Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Katar’dan alınan lüks uçak, İdlib’deki gelişmeler, CHP’nin İş Bankası’ndaki hisseleri, Rıza Sarraf’ın ABD’de görüntülenmesi hakkında konuştu.
Azerbaycan dönüşü uçakta gazetecilerin sorularını yanıtlayan Erdoğan, Katar’dan alınan uçağın, Katar Emiri Şeyh Temim tarafından Türkiye’ye hibe edildiğini söyledi.
CHP’nin İş Bankası’ndaki hisseleri hakkında da konuşan Erdoğan, CHP’nin İş Bankası hisselerinin yüzde 28’inin sahibi olduğunu belirterek, bu hisselerin Hazine’ye geçmesi gerektiğini söyledi.
Erdoğan İdlib’deki gelişmelerle ilgili olarak da bugün Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’le Soçi’de görüşeceklerini ifade etti.
Erdoğan’ın açıklamaları özetle şöyle:
“Katar Emiri ‘Türkiye’den para almam’ dedi”
“Katar bu uçağı satıyordu, hatta rakam bildiğim kadarıyla 500 civarındaydı (500 milyon dolar).
“O esnada biz de ilgilendik. Katar Emiri, bundan haberdar olunca uçağı Türkiye’ye hibe etti; ‘Ben Türkiye’den para almam; bunu Türkiye’ye hediye ediyorum, hibe ediyorum’ dedi.
“O uçak benim şahsımın değil, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nindir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne verilecek böyle bir uçak, CHP’yi niye rahatsız ediyor? Ya da onların televizyon kanallarını niye rahatsız eder? Bunları anlamak mümkün değil.
“Ben bunlara hukuki davalar açtım. Bunlar mahkeme mahkeme sürünecekler. Hepsi, genel başkanları da öyle.
“Biz davaları kazanıyoruz; o ödemekten bıkmıyor, biz de kazanmaktan bıkmayacağız, devam edeceğiz.
“Sözünü ettikleri uçak şu anda boyanıyor. İnşallah her şey bitikten sonra bir seyahati de onunla yaparız. Ama Türkiye Cumhuriyeti’nin uçağına bineceksiniz, benim uçağıma değil.
“7 yatak odası, 2 özel sal, toplantı odaları, hastane”CHP Ankara Milletvekili ve Parti Meclisi Üyesi Gamze Taşcıer, 12 Eylül Çarşamba günü Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’a verdiği soru önergesinde söz konusu uçakta yedi yatak odası, iki özel salon, toplantı odaları ve küçük bir hastane bulunduğunu belirtmişti. Boeing 747-8 model uçağın normal kapasitesinin 463 koltuk olduğu ancak 76 kişilik bir VIP uçağa çevrildiği bilgisinin bulunduğunu belirten Taşçıer, uçağın donanımsız fiyatının 400 milyon dolar olduğuna dikkat çekmişti. Taşçıer, söz konusu uçağın hediye edilmediğini, satın alındığını iddia etmiş ve şu videoyu paylaşmıştı: |
“CHP’nin İş Bankası hisseleri Hazine’ye geçmeli”
“(CHP’nin televizyon kanalı satın aldığı iddiası üstüne) Bir televizyon kanalı açmış açmamış çok önemli değil. Partili birinin televizyonu da olabilir. Bunlar önemli değil.
“Ama daha önemli bir suç var. Siyasi partiler banka kurabilir mi? Hayır, kuramaz. Ama şu anda CHP, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü suistimal ederek, onun Cebi Hümayunundan dediğim, İş Bankası hisselerinin yüzde 28’inin sahibi durumunda.
“Oradan para alamıyor ama yönetim kurulunda dört üyesi var. Bu dört üye ne iş yapar? Buna bir bakılması lazım.
“Ben diyorum, bir defa Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün bu tür bir varlığı herhangi bir siyasi partinin etiketi altına giremez. Girse girse Hazine’ye girer.
“Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün haramla ne alakası olur?”
“Vakıfbank’ta da Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün ciddi bir hissesi var. Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün bu hissesini genel müdürlüğe aktarmak için gerekli talimatı verdik. Oradan gelecek gelir vakıf yatırımlarında kullanılsın.
“Zaten haram. Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün haramla ne alakası olur? Olmaması lazım. Bunu Vakıf Katılım’a veya genel müdürlüğe vermesi lazım ki Vakıflar Genel Müdürlüğü bütün eserlerinde bu harcamaları yapsın. Bu çok çok ciddi bir imkan.
“Sarraf’ın serbest kalması mümkün değil”
“Sarraf'ın serbest kalması mümkün değil, mümkün olur mu? Bir taraftan kelepçeli diyorlar ama demek ki orada bu kelepçelerin dışında başka kelepçeler de var.
“Demek ki o hukukçular bu işi iyi bilmiyor, çünkü görüntülendiği yanındaki bayan onun avukatı zaten.”
“Suriye’de terör devleti var”
“(Soçi ziyareti hakkında) Sayın Putin ile ikili konularımızı özellikle Suriye meselesini ele alacağız. İdlib’teki son durumu bir kez daha değerlendireceğiz.
“İdlib’de bu süreç böyle devam ederse bunun katlanılması ağır sonuçları olabilir. Buna fırsat vermeden, hem Rusya hem koalisyon güçleri ile bir çözüm bulmamız lazım.
“Biz Suriye’de üzerimize düşeni yapıyoruz. Afrin’de ve Cerablus’ta yaptıklarımız ortada. Biz terör örgütlerinin hepsiyle mücadele ediyoruz. Hakeza, İdlib’te de yine terörle mücadelemiz var.
“Tahran zirvesinde bunları en güzel şekilde konuştuk. Dedik ki, teröre karşı bir mücadele verelim. Teröre karşı vereceğimiz bu mücadelede hepimizin ortak aklının olduğunu gördük. İdlib’de bizim 12 gözlem noktamız var, Rusya’nın 10 gözlem noktası var, İran’ın az sayıda var. Bu gözlem noktaları ile oradaki saf, temiz, masum insanları koruma gayreti içerisindeyiz.
“Ama şu anda rejimin acımasızlığını, oralarda nasıl terör estirdiğini herkes görüyor. Ortada bir terör devlet var. Tahran’da yaptığımız görüşmede ben Sayın Putin’i daha olumlu gördüm.
“İdlib’de içeride muhaliflerin arasında bulunan terör gruplarına karşı hep birlikte adımları atalım, tedbirleri alalım. Ama bahane üreterek orayı bombalamak gibi bir adımın içinde de olmayalım. Bizim temennimiz budur.
“Suriye devletini tanımıyoruz”
“ABD diyor ki ‘Bizi buraya rejim çağırdı’. Biz de diyoruz ki, ‘Sizi rejim çağırdıysa bizi de buraya Suriye halkı çağırdı.
“Aramızdaki fark bu. Biz rejimi tanımıyoruz, Suriye devletini tanımıyoruz, onlar tanıyor. Biz Suriye halkını tanıyoruz. Onlar bizim kardeşlerimiz. Onlar bizi davet etti, bizde bu davet üzerine gittik.
“YPG en büyük tehdit, ABD bunları buraya yerleştirmek için elinden geleni yapıyor.” (EKN)