Bilgi Üniversitesi Karşılaştırmalı Edebiyat Bölümünden Yrd. Doç. Dr. Bülent Somay'ın Barış İçin Akademisyenler'in "Bu suça ortak olmayacağız" bildirisini imzalaması sebebiyle "Terör örgütü propagandası" iddiasıyla Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi'nde 37. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılandığı davadaki beyanını yayınlıyoruz.
Söze üzerime atılı olan suçu işlemeye niyet ya da kast etmediğimi ve bunun sonucu olarak da işlemediğimi söyleyerek başlayacağım, çünkü iddianamede tarafıma isnat edilen suç ancak niyetle, kasıtla işlenebilecek bir suçtur ve kazaen işlenmesi mümkün değildir.
Ben de metni imzalayan 2200 arkadaşım gibi, 2015 Haziranından sonra Kürt vatandaşlarımızın yoğun olduğu illerde gerçekleştirilen operasyonların, 'terörle mücadele' kastını aştıkları ve hedeflediklerini iddia ettikleri amacın ötesine geçmiş olabilecekleri kanaatine vardım.
Bunun hem toplumsal barışa, hem de genel olarak barış fikrine şiddetle zarar verdiğini düşündüğüm için operasyonların durdurulması ve barışın bir an önce sağlanması çağrısında bulunmayı bir hak, ama daha da önemlisi bir görev olarak değerIendirdim.
Bu çağrıyı da tabiatı İle benim oyumla seçilen hükümete, benim vergilerimle finanse edilen operasyonların yürütücülerine yaptım.
Herhangi bir terör örgütüne bir çağrıda bulunmam ne söz konusuydu ne de herhangi bir mantık ölçüsüne sığardı, çünkü bu örgütle ya da örgütlerle ne bir ilişiğim var, ne de onların benim ya da metni imzalayan arkadaşlarımın sözünü dinleyeceğine dair bir ipucu. Bunu yaparken herhangi bir merciden ne talimat, ne akıl ne de telkin aldım. Danıştığım tek merci kendi özgür vicdanımdı.
Herhangi bir terör örgütünün ya da onun temsilcilerinin bana talimat vermeye ne hakkı, ne haddi, ne de yetkisi vardır.
Üstelik, vicdanımı ilgilendiren bir konuda, bu hakkı, haddi ya da yetkiyi, terörle ilgisi olsun-olmasın herhangi bir kişi, kurum ya da kuruluşa vermem de asla söz konusu değildir.
İmzaladığım metin, terörle ilgisi olsun olmasın, herhangi bir örgüt ya da kuruluşun lehinde, onun propagandasını yapan tek bir söz içermemektedir. “Propaganda” iddiası ancak uzun, dolambaçlı ve bir dizi mantık hatası içeren bir akıl yürütme sonucu iddianameye girmiştir ve herhangi bir maddi delile dayanmamaktadır.
İnternette rastladığım ve imzalamaya karar verdiğim metin, birbirinden farklı inanç ve düşüncelere sahip, birçok konuda ideolojik ve politik farklılıkları olan 2200 kişinin ortak hissiyatım içermektedir ve bu hissiyatı özetleyebilecek tek kelime de Barış'tır.
Bu nedenle imzamın arkasında duruyorum ve Barış çağrısının suç olmadığım tekrarlayarak beraatımı talep ediyorum. (BS/TP)