Boğaziçi Üniversitesi Eğitim Politikaları Araştırma ve Uygulama Merkezi’nden Dr. Öğr. Gör. Melike Acar'ın Barış İçin Akademisyenlerin "Bu suça ortak olmayacağız" bildirisini imzalaması sebebiyle "Terör örgütü propagandası" iddiasıyla Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi'nde 27. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılandığı davadaki beyanını yayınlıyoruz.
Bugün mahkemenizin huzurunda kamuoyunda “Barış Bildirisi” olarak bilinen “Bu suça ortak olmayacağız” başlıklı metini imzalamış olduğum için bulunuyorum.
Yapacağım savunmada bu metnini neden, hangi düşünce ve duygularla imzaladığımı ve bu metnin neden suç teşkil etmediğini ifade etmeye çalışacağım.
Metnin suç teşkil etmediğini düşünmüştüm hala da düşünüyorum. Çünkü,
Ben bir gelişim psikoloğuyum. Ömrümün önemli bir kısmı çocukların ve gençlerin nasıl geliştiklerini anlamaya çalışan araştırmaları okumakla ve bilfiil bu araştırmaları yapmakla geçti, geçiyor.
Alanımdaki araştırma bulguları tutarlı bir şekilde çocukların kendilerini özgür hissettikleri, kendilerini korkmadan ifade edebildikleri, şiddetten uzak demokratik ortamlarda koşup oynayarak keşfederek maksimum potansiyellerine ulaştıklarını gösteriyor.
Bildiriyi imzaladığım tarihlerde Güneydoğu Anadolu’dan sosyal medyaya düşen haberlere, insan hakları ihlalleriyle ilgili kuruluşların bağımsız raporlarına kulağımı tıkamayı, bu bahsettiğim bilimsel veriler yokmuşçasına günlük hayatıma devam etmeyi hem insani olarak hem de bilim etiği açısından kabul edilemez buldum, buluyorum.
Ayrıca, o dönemde ailesi bölgede yaşayan öğrencilerimin yaşadıkları endişeye, maddi ve manevi kayıplara tanık oldum.
Bundan dolayı metni imzalamamdaki en temel motivasyon bu ülkede yaşayan tüm insanların ve de çocukların yaşam hakkının ve iyi oluş halinin her koşulda garantiye alınmasının devletin görevi olduğunu düşünmemdir.
Ayrıca, iddianameye konu olan metini girmiş olduğum vicdani sorgulama sonucu anayasal olarak korunma altına alınmış ifade özgürlüğü hakkıma dayanarak kendi özgür irademle imzaladığımı belirtmek isterim.
Bu metini imzalamadan önce her konuda devlet gibi düşünmeme özgürlüğüne sahip olduğumu, devletin onaylamadığım pratiklerini demokratik yollarla eleştirmenin vatandaşlık hakkı ve sorumluluğu olduğunu düşünürdüm.
Yanılmışım.
Sıradan bir vatandaşı olarak tek muhatabım olarak gördüğüm devlet tarafından başta yaşam hakkı olmak üzere, barınma, eğitime ve sağlığa ulaşım gibi temel insan hakları ihlallerinin son bulmasını talep eden bir metine imza attığım için silahlı örgüt propagandası yapmakla suçlanıyorum.
Oysa imzaladığım metinin her satırı barış talep etmektedir.
Metnin hiçbir yerinde şiddeti, silahlı çatışmayı, kısacası barış karşıtı eylemlilik halini öven, şiddete dayalı çatışmayı çözüm olarak sunan bir ifade yer almamaktadır.
Dolayısıyla tarafıma isnat edilen terör örgütü propagandası yapmak ve hiç tanımadığım birinden direktif alarak bildiriye imza atmak suçlamasını kesinlikle kabul etmiyorum.
Beraatimi talep ediyorum. (MA/TP)