş akademisyen ve aydınları sabahın kör karanlığında sıcak yuvalarından, ailelerinin kollarından çekip koparmak, hayatlarının akışına müdahale etmek asla normalleştirilemez, kabul edilemez. Gezi Olayları'nın beş yıl sonrasında basın kuruluşu kurmak, Avrupa ile ilişki içinde bulunmak ve şiddetsiz eylem destekçisi olmak gibi nedenlerle 20 kişi hakkında yakalama kararı çıkarmayı herhangi bir makul hukuk aklıyla açıklamak mümkün değildir. Bu tür uygulamaların insan haklarını temel edinmiş çağdaş bir demokraside yeri yoktur.”
“Sabah ev baskını kriminalize etme yöntemidir”
Baro gözaltına alınanların çağrıldığında ifade vermeye gideceklerini, sabah erken saatte baskın yapmanın ise onları “toplum nezdinde kriminalize etmek hem de cezalandırmak için seçilmiş bir yöntem” olduğunu belirtti.
Yaşanan sürecin takip edileceğini belirten İzmir Barosu yetkilileri “hak ve özgürlüklerin ulusal ve uluslararası hukukun sağladığı en yüksek seviyede tanınması ve uygulanması için göreve” çağırdı. (HK)