Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümünden Dr. Öğr. Üyesi Osman Erden'in Barış İçin Akademisyenlerin "Bu suça ortak olmayacağız" bildirisini imzalaması sebebiyle "Terör örgütü propagandası" iddiasıyla Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi'nde 25. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılandığı davadaki beyanını yayınlıyoruz.
Sayın Mahkeme Heyeti, Sayın Başkan,
“Bu Suça Ortak Olmayacağız” başlıklı bildiriyi imzaladığım için, 15 Mayıs 2018 tarihli İddianamesinde yalnızca Terörle Mücadele Kanunu’nun 7/2 Maddesi yani “Terör örgütü propagandası” suçu uyarınca yargılamam başlatılmıştır.
Fakat 18 Ekim 2018 tarihinde Sayın Heyetiniz, tarafıma atfedilen suçun vasfının değişmesi ihtimaline binaen Türk Ceza Kanunu’nun Madde 220/7 ve yine Türk Ceza Kanunu’nun Madde 314/1 konusunda da savunma yapmamı talep etmiştir. Atfedilen tüm suçlar için savunmalarım şu şekildedir:
İddianamede Bese Hozat isimli birinin 22 Aralık 2015 tarihinde yaptığı açıklamayı talimat olarak kabul ettiğim, bu yüzden bildiriye imza attığım iddia edilmektedir.
Bırakın söz konusu kişinin açıklamasını, kendisinin adını bile ilk kez İddianame sayesinde duymuş bulunmaktayım. Bese Hozat’ın açıklamasını talimat olarak değerlendirdiğim suçlaması hiçbir temele dayanmamaktadır.
İddianame söz konusu kişinin açıklaması ile özgür irademle attığım imza arasında kurulan neden-sonuç ilişkisini ispatlayacak herhangi bir somut delil içermemektedir.
“Bu Suça Ortak Olmayacağız” başlıklı bildiri söz konusu tarihte yönetimde olan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’nin faaliyetlerine karşı diğer imzacılar ile birlikte benim de sahip olduğum eleştirileri içermektedir.
Hükümet faaliyetlerinin eleştirilmesi Anayasası’nın 2. Maddesinde demokratik olduğu ilan edilmiş olan bir devletin mensubu olan bir vatandaşın en doğal hakkı, hatta görevidir.
İddianamede belirtildiği gibi bir bilim insanı sıfatını taşımamdan dolayı sahip olduğum özel rol gereği değil, bilinçli bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak bildiriye imza atmış bulunmaktayım.
İçinde bir kere bile örgüt veya örgüte üye kişilerin isminin geçmediği bir metnin propaganda özelliği taşıdığı iddiasını ise kabul etmiyorum.
“Örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte, örgüte bilerek ve isteyerek yardım etme” ve “Devletin güvenliğine, anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı kurulmuş örgüte üye olmak” suçlarına ilişkin teknik olarak neden bu suçlarla suçlandığımı, suçlandığım ilk suçun yani Terörle Mücadele Kanunu Madde 7/2 kapsamındaki suçun nasıl vasıf değiştirdiğini anlayamıyorum.
Bu konuda somut deliller, ek suçlamalar ile bağlantımı açıklayan herhangi bir bilgi tarafıma iletilmemiştir.
Dolayısıyla bu iddialara karşı benden istenen savunmayı temellendireceğim bir kaynak dahi elimde bulunmamaktadır. Buna karşın belirtmeliyim ki bana atfedilen söz konusu iki suçun arasında çelişki bulunmaktadır.
Bir yandan hiyerarşik olarak örgüt içindeki yapılanmaya dahil olmadığım belirtilmekte diğer yandan devletin güvenliğine, anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı kurulmuş örgüte üye olduğum iddia edilmektedir.
İkinci maddedeki “örgüt” ibaresi farklı bir örgüte gönderme yapıyorsa bu konuda herhangi bir bilgim dahi mevcut değildir. Her iki Madde kapsamında da suçlamaları reddediyorum.
Anayasası’nda demokratik olduğu ilan edilmiş bir ülkenin vatandaşı olarak, yine Anayasa’nın 26. Maddesi ile korunan düşünce ve ifade özgürlüğü hakkımı kullanarak “Bu Suça Ortak Olmayacağız” başlıklı bildiriye imza atmış bulunuyorum.
Zira ülkesi için endişe eden, bu doğrultuda düşünen, yazan, konuşan her vatandaşın kendi fikrini açıklaması bir haktan öte bir vatandaşlık görevidir.
İddianamede ve tarafıma atfedilen diğer suçlarda yer alan herhangi bir terör örgütü ile ilişkim olmadığını, üyesi olmadığımı, hiyerarşik bir ilişki içinde veya yapıya dahil olmadığımı, herhangi bir örgütün propagandasını yapmadığımı, herhangi bir kişiden talimat almadığımı ifade etmek istiyorum.
Tüm hayatı boyunca daima şiddete karşı duran bir vatandaş olarak, içeriğinde şiddet kelimesi içermeyen bilakis sadece şiddetin durdurulması için çağrı yapan bir metni imzaladım.
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak sadece Anayasa ile korunan düşünce ve ifade özgürlüğüm çerçevesinde Bildiriyi imzaladığımı, üzerime atfedilen suçlardan hiçbirini kabul etmediğimi belirtir ve beraatimi talep ederim. (OE/TP)