*Fotoğraf: AA
TBMM Küresel İklim Değişikliği Araştırma Komisyonu'nda sunum yapan Çevre ve Şehircilik Bakan Yardımcısı Mehmet Emin Birpınar, Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Dr. Çetin Ali Dönmez ile TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal komisyon üyelerine sunum yaptı.
Birpınar, Türkiye'de iklim değişikliğine inananların oranının yüzde 85'e çıktığını açıkladı.
BBC Türkçe’den Ayşe Sayın’ın haberine göre; hem dünya hem de Türkiye'de küresel iklim değişikliğinin yansımalarından örnekler veren Birpınar, 17 Şubat'taki toplantının ardından yayımlanan "iklim değişikliğiyle mücadele sonuç bildirgesi" kapsamında "iklim kanunu"nun alt yapısını oluşturacak çalışmalara başladıklarını belirtti.
Birpınar, dünyanın ortalama sıcaklığının giderek arttığını yüzyılın sonuna kadar 3-4 derecelik artış halinde deniz seviyesindeki yükselmenin 5 metreye kadar yükselebileceğine dikkat çekti.
Birpınar, "Birçok ada ülkesinin yok olacağı, bütün kıyı ülkelerinin veya kıyısı olan, deniz seviyesinde olan birçok yerin sular altında kalacağı ve belki de işte, İstanbul Boğazı'nda başka binaların yalı olacağını görebileceğiz" dedi.
Komisyonda iklim değişikliği konusunda yapılan araştırma bilgilerini de paylaşan Birpınar, Türkiye'de iklim değişikliğine inancın yüzde 85'lere çıktığını belirtirken, bunun somut karşılığının bizzat yaşanarak görüldüğünü ifade etti.
“Hamsi 100 liraya çıkabilir”
Karadeniz Bölgesi'ne hamsinin fiyatının bu yıl 50 liraya kadar çıktığını belirten Birpınar, bunun deniz suyunun ısınmasından kaynaklandığına dikkat çekti:
"Seneye 100 liraya çıkabilir. Çünkü Karadeniz ısınmaya başladı, Karadeniz ısınınca hamsi balığı sürü yapamıyor yani sürü hâlinde yakalanan bu balık, daha soğuk sularda sürü yapıyor ama Karadeniz ısınınca bunlar daha kuzeye doğru, Rusya'ya ve Ukrayna'ya doğru gitmeye başladılar ve oralarda sürü yapıp oralarda yakalanıyor. Buna uyum göstereceği tedbirler alacağız.
Peki, Karadeniz'in başka bir ürünü, fındık. Fındık, çok klasik yöntemlerde damlarda kurutuluyor. Bir taşkın geldiğinde, beklenmedik bir taşkın, bütün fındıklar denize gidiyor. Geçen sene 750 ton civarında fındık denize gitti ve insanların çok büyük kayıpları olduğunu görüyoruz."
"Plastik poşet kullanımı azaldı"
Son 2,5 yılda Çevre Yasası'nda iki kez değişiklik yapıldığını ve bazı olumlu adımlar atıldığını belirten Birpınar, bunlardan birisinin de "plastik poşet" kullanımına ilişkin yapılan düzenleme olduğunu ifade etti.
Birpınar'ın verdiği bilgiye göre alışveriş poşetlerinden ücret alınmaya başlamasına ilişkin yasal düzenlemenin yürürlüğe girdiği 1 Ocak 2019 tarihi itibaren plastik poşet kullanımı yüzde 80 azaldı ve bu sayede 290 bin ton plastik atık oluşumu engellendi. Ayrıca 2 milyar lira tasarruf sağlandı ve 12 bin ton sera gaza salımının önüne geçildi.
"Ekonomiyi bozacak hale gelebilir"
Paris Anlaşması konusundaki tartışmalara da değinen Birpınar, şu görüşleri dile getirdi:
"Bu zamana kadar -bunu rahatlıkla söyleyebilirim- Paris Anlaşması ve iklimle ilgili bu yapılan anlaşmalar, Türkiye'nin kalkınmasını engelleyecek anlaşmalar olarak görünüyordu ama şunu söyleyelim, bu saatten sonra dünyadaki bütün bankalar, özellikle iklim dostu olmayan projelere destek vermeyeceklerini, hatta işte, sınırda karbon ticareti meselesinde, ülkenin ihracatının sıkıntıya gireceği, ondan sonra emisyon ticareti meselesinin oluşturulması gerektiği gibi bir sürü aslında, ticareti, sanayiyi, ekonomiyi bozacak hâle geldi.
Dolayısıyla, eğer biz bundan sonra bu sisteme girmezsek yani bu sistemin içerisinde olmazsak, karar mekanizmalarının çoğundan yararlanamayacağız, oralarda oy kullanmayacağız ve Paris Anlaşması gibi, bunlara biz girmezsek ekonomimiz daha büyük zarar görebilir diye yeni görüşler de ortaya çıkmaya başladı. Bunların da hepsinin analizinin yapılması gerekiyor."
"İklim Kanunu çalışmaları başladı"
İklim değişikliği ile mücadele konusunda 17 Şubat'ta yapılan toplantısında yayımlanan "iklim değişikliğiyle mücadele sonuç bildirgesi"yle, bakanlıkların neler yapacağının genel ilke ve esasların belirlendiğini belirten Birpınar, bir iklim kanunun konusunda da çalışmaların altyapısının hazırlandığını ifade etti:
"Tabii sizlerin takdiriyle çıkacak olan, dünyada son dönemde bir iklim kanunu var, biliyorsunuz. Avrupa Birliği bunu çıkardı, diğer ülkeler de çıkarmaya başladı. Biz de Meclis'in çıkaracağı bir iklim kanununa destek verebilir miyiz diye çalışmalar yapmaya başladık."
Türkiye yanlış protokole mi imza attı?Küresel iklim değişikliği konusunda dünya ülkeleri ve Türkiye'nin attığı adımları da anlatan Birpınar, 1992 Birleşmiş Milletler Rio Konferansı'nda bir anlamda işin "anayasası" olarak nitelendirilen İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi"nin imzalandığını ve ülkelerin de ek protokollerle sınıflandığını, Çin ve Brezilya'nın da aralarında bulunduğu 153 ülkenin "ek dışı ülkeler" kapsamında emisyon azaltımı yükümlülüğü dışında bırakıldığına işaret etti. Birpınar, Türkiye'nin ise o yıllarda hem "emisyon azaltımı" zorunluluğunu içeren ek 1 protokol, hem de diğer ülkelere finansman yardımı yapacak "ek 2 protokol" kapsamına alındığın ifade etti. 2001 yılında Marakeş toplantısında Pakistan ve Azerbaycan'ın desteğiyle "ek 2 protol" kapsamından çıkıldığını belirten Birpınar, bu kez de "finansmandan yararlanma" şansının ortadan kalktığını belirtti: "Mesela, Amerika Birleşik Devletleri'nin dünya emisyonlarına katkısı yüzde 24,8; Avrupa Birliği'nin yüzde 17,4; Çin'in 13,3; Rusya'nın 6,9; İngiltere'nin 4,7; Japonya'nın 3,9 iken Türkiye'nin yüzde 1'in bile altında bir emisyonu var, 0,8 gibi bir emisyonla tarihî bir sorumluluğu var. Biz hep şunu iddia ettik: Tarihî sorumluluğu olan yani iklimi değiştiren ülkelerin vahşice kalkınan yani havayı, suyu ve toprağı acımasızca kirleterek, vahşi bir kalkınma modeli verilen, dünyanın kaynaklarını aşırı sömüren bu ülkelerin bunun bedelini çok daha fazla ödemeleri gerekiyor." Birpınar Türkiye'nin, Paris Anlaşması kapsamında kurulan "Yeşil İklim Fonu"ndan yararlanmak için yaptığı başvuruların ise "Ek 1 prokotol ülkesi olunması" gerekçe gösterilerek reddedildiğini ve Türkiye'ye "Paris Anlaşması'na taraf olun" denildiğini ifade etti. |
(RT)